Bülent Arınç, Ekopolitik Düşünce Merkezi’nin düzenlediği konferansta Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum hakkında sert ifadeler kullandı. Arınç, Uçum'a seslenerek, "Sen kimin yarisin yavrum, her yanın oynak? Nasıl döndün sen, nasıl fırıldak oldun böyle?" dedi.
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Ekopolitik Düşünce Merkezi’nin düzenlediği “Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” konferansına katıldı. Konferansta yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum hakkında sert eleştirilerde bulundu. Arınç, "Adam geçmişte marksist; komünist partisi ile ilişkisi var. Onların avukatlığını yapmış vesaire... Ama şimdi bakıyoruz devletten daha fazla devletçi, faşistten daha fazla faşist... Sen kimin yarisin yavrum, her yanın oynak? Nasıl döndün sen, nasıl fırıldak oldun böyle?" diye konuştu.
SÜREÇ AÇIKLAMASI: BİZZAT MHP YÖNETMELİ
Bülent Arınç, katıldığı bir toplantıda, DEM Parti'nin mevcut durumuna dair değerlendirmelerde bulunarak, partiyi "topal ördek" olarak nitelendirdi. Arınç, bunun ardından yeni siyasi sürecin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından yürütülmesi gerektiğini vurguladı
Arınç, Ekopolitik Düşünce Merkezi tarafından düzenlenen “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” başlıklı toplantıda konuştu. Arınç, DEM Parti’ye topal ördek benzetmesi yaptı ve yeni sürecin MHP tarafından yürütülmesini önerdi.
Ekopolitik Düşünce Merkezi’nin ev sahibi olduğu toplantıda, üç panel düzenlendi. DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar’ın moderatörlüğündeki ilk panelde konuşmacılar Tarık Çelenk, Bekir Ağırdır, İpek Çalışlar ve Taha Akyol’du. Panelin başlığı, “Türkiye’nin Yakın Dönem Demokrasi Serüveni”ydi.
İkinci panel, TÜSİAD Genel Başkanı Orhan Turan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Turan’ın konuşmasından gazeteci Cansu Çamlıbel’in moderatörlüğünde, Nelson Mandela’nın torunu Mandla Mandela, Pierra Hazan ve Uğur Özdemir, “Demokratik Yenilenme Yolları” başlıklı panel yapıldı.
Üçüncü panel ise “Demokrasiyi Geliştirmek İçin Kurumsal Reformlar” başlığıyla yapıldı. Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Prof. Osman Can’ın moderatörlüğündeki panelin konuşmacıları, Sevtap Yokuş, Zeynep Ardıç ve Ramazan Arıtürk’tü.
‘CÜBBELİ CÜBBESİZ PALYAÇOLAR’
Ekopolitik’in programının kapanış konuşmasını, eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı. Demokrasinin yaşatılması ve yükseltilmesi gerektiğine vurgu yaparak konuşmasına başlayan Arınç, toplumsal bir çöküş olduğuna dikkati çekti. “Cübbeli cübbesiz bir takım palyaçoluk yapanların olduğunu görüyoruz. Müslümanlık anlayışında da çöküş var” diyen Arınç, “Sosyoloji değişti, inanç değişti ve bunda maalesef bizim kabahatimiz var” ifadelerini kullandı.
MEHMET UÇUM’A: SEN KİMİN YARİSİN YAVRUM HER YERİN AYRI OYNAK
Karar'ın haberine göre, “Adam geçmişte Marksist. Ama şimdi bakıyoruz milliyetçiden daha milliyetçi faşistten daha faşist. Ne ara döndün? Sen kimin yarisin yavrum, her yerin ayrı oynak” diyerek isim vermeden Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanı Mehmet Uçum’a yüklenen Arınç, “Kimseyi eleştiremiyoruz. Çünkü 22 senedir biz varız. İlk 10 senesi altın dönemdi. Sonrası başka bir şey” dedi.
‘SİLAH BIRAKMA SÜRECİN YÜZDE 10’U’
Konuşmasında yargının durumuna dikkat çeken Arınç, “Ne iddianameler iddianame ne de kararlar karar. Hukuk yok” ifadelerini kullanırken, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının ardından İmralı heyetinin yaptığı görüşmelere de değindi.
Geçmişteki çözüm sürecinde kendisinin de aktif rol aldığını ancak örgütün ihanet ettiğini ifade eden Arınç, “Belki bizim de hatalarımız olmuştur” diye konuştu. Yeni sürece ilişkin, “Çağrı yapılsın, silah bırakılsın. Eee, bu işin yüzde 10’u. Kalan yüzde 90’ı ne olacak? Anadilde eğitim istiyorlardı, vatandaşlık için anayasal tanım istiyorlardı” dedi.
