Karar TV'de Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sunumuyla ekranlara gelen ‘Gündem Özel’ programının konuğu DEVA Partisi lideri Ali Babacan oldu. Yasallaştırılan bahis konusunu değerlendiren Babacan, "Her alanda vergi yükselten bir hükümet var, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla kumarın vergisi düşürüldü. Faiz konusunda Nas var da kumar konusunda yok mu?" diye konuştu.
Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sunumuyla ekranlara gelen 'Gündem Özel' programına DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuk oldu. Babacan, Akyol ve Çakır'ın sorularını yanıtlayarak gündeme özel açıklamalarda bulundu.
DEVA Partisi lideri, "Her alanda vergi yükselten bir hükümet, kumarın vergisini düşürdü" diyerek yasa dışı bahis konusundaki görüşlerini KARAR TV ekranlarında paylaştı. Bahçeli'nin 'Öcalan Meclis'e gelsin' çağrısıyla ilgili grup toplantısında yaptığı konuşmayı MHP'nin yazmadığını öne süren Babacan, "Konuşma metni MHP'nin eline sıkıştırıldı" dedi.
Babacan, Uluslararasi Adalet Divanı'nın Netanyahu kararına dair, "Bir nebze de olsa içimize su serpti" ifadelerini kullandı. Ülkelerin alınan karara nasıl tavır göstereceklerinin önemli olduğuna dikkat çekti.
Bahçeli'nin Kürt meselesinde çözüm söylemlerini değerlendiren Babacan, iktidar içerisindeki kafa karışıklarının altını çizdi, Babacan, "Sayın Erdoğan, bu süreci sahiplenmedi. Bahçeli, bu açıklamaları yaptı. Yer yerinden oynadı. Erdoğan'ın açıklamaları konuyu teğet geçen şekilde oldu. Yani aslında işi sahiplenmiyor. Bahçeli'nin Erdoğan'dan habersiz bu konuyu gündeme getirme ihtimali yok. Dolayısıyla bizim gördüğümüz iktidarın bir kafa karışıklığı içerisinde olduğu yönünde." Diye belirtti.
Ali Babacan, "Terör meselesinin bitmesi için küçük bir ihtimali bile destekleriz. Ama ülkeyi her alanda krize sokan bir yönetim kafasının ve iktidar anlayışının böylesine önemli bir sorunu çözmesini mümkün görmüyorum." Diye de ekledi.
İktidarın ekonomi politikalarını da eleştiren Babacan, 'Fakirden alıp zengine vererek sorun çözülmez' ifadelerini kayda geçirdi. 'Faiz ve vergi artırarak ekonomi düzelmez' diyen DEVA Partisi Genel Başkanı hükümetin kötü ekonomi politikaları sebebiyle toplumda ahlaki yozlaşmanın ortaya çıktığını söyledi.
DEVA Partisi lideri Babacan, Türkiye'nin yarınlarını kuracak yeni bir siyasi çıkışın yapılması gerektiğine dikkat çekti, "Beraber yürüyebileceğimiz partilere 12 Ekim'de çağrı yaptık. Bugün geldiğimiz noktada geçmişe göre daha ileri bir durumdayız. Süreç henüz tamamlanmadı. Daha sık görüştüğümüz Saadet Partisi ve Gelecek Partisi var. Başka partiler de var." Dedi.
Karar'dan Umut Gör'ün haberine göre, 'Biz bir çatı parti kurmayı düşünüyoruz' ifadelerini kullanan Ali Babacan, Avrupa'daki benzer çalışmaları anlattı, Avrupa'da partiler grubu var. Örnek olarak liberaller ve demokratlar gibi. Bizim iç mevzuatımızda şu an böyle bir düzen yok. Mevcut mevzuata bir çatı parti örneği uyuyor. Parti ismi geçmeden bir çatı oluşturmak istiyoruz. Bunun bir başkanı olacak ama tam Avrupa demokrasisine benzeyen bir şey olacak. Bu model üzerinde çalışmalarımız devam ediyor." Diye konuştu.
