AMERİKANCI İSLAM KARŞISINDA TAVRIMIZ NE OLMALI? 

AMERİKANCI İSLAM KARŞISINDA TAVRIMIZ NE OLMALI? 

Özlü Söz: Siz Yahudi ve Hıristiyanların dinlerine tabi olmadığınız müddetçe onlar asla hoşnut olmazlar…  

                                                                           Bakara Suresi 120 

AKP, iktidara nasıl ve kimler tarafından getirildi. Devamında iktidarda kalmak için hangi değerlerden vazgeçti. İktidarda kalabilmek için hangi tavizleri verdi. Onları bir hatırlayalam. 

Kurulduğu günden bu yana batıyı kendine rehber edinen Türkiye bugüne kadar batılılaşma adına ancak taklitçi olmaktan öteye geçemedi. Batının hayat nizamı ve eğitim sistemi ile dünya görüşünü taklit etmekten öteye geçmeyen onlardan biri olma özelliği hep kapıda bekletip dersini çalış öyle gel dayatması olan bir ülke olduk. 

Özellikle İslam’ın öğretisinin yeni nesillere ulaşmaması ve nesillerin Allah’ın dininden koparılmaları için uzun süre çalışıldı. Bazen bu çalışmalar onların istediği gibi gitmedi. Yeni tedbir almak, buda yetmediği zaman askeri müdahale veya işgallerle meseleyi çözme son dönemin çabaları oldu. 

Kurana dönüşlerin hız kazandığı bir dönemde bunun önünü kesmek ve Müslümanları farklı alanlara yönlendirmek üzere son bir proje hazırlandı. Geçen yazımda ABD, AKP’yi iktidara getirmek için istediği üç şeyden biri İslam’a yeniden bir yorum getirmekti. Çünkü Kurana dayalı bir düşünce hem Amerika hem de Siyonist İsrail için tehlikedir. 

Allah Kuranın birçok ayetinde Yahudi ve Hıristiyanların durumunu biz Müslümanlara beyan ediyor. 

Bakara Suresi 120. Ayetinde (meal tefsir); “Sen onların milletlerine, dinlerine tabi olmadıkça, hayat tarzlarını benimsemedikçe Yahudi ve Hıristiyanlar asla senden hoşnut ve razı olmazlar. Allah’tan gelen, Allah’ın hidayet rehberi ile öğrettiği dinin tek doğru ve hak din olduğunu söyle…” buyrulmasına rağmen ne yazık ki Müslüman olduklarını söyleyenler Allah’ın bu ikazına ve emrine kulaklarını tıkamaktadırlar. 

Yine Allah Maide Suresi 82. Ayetinde (meal tefsir); “İnsanlar içerisinde iman edenlere en azılı düşman olarak Yahudileri ve ilahlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanları (müşrikleri), putperestleri göreceksin…” buyrularak düşmanlarımızın kimler olduğu bilgisini de Allah bize bildiriyor. 

Bu ve bunun gibi birçok ayet olmasına rağmen bugün iktidara gelmek için Yahudi ve Hıristiyan ittifakından destek alan AKP kadroları elbette ki yukarıdaki ayetleri çok iyi biliyorlar. Ama iş nefislerinin Şeytanın elinde oyuncak olduğu zamana gelince işte bu ilahi emir ve yasaklar bir anda unutuluyor. 

Abdurrahman Dilipak yıllardır AKP iktidarını destekleyici yazılar yazdı. Ama şimdi kalkmış diyor ki; “AKP; ABD, İsrail ve İngiltere tarafından bir proje partisi olarak kurduruldu.” Peki! Adama sormazlar mı bu kadar zaman neden sustun ve sesini çıkarmadın. Biliyoruz ki, Hz. Peygamber(sav); “Bildiğini söylemeyen dilsiz Şeytandır” buyurmakta. 

