1970 yılında internet yoktu ki ByLock kullanılabilsin demesin kimse lütfen. Ben de biliyorum 1970’te henüz internetin keşfedilmediğini. Ancak anlaşılan bilmeyenler var. Nasıl mı? Anlatayım.
Daha önce bir sosyal medya paylaşımımda, o gün için ilk defa gördüğüm 1970 tarihli ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağının ekran resmini paylaşmıştım. Başka bir örnek olamayacağını düşünecek kadar safmışım. Meğer benzer şekilde çok sayıda örnek varmış. Ailenin talebi üzerine tüm ilgili bilgileri kapatarak bir örnek daha paylaşıyorum.
Evet ByLock Tespit ve Değerlendirme tutanağının Son Online Tarihi bölümü 25 Ocak 1970 tarihi iddiası taşıyor. Sosyal medyada paylaştığımdan farklı bir örnektir bu. Benzer şekilde tamamı tutuklu en az sekiz yüksek yargı üyesinin dosyasında bu tür tarihler olduğunu gördüm, öğrendim, aydınlandım.
Bunu görünce ve aydınlanınca, kamuda çalıştığım ve orta seviye yönetici olduğum zamanlarda çalışma arkadaşlarıma acaba haksızlık mı ettim diye düşünmeden de edemedim. Devlet işlerinde çalışan hata yapabilir ancak yaptığını kontrol etmeyen, göz göre göre itibar zedeleyici hatalara ses çıkarmayan çalışanlara karşı sanırım oldukça serttim. Meslekten çıkarılmış yüksek yargı mensuplarının ilk derece mahkemesi olarak yargılandığı Yargıtay Dairesinde üye veya başkan olsam, bu tutanağı en az sekiz sanığın dosyasına makul bir açıklama yapmadan ekleyen görevlilerin kafasında ilk bulduğum eşyayı kırmak isteyebilirdim. Bunu yapamayacağım için de saçımı başımı yolardım. Neyse ki artık eskisi kadar katı değilim. Hayat beni de yumuşattı diyelim. Gerçi yargılamayı yapan Sn. Yüksek Mahkeme Üyelerimizin de bu duruma tepki gösterdiklerine ve makul açıklamaların dosyaya eklenmesini talep ettiklerine eminim.
Şimdi ben sade bir dille açıklamaya çalışayım. Bu durum neden olur? Neden tutanaklarda 1970 gibi fiilen imkânsız olduğu açık bir tarih yer alır? Anlattıklarımızı isteyen de evinde bilgisayarında denesin.
ByLock, Linux tabanlı bir uygulamadır ve Linux’te tarih başlangıcı 01 Ocak 1970 olarak belirlenmiştir. Verilerde silinme, değişiklik, bozulma vb. gibi durumlarda veri alanında kalan kısım tarih formatında okunduğunda bu tür hatalar olabilmektedir. Bu tür bir hatanın varlığı, verilerde silinme, değişiklik, bozulma gibi hususların yani veri bütünlüğünün bir şekilde bozulmuş olduğunun göstergesi olarak değerlendirilir.
Verilerdeki değişimi ekran resimleriyle ve kolaylıkla denenebilecek bir örnek üzerinde açıklamak faydalı olacaktır. Günümüzde en yaygın işletim sistemi Microsoft Windows işletim sistemidir. Hemen her kişisel bilgisayarda Microsoft Word veya Excel programları kullanılmaktadır. Windows işletim sisteminde tarih başlangıcı 01 Ocak 1900 olarak belirlenmiştir. 01 Ocak 1900 tarihinin sayısal karşılığı 1 (bir) rakamıdır. Örneğin Microsoft Excel programında 01/01/1900 tarihi yazılı bir hücrenin formatı tarihten sayıya değiştirildiğinde tarihin 1 (bir) sayısına dönüştüğünü görmek mümkündür. Yani “1” rakamının da “1 Ocak 1900” tarihinin de bir anlamda bilgisayar dilinde yazılmış hali aynıdır. Biz aynı veriyi sayı olarak okumak veya görmek istersek “1” olur, tarih olarak okumak veya görmek istersek “1 Ocak 1900” olur. Bunu herkes kendi bilgisayarında deneyebilir. Biz daha güncel bir tarih deneyelim.