Ali Babacan'ın açıklamalarındaki öne çıkan satır başlıkları şu şekilde;
Elif Çakır: İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında Uluslararası Adalet Divanı, tutuklama kararı verdi. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Bu karar da dünyada insanlığın sesi olan bir karar. Çünkü Gazze'de her gün insanlık suçu işlendi. Masumlar bomba yağmuruna tutuldu. Netanyahu'nun yaptığının uluslararası hukuk da yeri bellidir. Gazze için ateşkes kararı BM'de veto verildi. ABD tarafından veto edildi. ABD veto yetkisini İsrail'den yana kullandı. İçimiz kan alıyor. Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı karar içimize bir nebze de olsa su serpti. Tabi bu durumun uygulamasına bakmak lazım. Ülkelerin ne tavır alacağı bilinmeli. Gönül isterdi ki Türkiye'nin etkisi daha fazla olsaydı. İsrail'le ticaret konusunda ilk önce ticaret yapmadıklarını söylediler ardından özel sektör yapıyor diye söylediler. Özel sektörün İsrail ile ticaret yapıp yapmaması hükümetin, devletin iznine bağlıdır. Devlet 'izin vermiyorum' dediğinde bu ticaret durur ama maalesef tamamen insanları aldatmaya yönelik bir politika izlediler.
'Biz bir çatı parti kurmayı düşünüyoruz' ifadelerini kullanan Ali Babacan, Avrupa'daki benzer çalışmaları anlattı, Avrupa'da partiler grubu var. Örnek olarak liberaller ve demokratlar gibi. Bizim iç mevzuatımızda şu an böyle bir düzen yok. Mevcut mevzuata bir çatı parti örneği uyuyor. Parti ismi geçmeden bir çatı oluşturmak istiyoruz. Bunun bir başkanı olacak ama tam Avrupa demokrasisine benzeyen bir şey olacak. Bu model üzerinde çalışmalarımız devam ediyor." Diye konuştu.
Ali Babacan'ın açıklamalarındaki öne çıkan satır başlıkları şu şekilde;
Elif Çakır: İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında Uluslararası Adalet Divanı, tutuklama kararı verdi. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Bu karar da dünyada insanlığın sesi olan bir karar. Çünkü Gazze'de her gün insanlık suçu işlendi. Masumlar bomba yağmuruna tutuldu. Netanyahu'nun yaptığının uluslararası hukuk da yeri bellidir. Gazze için ateşkes kararı BM'de veto verildi. ABD tarafından veto edildi. ABD veto yetkisini İsrail'den yana kullandı. İçimiz kan alıyor. Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı karar içimize bir nebze de olsa su serpti. Tabi bu durumun uygulamasına bakmak lazım. Ülkelerin ne tavır alacağı bilinmeli. Gönül isterdi ki Türkiye'nin etkisi daha fazla olsaydı. İsrail'le ticaret konusunda ilk önce ticaret yapmadıklarını söylediler ardından özel sektör yapıyor diye söylediler. Özel sektörün İsrail ile ticaret yapıp yapmaması hükümetin, devletin iznine bağlıdır. Devlet 'izin vermiyorum' dediğinde bu ticaret durur ama maalesef tamamen insanları aldatmaya yönelik bir politika izlediler.
Elif Çakır: Siyasi partiler asgari ücrete dahil artış planlarını kamuoyuna açıklıyor. Sizce Asgari ücrette artış hangi oranda olmalı?