‘SÜRECİ MHP YÖNETMELİ’
“Ne zaman cezaevine girecekleri belki değil” diyerek DEM Parti heyetine “Topal ördek” benzetmesi yapan Arınç, “Bu süreç bizzat MHP tarafından yönetilmeli. Deneyimli değiller ama yapacaklarına inanıyorum. Şüphesiz iyi insanlardan bir heyet oluşturacaklardır. Onlar da sorumluluk almış olacaklardır” diye konuştu.
"Türkiye’de adalet olmadığını herkes biliyor. Bir toplumsal çöküş var. İnançlarda da çöküş var. Müslümanlık anlayışında bile bir gerileme-yok olma var. İslam'a ait güzel örneklerin kaybolduğu, birtakım cübbeli-cübbesiz palyaçoların ortalıkta endam ettiği bir dönemdeyiz.
Çok sekülerleştik biz, sekülerleşmek kötü bir şey değil ama inançlı olmaktan, dindar olmaktan, ölçüsünü ona göre korumaktan sekülerleşmeye gidince birden, iki yüz kilometre hızla giden arabanın sert bir virajda tepetaklak gitmesine döndük. Türkiye'de bunu başkaları da yaşıyor. Adam geçmişte marksist; komünist partisi ile ilişkisi var. Onların avukatlığını yapmış vesaire... Ama şimdi bakıyoruz devletten daha fazla devletçi, faşistten daha fazla faşist, bilmem neden daha fazla bilmem ne... Sen kimin yarisin yavrum, her yanın oynak? Nasıl döndün sen, nasıl fırıldak oldun böyle? Kimseyi eleştiremiyoruz. Çünkü 22 senedir biz varız. İlk 10 senesi altın dönemdi. Sonrası başka bir şey.
Liberal demek özgürlükçü demektir. Liberalliğin de bir ahlakı vardır.
Kart kurttan bahsederek herkesin Türk olduğunu düşünen, hatta dünya Türk olsun diye dernekler teşkilatı bile kuran bir anlayış nasıl olur da bunu söyler? Şaşırdım, ikinci olarak da sevindim. Tabii DEM'liler geliyorlar, partilerle görüşüyorlar. Ne olacak diye bakıyoruz, süreci okumaya çalışıyorum. Bir şekilde çıksın, örgütün silah bıraktığını açıklasın ve örgüt silah bıraksın. Bu işin belki yüzde onu. Yüzde doksan ne olacak? Çünkü süreç içerisinde karşımıza çıkanlar anadilinde resmi eğitim istiyorlar, Amerikan vatandaşlığı istiyorlar. Demek ki bunlar söz konusu değil. Yani bu kadarının bile bir faydası olacaksa hiç kimse set çekemez.
Amerika'nın direkt kontrolünde olan gruplar buna ne der? İçeride benim bildiğim terörist kalmamış, ben Soylu'nun yalancısıyım. Ayakkabı numarası bile belli olan birkaç yüz kişiden bahsediliyor. Demek hedef onlar değil, hedef dışarıda. Bir rivayete göre 100 binin üzerinde, bir rivayete de göre de en az 40 bin civarında silahlı gruplar. Bunları ne kadar etkileyecek, hep deneme yanılmalarla gidiyoruz. Ümit ediyorum, kesinlikle hafife almıyorum ama tecrübeme dayanarak söylüyorum DEM Parti'nin inisiyatifinde bir gidiş kesinlikle eksik olur. Düşünebiliyor musunuz içlerinde bir belediye başkanı var ama 3 defa görevden alınmış, yerine kayyım atanmış.
Meclis Başkan Vekili var, hala mahkemelerinden birkaç tanesi devam ediyor, cezaevine girdi-çıktı. Onları seviyorum ve takdir ediyorum yanlış anlaşılmasın. Ama DEM Parti bu heyetle bir partinin karşısına gittiği zaman... Topal ördek gibi afedersiniz. Yahu sen gelmişsin, cezaevine gireceksin, sen neyi temsil ediyorsun? Siyaseti hakkıyla temsil eden, içimizden başka bir ekip de olabilir diye düşünebilirler. Yarın orada ne yapacağını kimse kestiremez.
Benim teklifim bu sürecin bizzat MHP tarafından yönetilmesidir. MHP bu konuda çok yetenekli ve deneyimli değil biliyoruz ama isterlerse bu süreci başarıyla yönetecek iyi insanlardan bir ekip bulmaları lazım. Çünkü MHP'nin akreditasyonu var. Gittikleri partilerde yapılacak konuşmalarda bir güven tertip edebilirler. Şüphesiz Sayın Cumhurbaşkanı bu işin içinde olmayı istemez. Ama en son parti ziyaretinde genel başkan vekilinin de içinde bulunduğu bir heyet bunları karşıladığına göre bunun belki sonuç kısmında mutlaka olurunun alınmasına ihtiyaç olacaktır. O zamana kadar MHP'nin de böyle bir süreci yürütmesi daha doğru olur, onlar da sorumluluk almış olurlar. Ben bunu söyledim, benim için bu iş bitti derseniz emin olun sonuca ulaşmaz.