GÜNCEL

AKP- MHP iktidarı Varken Hak, Hukuk, Adalet Var mı?

Gazete ilanları ile siyasetçileri, aydınları, beni ve gazetecileri hedef gösteren Devlet Bahçeli hakkında yaptığım suç duyurusu 2 yıl sonra 14 Mayıs seçimi öncesi “takipsizlik” kararı ile kaldırılmayıp hakkında dava açılsaydı,

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu  ''AKP- MHP iktidarı varken Hak, Hukuk, Adalet var mı?'' başlıklı makalesinde hak hukuk ve adalete vugu yaparak yapılan yanlışlıkları eleştirerek şunları yazdı:

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın açıklamasını aynen yayınladığım, “Devlet Bahçeli'ye çok ağır eleştiriler” başlıklı yazım 13 Ocak 2021’de Yeniçağ’daki köşemde yayınlandı.

15 Ocak sabahı Selçuk Özdağ evinin önünde Ülkü Ocakları Ankara Şubesinin eğitim sekreteri liderliğindeki 5 kişiden oluşan çete tarafından saldırıya uğrayarak ağır yaralandı.

Ben de öğle saatlerinde evimden çıkarken Ülkü Ocakları Ankara Şubesinin il sekreteri liderliğinde 4 kişiden oluşan çete tarafından saldırıya uğradım.

3 kişi ellerindeki odunla arkamdan saldırarak boynuma odun ile vurdular. Dördüncü saldırgan ise arabasıyla arkamdan çarparak öldürmek istedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Örgütlü Organize Suç” olmaması için Özdağ ve benim dosyalarımı ayrı soruşturdu.

MHP’nin baskısı ile iki ayrı dava açıldı.

Özdağ ile mahkemelere başvurularımıza rağmen aynı suç örgütü tarafından planlanan saldırılar tek mahkemede birleştirilmedi.

Özdağ’a, saldıranlara 3 yıl sonra 1 yıl 11 ay 10 gün ve 1 yıl 10 ay 15 gün arası değişen cezalar verildi.

Benim davam ise 4. Yılında hala devam ediyor

Tüm HTS kayıtları alınmasına rağmen Özdağ’a da bana da yapılan saldırıların azmettiricileri ortaya çıkarılamadı.

O tarihte Ülkü Ocakları genel başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım idi.

Saldırının olduğu gün polisler tarafından 29 Mayıs Devlet Hastanesine götürüldüm. Beyin kanaması riski nedeniyle MR çekildi.

Tansiyonumun yüksekliğini düşürmek için dil altı ilaç verildi ve taburcu edildim.

Ancak her nedense Adli Tıp kontrolum yapılmadı.

39. Asliye Ceza Mahkemesi savcılık iddianamesini 23/02/2021 tarihinde kabul ederek Örgütlü Suç kapsamında olmaması için şu kararı verdi:

  • “Yargılamanın basit yargılama usulüne göre yürütülmesine karar verildi.”

Sanıklar adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

İlk duruşma tam 10 ay sonra 10 Kasım 2021 tarihinde yapıldı ve hakimin sorusu üzerine şöyle ifade verdim:

  • Düşmeden dolayı sol omzumdan yırtık çıktı, ayrıca sol kulağımda hala çınlama duymaktayım.

Mahkeme saldırıdan 15 ay sonra 09 Mayıs 2022’de Adli Tıptan Rapor Talebinde bulundu.

Ankara Adliyesindeki Adli Tıp’a giderek şikayetlerimi ilettim. 3 kez adli tıpta herhangi bir tıbbi cihaz olmadan sözle muayene yapıldı.

Mahkeme Ankara Üniversitesi KBB ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon servislerine havale etti.

İşitme testi yapıp tınlamayı gören KBB doktoru şöyle sordu:

  • “Saldırıdan kısa süre önce yaptırdığınız işitme testi var mı?”

Doktor Bey, saldırıya uğrayacağımı bilseydim elbette yaptırırdım dedim.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon doktoru ise muayene etti ama şöyle dedi:

  • “Omuz yırtığı teşhisini ortopedi uzmanı yapar. Bizim işimiz tedavi. Neden bize sevk etti ki mahkeme? Siz ortopedi uzmanına muayene olun.”

Çıktım mahkemenin sevk yazısı ile ortopedi uzmanı doktora gittim ve muayene olmak istediğimi söyledim. Doktor, “Mahkeme bize sevk etsin. Sevk olmadan muayene etmem” dedi.

Mahkeme son olarak beni 17 Ekim 2024’te İstanbul Adli Tıp İkinci İhtisas Kurumu Başkanlığı'na sevk etti.

Dosya yaklaşık bir ay sonra Adli Tıp’a ulaştı ve 3 Aralık 2024’te İstanbul’a giderek muayene oldum.

Adli Tıp raporu henüz dosyama yansımadı.

Bugün 4’üncü yılı oldu ama yargılama devam ediyor.

Özdağ ve bana yapılan saldırılar ile Ülkü Ocaklı kökenli önceki gazeteci ve siyasetçi saldırılarının dosyaları birleştirilseydi,

Gazete ilanları ile siyasetçileri, aydınları, beni ve gazetecileri hedef gösteren Devlet Bahçeli hakkında yaptığım suç duyurusu 2 yıl sonra 14 Mayıs seçimi öncesi “takipsizlik” kararı ile kaldırılmayıp hakkında dava açılsaydı,

İlaveten gazeteci, siyasetçi saldırıları mahkemelerde tek dosyada birleştirilseydi şunu iddia ediyorum:

Ülkü Ocakları içinde yuvalanan suç örgütü ortaya çıkarılacak ve inanıyorum ki Sinan Ateş katledilmeyecekti.

AKP- MHP iktidarı varken, Hak, hukuk, adalet mi var?