Yenidoğan çetesi davasında ortaya çıkan yazışmalar, çete üyelerinin bebeklerin hayatta kalmasından duydukları endişeyi gösterdi. Sağlık çalışanları arasındaki skandal diyaloglar, çetenin nasıl insanlık dışı bir soğukkanlılıkla hareket ettiğini gözler önüne serdi. Yazışmalarda Bahar Kanık'ın bir bebek için, "Sarıkaya'nın da valla fişini çekeceğim gelmezseniz" dediği, Fırat Sarı'nın ise bu durumu şaka yoluyla geçiştirdiği görüldü.

Skandal yazışmaların satır aralarında çete üyelerinin soğukkanlı tavrı açıkça görülüyor.

'FİŞİNİ ÇEKECEĞİM GELMEZSENİZ!'

Konuşmalarda, çete üyeleri Bahar Kanık ve Fırat Sarı arasında geçen mesajlar, bir bebeğin hayatta kalmaya çalışması karşısında çete üyelerinin umursamaz tavrını ortaya seriyor. Bahar Kanık, bir bebek için, "Sarıkaya'nın da valla fişini çekeceğim gelmezseniz" derken, Fırat Sarı'nın bu durumu şaka yoluyla geçiştirmesi, çete üyelerinin bebeklerin yaşamına ne kadar kayıtsız kaldığını gösteriyor.

Konuşmaların devamında Fırat Sarı, bir bebeğin toparlanma belirtisi gösterdiğini öğrendiğinde, "Pozitif canım, orta parmağı pembeleşmiş" ifadesini kullanıyor ve ardından bebeklerin durumu hakkında espri yapmaya devam ediyor.

Bu yazışmalar, çete üyelerinin, tedavi etmeleri gereken bebeklerin yaşama tutunma çabalarına karşı ne kadar kayıtsız ve alaycı bir yaklaşım sergilediklerini açıkça ortaya koyuyor.

KURTARMAYA ÇALIŞMAK YERİNE ÖLÜMÜNÜ BEKLEDİLER

Yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla, çete üyeleri yalnızca bebeklerin ölümlerine göz yummakla kalmıyor, aynı zamanda ölüm sürecini hızlandırmak için fiş çekmek gibi insanlık dışı müdahaleler yapmayı tartışıyor.

İŞTE KAN DONDURAN O KONUŞMALAR:

BAHAR KANIK: Bir tane kalan curosurfumuzu çocuğa yaptık hocam.
FIRAT SARI: Peki curosurftan sonra bir işe yaradı mı?
BAHAR KANIK: Hiçbir işe yaramadı.
FIRAT SARI: Boşamı gitti curosurf?
BAHAR KANIK: Niye ona curosurf yaptırdınız ki ben zaten valla bilmiyorum bile…
FIRAT SARI: En azından ben gelinceye kadar yaşasın diye haha.
BAHAR KANIK: Yani bilmiyorum valla çok tuhaf şeyler yapmışsınız bir tane curosurfumuz vardı keşke bırakmasaydınız sarkık ayağa falan yapardık.
FIRAT SARI: Vallahi haklısın.
BAHAR KANIK: Hocam kalbi halimenin kalbi yokmuş CPR yapalım mı?
FIRAT SARI: CPR bir iki tane dokunun dönerse döndü.
BAHAR KANIK: Bir iki tane dokunun.
FIRAT SARI: Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar.
BAHAR KANIK: Valla siz gelinceye kadar… Kusura bakmayın.
FIRAT SARI: Ölmesin ha.

BAHAR KANIK: Sarkıyanın da valla fişini çekeceğim gelmezseniz.
FIRAT SARI: Nasıl?
BAHAR KANIK: Sarkıyanın da fişini çekeceğim az kaldı.
FIRAT SARI: Haha dedenim fişi.
BAHAR KANIK: Haha çekeceğim fişi haha.
FIRAT SARI: Kız halimeyi boşver sarkıyanın nasıl eli ayağı toparlıyor mu, sabah toparlıyor dedi Selin.
BAHAR KANIK: Kim toparlıyor ya?
FIRAT SARI: Sarkıyanın eli ayağı.
BAHAR KANIK: Ya toparlamıyor be bakmayın siz Selin’e, aman o da sizin gibi hemen güzel düşünüyor.
FIRAT SARI: Pozitif canım, o pembeleşmemiş mi, orta parmağı pembeleşmiş dedi.
BAHAR KANIK: Ya valla ucundan böyle ucun böyle hafif böyle bir açılmaya başlamış.
FIRAT SARI: Ucundan açılacak zaten.
BAHAR KANIK: Ucundan açılıyor zaten hocam, öyle yani güzel diyeceğimiz bir açılma değil, o sizi gelip göstericem, şimdi size şey baktıracağız falan sardık.
FIRAT SARI: He ayakları krekşana ne diyorsun krekşana yapsak mı ona?
BAHAR KANIK: Gelin ona da onu da yaparız.
FIRAT SARI: Tüh halimeyi de bugün besleyecektik bak.
BAHAR KANIK: Hahah plana bak.
FIRAT SARI: Hahaha kalk kız besleyeceğiz seni.
BAHAR KANIK: Aynen ya valla bugün seni besleyeceğiz seni kıskanacağız.
BAHAR KANIK: Bugün seninle ilgilenecektik.
FIRAT SARI: Doğru dün ilgilenemedik, bugün ilgileniyorduk hahaha.
BAHAR KANIK: Hahaha hocam enerjim çok yerinde gelin valla geç gelirseniz buradan geç çıkarsam...
FIRAT SARI: Tamam kek aldım bekle seni çok seviyorum.
BAHAR KANIK: Hadi içecek de aldım kek de aldım sizi bekliyorum.
FIRAT SARI: Tamam sizi çok seviyorum görüşürüz.
BAHAR KANIK: Biz de görüşürüz.