Biz görevde olduğumuz dönemde halkın gerçek enflasyon oranlarına göre asgari ücret zamları yaptık. Türkiye'de artık bu şekilde yürümüyor. Türkiye'de şu an yoksuldan alıp zengine veren bir çark dönüyor. Merkez Bankasında pırıl pırıl yöneticiler vardı. Türkiye'nin mali yapısı hamasetle ve dar ekonomik bakış açısıyla yönetilemez. Ne yaptılarsa olmadığı için en sonunda Ali Babacan'ın arkadaşlarını ekonominin başına getirdiler. Enflasyonun düşüşü faiz artışıyla olmaz. Bu sadece iktidara zaman kazandırır. Ülkede yolsuzluklar almış başını gidiyor. Yolsuzluğun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede enflasyon düşmez. OCD sıralamalarında birinci sıraya çıkmış Türkiye. Hükümete yakın olanlar kendine uygun kanunlar çıkartıyor. Avrupa Birliği standartlarına uymuyorlar. Yapısal reformların özüne de uymuyorlar. Sayın Şimşek'in ekibinin yapmak istediklerini de yaptırmazlar. Şimşek'in uyguladıklarını başarılı olmazsa suçu da onlara atacaklar. Ekonomi bağımsız bir kavram değil. Hukuksal ve dış politika alanlarıyla bağlantılı. Hukukun üstünlüğü olmadan, Yargı tarafsız ve bağımsız çalışmadan bir ülkenin ekonomisi asla düzelmez. 2013 yılında Ekonomi de zirvedeyken 'Hukukta ve eğitimde kötüyüz; orta gelir tuzağına düşmeyelim' diye konuşurdum. Bunu milli gelirde ve ekonomi de zirvedeyken söyledim. Durumun buraya geleceğini görüyordum çünkü. Yargıya hükmetmekten aldıkları zevki görüyordum. Bunları iktidar partisinin kurucusu ve sevilen birkaç kişiden biri olarak söylüyordum. 2014-2015 yıllarında ise artık 'haykırıyordum'. Yolsuzluklar mücadele etmezsek bu durum artık beka meselesi haline gelecek diyordum. Yaşam mutluluğu sıralamasında Türkiye son sırada. Özellikle bahis olayları da çok üzücü. Artık resmi izin verilmiş bahis siteleri de var. Sayın Erdoğan'ın imzasıyla da bahis sitelerinden alınan vergi düşürüldü. Ya düşünün her alanda vergi artıran hükümet kumarın vergisini düşürdü. Şimdi Türkiye'de kumarhane açmak yasak. Çünkü gençler, çocuklar bu kötü alışkanlıktan korunsun diye. Kumarhane açmanın yasak olduğu ülkede siz herkesin cebine kumarhane sokuyorsunuz. Bu nasıl bir tutarlılık? Sayın Erdoğan'a daha önce de bu soruyu yönelttim buradan da sormuş olayım; Faiz konusunda Nas var da kumar konusunda yok mu?
Elif Çakır: Siyasi partiler asgari ücrete dahil artış planlarını kamuoyuna açıklıyor. Sizce Asgari ücrette artış hangi oranda olmalı?
Biz görevde olduğumuz dönemde halkın gerçek enflasyon oranlarına göre asgari ücret zamları yaptık. Türkiye'de artık bu şekilde yürümüyor. Türkiye'de şu an yoksuldan alıp zengine veren bir çark dönüyor. Merkez Bankasında pırıl pırıl yöneticiler vardı. Türkiye'nin mali yapısı hamasetle ve dar ekonomik bakış açısıyla yönetilemez. Ne yaptılarsa olmadığı için en sonunda Ali Babacan'ın arkadaşlarını ekonominin başına getirdiler. Enflasyonun düşüşü faiz artışıyla olmaz. Bu sadece iktidara zaman kazandırır. Ülkede yolsuzluklar almış başını gidiyor. Yolsuzluğun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede enflasyon düşmez. OCD sıralamalarında birinci sıraya çıkmış Türkiye. Hükümete yakın olanlar kendine uygun kanunlar çıkartıyor. Avrupa Birliği standartlarına uymuyorlar. Yapısal reformların özüne de uymuyorlar. Sayın Şimşek'in ekibinin yapmak istediklerini de yaptırmazlar. Şimşek'in uyguladıklarını başarılı olmazsa suçu da onlara atacaklar. Ekonomi bağımsız bir kavram değil. Hukuksal ve dış politika alanlarıyla bağlantılı. Hukukun üstünlüğü olmadan, Yargı tarafsız ve bağımsız çalışmadan bir ülkenin ekonomisi asla düzelmez. 2013 yılında Ekonomi de zirvedeyken 'Hukukta ve eğitimde kötüyüz; orta gelir tuzağına düşmeyelim' diye konuşurdum. Bunu milli gelirde ve ekonomi de zirvedeyken söyledim. Durumun buraya geleceğini görüyordum çünkü. Yargıya hükmetmekten aldıkları zevki görüyordum. Bunları iktidar partisinin kurucusu ve sevilen birkaç kişiden biri olarak söylüyordum. 2014-2015 yıllarında ise artık 'haykırıyordum'. Yolsuzluklar mücadele etmezsek bu durum artık beka meselesi haline gelecek diyordum. Yaşam mutluluğu sıralamasında Türkiye son sırada. Özellikle bahis olayları da çok üzücü. Artık resmi izin verilmiş bahis siteleri de var. Sayın Erdoğan'ın imzasıyla da bahis sitelerinden alınan vergi düşürüldü. Ya düşünün her alanda vergi artıran hükümet kumarın vergisini düşürdü. Şimdi Türkiye'de kumarhane açmak yasak. Çünkü gençler, çocuklar bu kötü alışkanlıktan korunsun diye. Kumarhane açmanın yasak olduğu ülkede siz herkesin cebine kumarhane sokuyorsunuz. Bu nasıl bir tutarlılık? Sayın Erdoğan'a daha önce de bu soruyu yönelttim buradan da sormuş olayım; Faiz konusunda Nas var da kumar konusunda yok mu?