Üstelik evanjelist bir Hıristiyan tarikatına mensup ABD yöneticileri Yahudilerin emrinde olduğunu bildiği halde ve yukarıda Allah’ın ayetlerini iyi bilmesine rağmen 2015 yılına kadar susan Abdurrahman Dilipak neden şimdi bunun bir emperyalist proje olduğunu açıklıyor. Uzun yıllar AKP iktidarını destekleyen yazılar yazan Dilipak acaba kimlere şirinlik gösteriyor. 

O dönemde Abdurrahman Dillipak’ın açıklamaları görünürde en çok F. Gülen camiasının işine yaradı. Onlara bağlı TV ve internet haber kaynakları günlerce bu açıklamaları yayınladılar. 

Abdurrahman Dilipak’ın açıklamalarına ilk doğrulama araştırmacı Ali Bulaç’tan geldi. Dilipakın konuşmalarını kendisinin de aynı toplantıda olduğunu ve bu açıklamaları bizzat kendisinden dinlediğini söyledi. 

Milli Görüşten kopan veya bu kandırmaca ile kopartılan eski Milli Görüş mensupları Amerikancı bir partide hem de yıllarca Erbakan Hocadan gerçekleri dinleyerek siyasete onun mektebinde yetişenler şimdi Amerikancı İslam’ı terk edebilecekler mi? Yoksa mevki, makam, ihale ve imkânlar platformunu terk etmek onlara zor mu gelecek? 

Allah, Kuranda “Yahudi ve Hıristiyanları kendinize veli edinmeyin onlar birbirinin velisidirler. Siz onları veli edinirseniz siz onlardansınız. Allah zalimler topluluğuna hidayet vermez” buyuruyor. (Maide 51) 

Türkçeye tercüme edilmiş meallerin hepsinde VELİ kavramı DOST diye tercüme edilmiş. DOST kelimesi VELİ kavramının karşılığı değil içinde bir şubesidir. 

VELİ; Çoğulu evliya demektir. Veli, aynı zamanda dost, yardımcı, destekçi, malik, işlerin yürütücüsü olarak tarif edildiği gibi yardım ve şefkati koruyuculuğu umulan hâkim, tasarruf sahibi, kumandan, hükümdar anlamlarını da içerir. 

Allah biz Müslümanlara Yahudi ve Hıristiyanları VELİ edinmeyin derken bunu anlamamızı beyan buyuruyor. 

Yahudilerin elinde kendi elleri ile bozdukları Tevrat var. Tevrat’ın içindeki ayetleri çıkararak içine KABBALA denilen bir öğretiyi yerleştirdiler. Ve şimdi bütün dünyaya Tevrat’ı Allah’tan gelmiş gibi dayatıyorlar. Hıristiyanlar da İncili bozarak beşer kelamını içine sokarak ilahi olanı kaldırdılar. 

İşte Allah bizlere Yahudi ve Hıristiyanların elinde bulunan kitapların değiştirildiğini ve içindeki hükümlerin kaldırıldığını ve daha mükemmel bir şekilde Kuranı verdiği için onların VELAYETİNİ kabul etmememizi emrediyor. Çünkü Kuran bugüne kadar hiçbir değişime uğramadan zamanımıza asli hüviyeti ile gelmiş tek ilahi ve en doğru kitaptır. 

Kurana sahip olanların nasıl olur da tahrif edilmiş, değiştirilmiş Tevrat ve İncilin hâkimiyetini kuranlardan iktidar desteği isteyebilirler. Bu ayetle yasaklanmıştır. Buna yeltenenlerin zalimler olacağını haddi aştıklarını ve hidayet verilmeyeceğini Allah beyan buyuruyor. 

AKP’nin kadroları Milli Görüş mektebinde yetiştiler. Onlara sürekli asıl düşmanın Siyonist Yahudiler olduğu gerçeği sürekli söylendi. Ama bir şey her şeyi değiştirdi. O şey iktidar olma ve yükselme hırsıydı. İş bu yola çıktı mı hiçbir engel tanınmıyor. 

Erdoğan’da böyle yaptı ve iktidar olabilmek adına uzun süre mücadele ettiği değerlerine sırtını çevirdi. 