112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan 'Yenidoğan' çetesi hakkında yeni ayrıntılar ortaya çıkıyor. Çetenin, ölümüne neden oldukları bebeğin ailesinden iki kat fazla para istediği ve parayı vermedikleri takdirde cenazeyi vermeyeceklerini söylediği iddianameye yansıdı.

Yenidoğan bebeklerin tedavi süreçleri ve ölümlerinden çıkar sağladıkları ileri sürülen ve 10 bebeğin ölümünden sorumlu olan 'Yenidoğan' çetesine ilişkin hazırlanan iddianamede yeni detaylar ortaya çıktı. 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, çetenin faaliyetlerini yürüttüğü hastanelerin listesi de yer aldı. İddianamede, ihmaller sonucu bebeğini kaybeden ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı belirtildi.

İddiada ismi geçen şüphelilerin aralarında geçen görüşmelerde, Birinci Hastanesi'nde büro işçisi olarak SGK kaydı bulunan Emine Avcı’nın aynı hastanede acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı’yı arayarak hastanede tedavi gören bir bebeğin ailesinden Hasan Basri Gök'ün elden para aldığı ve bu konu hakkında bilgisi olup olmadığını sorduğu, 'örgüt adına hareket ederek hastanelerden sevk edilmesi gereken bebekleri bağlantı kurduğu şahıslar aracılığıyla Fırat Sarı isimli örgüt liderinin işleyişinde olan yenidoğan yoğun bakımlarına sevk işlemlerini takip edip gerçekleştiren Hasan Basri Gök'ün Yenihayat Hastanesi'nden yabancı uyruklu bir bebeği Birinci Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakımı'na sevk ettirdiği' belirtildi.

AİLEDEN İKİ KAT FAZLA PARA İSTEMİŞLER

Sevki yapılacak bebek ile ilgili olarak Hasan Basri Gök’ün Birinci Hastanesi'ne sevk ettirmek için bebeğin ailesinden günlüğü 5 bin TL’den anlaşmak istediği, daha sonra örgüt içerisinde şahısların birçok görüşme yaparak hasta sevki hakkında görüştükleri, Birinci Hastanesi'ne sevki yapılacak olan bebeğin hastanede günlüğü 2 bin 500 TL'den yatırılacağı, ancak örgüt içerisindeki şahısların bebeğin ailesine hastanenin günlük 5 bin TL para istediğini söylediği ve bebeğin ailesinden yarı yarıya kazanç elde etmek istedikleri yer aldı.

HASTANE DURUMU FARK ETMESİN DİYE İŞLEMLERİ BİZZAT TAKİP ETMİŞ

Ailenin parayı hemen veremeyeceğini söylemesi üzerine örgüt lideri Fırat Sarı’nın Hasan Basri Gök’e para göndererek hastaneye 5 günlük yatış için 12 bin 500 TL para yatırmasını söylediği ve aileden daha sonra 5 günlük yatış için 25 bin TL para istedikleri, durumun hastane tarafından öğrenilmemesi için Hasan Basri Gök’ün işlemleri bizzat takip ettiği, aile hastaneye geldikten sonra Hakan Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor Şeyhmus olarak tanıttığı, ilerleyen süreçte bebeğin hastanede öldüğü, ailenin tüm süreç için hastaneye ödeme yapacağı zaman bu durumun ortaya çıktığı, hasta hakları işlemlerine baktığı değerlendirilen Emine Avcı'nın bu durum hakkında polise giderek şikayetçi olacağını Hakan Doğukan Taşçı’ya söylediği, bunun üzerine Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök gerçekleşen görüşmelerde alınan paranın komisyon ücreti olduğunu belirttikleri kayıtlara geçti.