Bu yazının yazıldığı tarih olan 17 Şubat 2019 tarihini 17/02/2019 şeklinde Microsoft Excel hücresine yazdığımızda, hücrenin tarih (date) formatında olması halinde aşağıdaki ekran resmindeki gibi görülür ve okunur. Bu arada Excel versiyonuna göre tarih formatlarında değişiklik olabilir. Önemli değildir. Eğer sizdeki versiyon 17.02.2019 şeklinde yazmanızı gerektirirse öyle yazmanız gerekir.
17 Şubat 2019 tarihi yazılı hücrenin formatını “sayı” olarak değiştirdiğimizde ise 43513sayısını görür ve okuruz. Windows sistemi ve excel programı açısından 43513 rakamı ve 17 Şubat 2019 tarihi eşdeğer şekilde tanımlanır ve görünümü (bir anlamda çözümlenmesi) bizim belirlediğimiz formata göre şekillenir.
Şimdi elimizde çözümlememiz gereken bir veri olduğunu düşünelim. Bir tarih bilgisi olsun. Bu tarih bilgisi bilgisayar dilinde olacaktır. Yani herkesin bildiği 1 ve 0 diliyle veya hex halinde. Teknik detaya gerek yok. Excel işimizi çözecek.
Örneğin 43513 sayısında (verisinde) herhangi bir nedenle bir bozulma, silinme, değişim meydana gelir ve ilk iki rakam silinirse, yani rakam 513 haline dönüşürse, değişim sonrası oluşan sayının (verinin) tarih karşılığı da değişecektir. Silinme/bozulma/değişim sonrası yeni verinin tarih karşılığı 27 Mayıs 1901 olmaktadır. Peş peşe eklediğim iki ekran görüntüsüne bakın lütfen ve siz de kendi bilgisayarlarınızda deneyin.
Örneğini ilk ekran resmi ile verdiğimiz 1970 tarihli ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağına dönecek olursak, bir kişinin 1970 tarihinde uygulamayı kullanması fiili imkânsızlık olduğuna göre durum açıktır. ByLock uygulaması Linux tabanlı ve tarih başlangıcı 01 Ocak 1970 olduğu için benzer bir durum oluştuğu ve Son Online Tarihinin fiili imkânsızlık içerecek şekilde 25 Ocak 1970 olarak çözümlendiği bana göre açıktır. Litvanya’dan temin edilen verilerde ilgili bölümde silinme/bozulma/değişim (artık her neyse) meydana geldiğinin göstergesi olarak anlaşılmalıdır.
Hatırlarsanız Litvanya’dan temin edilen ve 109 GB olduğu söylenen veri yığınını içeren meşhur bir hard disk var. Görmesek de var olduğunu duyduk ve bununla ilgili birçok resmi evrak okuduk. Okuduğumuz en önemli evrak da 2016/104109 No.lu Soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen Yrd. Doç. Dr. Baha Şen ve Rafet ÖNGÖÇMEN tarafından hazırlanan bilirkişi raporu. Bilirkişilerin görevlendirmesinin 27 Eylül 2016 tarihinde yapıldığını ancak raporun 12 Temmuz 2016 tarihli olduğunu da rapor metninden anlıyoruz. Bunun tarihlerin de ekran resmini sunalım da tereddüt olmasın.
Şimdi gelelim Bilirkişi Raporunun 26. sayfasına ve yine rapordan ekran görüntüsü verelim, okumayı sizlere bırakalım.
Özetle, uzman olduklarını bildiğim Bilirkişiler diyor ki, dosya bozuktu, bazı teknik yöntemlerle verileri geri getirdik.
1970 tarihli ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanakları da verilerin bozuk olduğunu doğrular nitelikte değil mi?
Yazıyı burada sonlandıralım. İşin hukuki değerlendirmesini benden çok daha deneyimli hukukçularımıza bırakalım. Ama unutmayalım, bu yargılamalarda bir şekilde tekniği ve hukuku aynı dili konuşacak hale getirmemiz gerekir. Hukuk mühendislik gibi kabuller üzerinden veya yaklaşımlarla yargılama yapamaz. Hele ki ceza yargılamasında bu durum kabul edilmez. Teknik uzmanların cevap vermesi gereken temel soru tespitte “şüphe” olup olmadığıdır. Şüphe varsa da kimin faydalanacağı açıktır.