Baskın Oran
2021, özellikle sonu itibariyle, epeydir yaşadığımız en önemli zaman dilimi oldu. En az üç açıdan:
1) AKP+MHP’nin üfürükleri ekonomiyi ve dış politikayı tamamen çökertti. İktidar mecburen bu iki alandaki üfürüklerini panik içinde yalayarak hayatını uzatma çabasına girişti. 2) Bunu yaparken, iç politikadaki baskıları vahim biçimde artırdı. 3) Bunalan muhalefet partileri ve sivil toplum artık iktidarın en ürktüğü şeyi yapmaya, sokağa çıkmaya başladı. Sırayla bakalım.
***
Ekonominin çökmesi, malum, “Şemsiye sebep, yağmur sonuçtur”dan mülhem olduğu anlaşılan bir slogandan kaynaklanıyordu: “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” Neticede, pul olmuş TL’den kaçmaya başladı vatandaş. 20 Ocak 2021’de 7,43 TL olan Dolar 20 Aralık 2021’de 18,38’e çıkmıştı. Ve, ithalata %70 oranında bağımlı olan yerli ve milli üretimde fiyatlar arş-ı âlâya fırladı.
Bu fırlayış, Erdoğan’ın faiz artırıyoruz demeden faiz artırmayı ilan ettiği 21 Aralık’ta dondu: “Kur korumalı TL mevduatı” (KKTL) diye bişey yaratılmıştı. Vatandaş dövizde tuttuğu parasını TL’ye çevirecek ama Dolar kuru daha yüksekse aradaki farkı devlet ödeyecekti. Bu arada vergilerin azaltılması ve ücretlerin artırılması yoluyla vatandaşın tepkileri önlenecekti.
Bu hile-i şer’iyeyi, 13.01.2019’da yayınladığı “fetva”da ''İktidara zarar verecek ve muhalefete yarayacak ise, yönetenlerin yanlışlarını dile getirmek dinen sakıncalıdır'' demiş olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Bu örtülü faiz değildir, hibedir!” diyerek destekledi. Ama İsmailağa Cemaati ve (nasıl olduysa!) Diyanet ateş püskürdü: Haramdır! CB Erdoğan ise sağlam durdu: “Benim Türk liram varken ne işin var senin halen yok dolardı yok avroydu!”
Durdu ama, The Economist dergisi, iktidarın şimdi bol miktarda karşılıksız para basma durumunu dikkate alarak, enflasyonun %50’ye fırlayabileceği konusunda uyardı: “Erdoğan kendisinin çıkardığı yangına [söndürmek için] battaniye atmış olabilir fakat battaniye de yakında alev alabilir.”
***
Geçelim dış politikadaki üfürüklere ve bunların şimdi yalanmasına. Katar hariç kavga etmedik komşu ve hatta ülke kalmamıştı: Mısır, BAE, Fransa, Ermenistan, ABD, İsrail, AB, Suriye, Irak, Libya, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti… Unutmadan: 10 Batılı ülkenin büyükelçisini “istenmeyen adam” ilan etmeye kalkışmalar, o olmayınca (semerini dövme misali) 9 ülkenin fahri konsoloslarının görevine son vermeler. Silahlı İHA (SİHA) satışları nedeniyle uluslararası silah tüccarı Türkiye’ye dönüşüm. Bunun sonucu olarak başta Rusya dahil (Ukrayna!) bir dizi düşman imali.
Şu andaki durum: Durup dururken düşmanlaştırılan tüm ülkelere ilişkin “normalleşme” girişimleri. İstanbul-Erivan uçuşları başlıyor. “İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı” icadı üzerinden İsrail’e yaklaşıyoruz. Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiev: “Türk temsilciler ilk fırsat oluştuğunda Türk askerinin Suriye’den ayrılacağını söyledi.” “Mavi Vatan” da ihale edildi Katar’a. Bu şeyhlik, Rum yönetimiyle (Kıbrıs Cumhuriyeti) yaptığı anlaşma gereğince, söz konusu 10. parselde sondaj çalışmalarına başladı. ABD’ye şirinlikler berdevam. “Spekülatif hareketlerde bulunduğu” gerekçesiyle Mart 2019'da BDDK ve SPK tarafından hakkında soruşturma açılmış olan “dış mihrak” JPMorgan bankası 23 Aralık’tan beri artık BDDK’ın resmî danışmanı.
***
Ve gelelim bu yalamalar ortamında iç politika baskılarının artmasına. Son haftadan bikaç gelişme:
1984’te idam edilen son gencin fotoğrafını yayınlayana “terör örgütü propagandası”ndan soruşturma açıldı. BDDK, “Merkez Bankası'nın itibarını kıracak asılsız haber yaymak”tan 26 yazar ve gazeteci hakkında suç duyurusu yaptı. S. Soylu İBB’nin 455 personeline özel teftiş başlattı. Kavala ve Demirtaş AİHM kararlarına rağmen içerideyken ve maşallah taş gibi bir A. Çakıcı “infaz yasası değişikliği”yle tahliye edilirken, annesinin mezarı ırkçı kardeşlerimiz tarafından deşilen Aysel Tuğluk tıbbi raporlara rağmen içeride tutuluyor. S. Soylu ve N. Nebati’nin imzalarıyla 770 kişinin mülküne el kondu. Ama dert etmeyin, bu kişiler bağımsız ve tarafsız Türk yargısına başvurabileceklermiş.
HDP MYK’nin “Ermeni soykırımı” terimini kullanan açıklamasına “milleti ve devleti aşağılamak”tan (TCK Md. 301) fezleke düzenlendi. HDP gençlik kongresinden sonra 16 kişi “örgütsel marşlar söylemek”ten gözaltına alındı. HDP Bahçelievler ilçe binasına silahlı ve bıçaklı saldırı düzenlendi; bu sefer ölüm yok, iki yaralı var sadece.
Ben gerçekten yoruldum. Göğsüm sıkışıyor. Bırakıyorum.