Bunun üzerine Hasan Basri Gök’ün Emine Avcı’yı arayarak olayı anlattığı, alınan paranın komisyon ücreti olduğunu, Fehmi Alperen'in  örgüt adına hastanelerden bebek bularak örgüt lideri Fırat Sarı’nın anlaşmalı olduğu yenidoğan yoğun bakımlarına maddi menfaat temin etmek için (sevk yaptıran 112 çalışanı da) bu şekilde çalıştığını belirttiği, Emine Avcı’nın "Bizim hastanede böyle yapamazsın ya Hasan bey bu değil Fehmi Bey de nasıl çalışıyor çok iyi biliyorum, hiç bu işin şeyi yok savunulur tarafı yok, böyle çalışıyorsan senden bebek almıyoruz" diyerek, bu olayı resmiyete dökeceğini söylemesi üzerine Hasan Basri Gök’ün "Tamam siz beni dinliyor musunuz, bunu resmiyete döktüğünüzde peki hastanenizi resmiyete dökmeyecek miyim bundan sonra, hastanede o kadar illegal olay" dediği aktarıldı. Bunun üzerine Emine Avcı’nın telefonu kapattığı ve görüşmenin burada sonlandığı belirtildi. 

"SANA 'ÖLDÜR' DEDİLER 15 GÜN ÖNCE"

ANKA'nın haberine göre, Hasan Basri ve Hakan Doğukan arasında devam eden görüşmelerde, Hasan Basri’nin "Sana öldür dediler on beş gün önce Hasan'a diyorsun ki aile ile ilgilenmedi aile olay çıkardı diyorsun adama" şeklinde görüştükleri ve çocuğun geç ölmesi nedeniyle bu şekilde olayların yaşandığı şeklinde görüşme gerçekleştirdikleri, ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı değerlendirildi.

AİLE İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNE ŞİKAYETTE BULUNUNCA CENAZEYİ TESLİM ETMİŞLER

Konuyla ilgili iddianamede yer alan söz konusu konuşmalar şöyle:

"Gıyasettin Mert Ö.: Emine aramış Doğukan'a bağırmış 'siz nasıl para alırsınız' diye. Tutanak tutmuşlar Doğukan'a bak belgeli yani bunlar tutanak tutmuşlar. 

İlker G.: Şu an ağzım açık kaldı ne diyeceğimi bilemedim. Çocuk neredeymiş?

Gıyasettin Mert Ö.: Kalp hastası Birinciye gelmiş ex. Birincide ex olmuş içerde para kalıyor işte seksen bin lira. Üç beş gün önce ex oluyo, ex olduğu gün de ben ordaydım. Doğukan dedi yani 'bir tane bebek ex olmuş, sonra yanına uğrayayım' filan dedi. Doğukan zaten yüzü benzi atmıştı. Gittiğimde o gün olmuştu böyle bir şey hatırlıyorum yani şöyle bir şey ex olduğunu filan o gün ordaydım ben yani o gün patlamış.  

İlker G.: Bir hafta oldu diyelim. 

Gıyasettin Mert Ö.: Aynen

İlker G.: Tamam

Gıyasettin Mert Ö.: Emine tutanak tutuyor Doğukan'a.

Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz'' Garsonluk Yapan Muhasebe Mezunu Acı Gerçeği Açıkladı: ''Enflasyonla Yine Kandırılıyoruz''

İlker G. : Emine kim?

Gıyasettin Mert Ö: Birincinin hasta yatışı ya o Ali Aksu'nun sağ kolu var ya Emine. Tutanak tutuyor güya Doğukan'a, arıyor fırça atıyo 'bak fırçayı attım, tutanağı tuttum, falan filan diyor. Tutanağın fotoğrafını aile çekiyor tamam mı, bununla şikayet oluyor bu arada bunlarda niye patlıyor bebek ex oluyo Emre yine para istiyor, seksen bin lira para vermeniz lazım diyor.  Aile de diyor ki 'veremeyiz', 'veremezsen bebeğini veremem' diyor. Üç gün içinde parayı getirmezseniz kimsesiz mezarlığına defnederiz, mezarını bile bulamazsın' diyor. Bunlar abartı olabilir bilmiyorum. Bu seviye geliyor İlçe Sağlığa gidiyorlar İlçe Sağlık'ta şikayet ediyorlar sonra ilçe sağlıktan hastaneyi arıyorlar aile bir daha hastaneye gidiyor aileyi kapıda karşılıyorlar exini (cenazeyi) teslim ediyorlar."

582 YILA KADAR HAPİSLERİ İSTENDİ

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

HASTANELERİN, ŞİRKETLERİN KAPATILIP MAL VARLIKLARINI EL KONULMASI İSTENDİ

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları istenilen iddianamede, ''ayrıca sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi'' talep edildi.

Editör: Ahmet Kacır