Taha Akyol: Cumhurbaşkanı Erdoğan, refah payı açıklaması yaptı, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan beklenen enflasyon üzerinden refah payı açıklaması yaptı. Daha önce böyle bir şey yoktu, ilk defa kullanıyorlar. 22 yıldır AK Parti iktidar. 21 yıldır Erdoğan'ın ağzından 'beklenen enflasyon' lafını hiç duymamıştım. Siz 21 yıldır gerçekleşen enflasyon üzerinden artış yaptınız. Ali Babacan işin başındayken tam 11 yıl gerçekleşen enflasyon artı refah payı verdiniz. Şimdi bu yıl geldi, 'beklenen enflasyon' diye bir şey uydurdular. Bizden önceki hükümetin de IMF ile yaptığı anlaşma da 'beklenen enflasyon üzerinden zam' kavramı vardı. Biz AK Partiyle iktidara geldiğimizde buna 'hayır' dedik. 'Biz vatandaşın hakkını kelime oyunlarıyla çalamayız' dedik. Asgari ücret erimişse biz bunu telafi etmek zorundayız. Sayın Erdoğan şimdi çıkıyor, 'Enflasyon artı Refah payı' diyor. Ama hangi enflasyon? 'Beklenen enflasyon' lafınında %17.5 olduğunu biliyoruz ve milleti buna hazırlıyorlar. Kelime oyunları yapıyorlar. Gerçeği ne olur bilemeyiz, göreceğiz. Hiçbir vatandaşın enflasyona ezilmemesi gerekir. Emekli maaşı ve memur maaşında yıl sonu payları ayrıca verilir. İlk defa asgari ücrette böyle bir şey duyuyoruz. Kul hakkını önce hakkı olana temsil etmeniz gerekir. Vatandaşın hakkını yiyemezsiniz.
Elif Çakır: Mehmet Şimşek, 'ekonomiyi kurtarsın' diye getirildi. Ancak istenilen talepler henüz gerçekleşmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sessizliği neden kaynaklanıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan izin verdiği ölçüde bunlar yapılıyor. Yarın bunda da U dönüşü yapabilir. Birden biz 'Nas politikalarına geri döneceğiz' demeyeceğinin garantisi yok. Merkez Bankası yöneticileri 5 yıl boyunca görevde kalıp kalmayacağını bilmiyor. Tabi Merkez Bankası bağımsız olması gerekir. Öbür türlü her şey bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlanır. Zaten o sebeple dışardan gelen para kısa vadeli para. Zaten onun için giren para yüksek faizle geri çıkıyor. Yatırımcı bir anda gelip kar edip gidiyor. Burada fazla durmuyor, 'fazla durursam başıma bir şey gelir' diye düşünüyor. Onun için bir türlü toparlanma gerçekleşmiyor. Biz göreve geldiğimizde 34 yıllık enflasyonu iki yılda tek haneye indirdik. Şimdi bizim arkadaşlar 1.5 yıldır çabalıyor, enflasyon %38'den %48 olmuş. 1.5 yıldır niye olmuyor? Çünkü sadece faiz ve vergi artırarak ekonomiyi düzeltemezsiniz. Fakirden alıp zengine vererek olmaz. Böyle ekonomi yönetimi olmaz. Ekonomi yönetimi halkın topyekun zenginleşmesi için çalışır. Bu yüzden ahlaki yozlaşma artıyor. Adalet duygusu yok olunca insanlar haksız kazancın peşine düşüyor. İnsanlar 'ben ne kadar çabalasamda olmuyor' dediği için kısa yoldan para kazanmanın yollarını arıyor.