Ona iktidar vadedenler; onlara üç şey vaat etti 

  1. Biz sizi iktidara taşıyalım. 
  2. Size iktidarda sorun çıkaranları opere edelim. 
  3. Size gerekli finansal destekleri getirelim. 

Onlardan da istenenler de şunlardı; 

  1. İsrail’in güvenliğini arttıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız 

2-Büyük Ortadoğu Projesi yani sınırların değişmesi.  

3- İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız. 

İstenen üç şey önemliydi İsrail’in güvenliği ve engelleri kaldırmak. BOP projesine hayatiyet kazandırıp sınırları yeniden çizmek ve İslam’ı değiştirmek yeniden yorumlamak istenilen ilkelerdi. İstenen bu şartların hepsi AKP tarafından bir bir yürürlüğe kondu. 

İsrail ile askeri ve ekonomik bağlantılar kuruldu. Askeri tatbikatlar Konya’da yaptırıldı. OECD’ye girmesine Türkiye onay verdi. Bazı ayetlerin Cuma hutbelerinde okunmaması istendi. Özellikle “Allah katında geçerli din İslam’dır” ayetinin imamlar tarafında minberde okunmaması istendi. 

AKP bunları yapmakla yükümlüydü. Çünkü Erdoğan ülkeyi belediye başkanı olduğu dönemde İstanbul gibi yöneteceğini zan etmişti. Oysa evdeki hesap çarşıya uymadı. 

Nihayet AKP batı tarafından bir proje partisi olduğu kesinlik kazanırken Milli Görüşten ayrılıp oraya koşanlar acaba bu Amerikancı yol güzergâhından ayrılıp Milli Görüş saflarına dönerler mi? İnşallah bu yanlışlarından dönerler. Çünkü bugün ülke bir kaosa doğru sürüklenmekte. Ve Erbakan Hoca’nın İslam Birliği Projesi hayata geçirilmeden İslam coğrafyasının evlatları emperyalist zulümden kurtulamayacaktır. 

Kürt-Arap, Kürt-Türk ve Kürt-Fars savaşlarının çıkması sadece coğrafyamızda İsrail’in yayılmacı emeline yarayacaktır. İslam coğrafyamızda kanların akmaması siyonist öğretinin kölesi olan emperyalistlerin def edilmesi ile gerçekleşir. 

Bugüne kadar AKP’nin ABD tarafından desteklenip iktidara getirildiğini bilip susanlar Allah indindeki hesaplarını düşünerek kendilerine çeki düzen vermeleri gerekir. Aynı zamanda Milli Görüş saflarından ayrılarak AKP katılıp bugün gerçeği öğrenenlerin mesuliyeti şimdi başlamıştır. 

20 yıllık iktidarı bitirip 21. Yılına giren AKP, bu süre zarfında gerek İslami gerekse mevcut halkın temel değerlerine sırt çevirdi. İlk yıllarda çalışkan bir izlenim veren AKP iktidarı daha sonra ekonomi ve siyasette yıkıma gidebilen adımlar attı.  

Mayıs 2023 tarihinde girilmesi muhtemel seçim için AKP’de korku zilleri çalmaya başladı. Bunun için bugüne kadar mağdur bıraktığı bordro ile maaş alanlara kesenin ağzını açtı. EYT olarak adlandırılanlara önce hiçbir şekilde haklarını vermeyeceğini söyleyen iktidar bu hakları seçim hatırına verdi. 

Tek sorun Kürt oylarını kendi lehine nasıl çevireceğinin hesabı peşindeler. Eğer bu meseleyi hal ederse seçimi kazanır. Kürtlerin isteklerin bu defa da vermezse seçimi kaybedeceğini iyi biliyor. HDP, şayet aday gösterirse seçim ikinci tura kalır. Haliyle HDP ikinci turda yarıştan çekilecek ve bu defa onların tabanı serbest kalması durumunda Erdoğan kazanırsa HDP büyük bir yara alır ve tabanı ile çelişki girer. 

Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler,