5 Bin Ton Altınımız Varmış...
Siyasi görüşlerine katılmasak da, yedi farklı hükûmette başbakank ve cumhurbaşkanı olarak ülkemize iki-kötü hizmette bulunmuş merhum Süleyman Demirel, "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur." demiştir.
Hakîkaten de öyle değil mi?
İnsanlar tok oldukları zaman olumsuz şeylerin üstünde durmaz, pek aldırış etmezler, fakat ne zaman aç kalırlar, o zaman gözleri hiç bir şeyi hiç kimseyi görmez.
Son günlerde ekonominin durumu herkesçe malum...
Ödenemeyen faturalar, el yakan sebze meyve, gida fiyatları, benzin-mazota gelen zamlar, kiralar vesaire derken büyük bir zafer gibi sunulan asgari ücret daha vatandaşın cebine girmeden buharlaştı, uçtu adeta. Düşünsenize 35 liraya salatalık satıldığına şahit olduk. Et, balık, tavuk fiyatlarına hiç girmeyelim.
Çay-şeker, yağ lüks tüketim gıda maddesi oldu.
Artık eskisi gibi ''Peynir zeytin yeriz'' diyen de yok...
En kötü, iki yumurta kırıp sofra kuramayan insanlar var maalesef.
Ekmek 3 lira olunca soğan ekmeğin yanına yaklaşamıyor kalabalık aileler. Bu durum karşısında ''Amma da abartıyorlar'' diyenler oluyor. Öyle diyen arkadaşların sanırım fırın, çarşı-pazar, market fiyatlarından haberleri yok! (Bu arada kimi Temel gıda ürünlerinde KDV % 8'den 1'e indirildi. Bunun vatandaşın bütçesine nasıl yansıyacağı ileriki günlerde belli olacak. Sabah bir marketten ekrana yansıtıldığı kadarıyla yeni zamlar ilave oldukça sembolik bir düşüş olacak sanki )
Öyleyse ''abartmadan'' resmi rakamlar ile izah etmeye çalışalım o zaman.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) 3 Şubat 2022'de Ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. 2021 yılı Aralık ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) rakamlarını geçtiğimiz aylarda duyurmuştu. TÜFE'de ''2021 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %13,58, bir önceki yılın Aralık ayına göre %36,08, bir önceki yılın aynı ayına göre %36,08 ve on iki aylık ortalamalara göre %19,60 artış gerçekleşti.''
Ocak 2022'de bir önceki aya göre %11,1'lik bir artış gerçekleşti ve Ocak 2021'e göre fiyat düzeylerindeki değişim %48,69 seviyelerinde oldu.
Yüzde 48,69 seviyesiyle Ocak 2022 enflasyon oranı, 2002 yılının nisan ayından (52,7) bu yana görülen en yüksek yıllık enflasyon oranı meydana gelmiş oldu.
Gerçi TÜİK'in rakamları daha düşük gösterdiği iddiaları var. Bunlar iddiadan ibaret tabii. Doğrudur değildir vebali onların boynuna... hem öyle gösterdiğinde ne değişecek ki, insanlar ne alıp ne alamadığını, ay sonunu nasıl getirdiğini ya da getiremediğini bilmiyor mu?
Hepten de karamsar olmayalım. Maliye Bakanı Sayın Nurettin Nebati Londra'da Türkiye'de yastık altında 5 bin ton altının olduğundan bahsetti. Söylentilere göre 5 bin ton altın teminat olarak gösterilmiş.
Neyin karşılığında peki?
İnsanların yıllarca çalışıp didinip biriktirdiği altınlarından İngilizlere niye bahsedilmiş olsun ki? Çok ilginç...
O zaman bu ''teminat'' söylentileri sadece bir söylentiden ibaret değil! Bazı soruların cevabını biliyoruz bilmesine ya...neyse!..
Mevcut ekonomik tablodan yaklaşık 20 yıldır iktidarda bulunan Ak Parti sorumludur. Millet 2002 yılında ekonomik sorunlara çare olarak gördüğü Ak Parti'yi seçti. Filhakika yıllardır 'Milli Görüşçüler ''Adil Ekonomik Düzen'' kurulsun diye gayret ettiler/ediyorlar. Her fırsatta Erbakan Hoca güzellemeleri yapanlar niçin Adil Ekonomik Düzeni hayata geçirmiyorlar? Şimdi kimse ''yaptırmıyorlar'' demeye kalkmasın inandırıcılığını yitirdi artık...
Bırakın adil bir ekonomik düzen kurmak aksine özelleştirme adı altında fabrikalar, şeker fabrikaları, kamu kurum kuruluşları satıldı. Üretime dönük yeterli bir ekonomi programları 20 yıla rağmen yok. Üretmeden sadece vergi gelirleriyle nereye kadar?.. Gelir gider dengesizliği yaşanıyor. Sadece devlet değil artık vatandaş da borçlu. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, bankalara tüketici kredisi, kredi kartı borcu olan vatandaş sayısı son bir senede 800.000 kişi artarak 34 milyon 700 bine çıkmış. 2021 Ocak-Kasım döneminde yasal takibe 611.000 kişi intikal etmiş. bireysel kredilerde tasfiye olunacak alacaklar bir evvelki yılın aynı ayına nazaran %25 artış ile 25.8 milyar TL olmuş. Görüldüğü gibi tablo hiç iç açıcı değil.
Devlet Planlama Teşkilatı kaldırılınca hesaplar ortada... DPT, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak için kurulmuş ve1960-2011 yılına kadar faaliyet göstermişti. Adı Adalet ve Kalkınma olan bir partinin ekonomik ve sosyal kalkınmayı hızlandırmak için kurulan bir kurumu kaldırması yoğun ironi içeriyor.
Bununla birlikte tarım, hayvancılık, sanayide yeterli destek sağlanmadığı gibi bugün tarım ve hayvancılık can çekişmekte. Çiftçi artan mazot ve gübre fiyatları yüzünden tarlasını ekemiyor, artan yem ve diğer mâliyetler hayvancılığı bitirmek üzere... Diğer yandan elektrik, doğalgaz maliyeti sanayiyi durma noktasına getirdi. Pek çok kuruluş fatura maliyetleri yüzünden üretime ara verdi. Küçük esnaf kan ağlıyor. Evlerde tencereler kaynamıyor...
Hep iç karartan tablolar yok bazıları için iyi şeylerde oluyor mesela 5 büyük şirket kârına kâr katmaya devam ediyor.
Selam ve dua ile...