Egeliler iyi bilir, tütün zamanı geldi mi zararlı tütüne zarar veren böcekler de fırsatını bulur ve üç dört aylık tütün mevsiminde onları güçsüz hale getirmek ve kurutmak için her şeyi yaparlar.
İlk defa tütün ilacını tarladaki tütünlere attığımda tulumbayı bile kaldıramıyordum. Birisi sırtınıza kaldırıp koyması gerekiyordu. Sonra salma salma el tulumbasıyla tamoron diye ifade edilen zararlı zehri püskürterek tütünlere atıyordum, hem de çok defa. O zehrin kokusunu ancak o işi yapanlar bilir. Yani bir zehirle bir başka zehri öldürmeye çalıştık yıllarca.
Hayatta da bazen bildikleriniz siz bir sona götürmektedir. Bu idrak etmeyle ilgilidir. Çok şey bilmek değil mesele idrak etmektedir. Etrafımızda o kadar çok bilen veya bildiğini zanneden zehirli (organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde) insan var ki;
Anne, baba olmuş ama bu vasfın gereğini yerine getiremiyor, sonra da aileler zehirleniyor ve ölüyor. Yani bir nesil ölüyor.. Kendi inancını bile yaşayamayan bir nesil ortaya çıkıyor ve özgüveni olmayan kendi kültürünü yaşatamayan, başka kültürlerin etkisinde ortaya karışık bir nesil oluyor.
Öğretmen olmuş ama hâl ile örnek olması gerekirken kâl ile ifade etmek tesir etmiyor ve zararlı bilgiye ya da çocuğun, öğrencinin beniğini olumsuz etkileyecek bilgi yolunu gösteremiyor. Bu eğitimin her aşaması için de geçerlidir. Yani beş para etmez kişilikte insanlar öğretmen, eğitimci vs oluyor ve kendiyle bile barışık olmayan, anlattığını bile idrak edemeyen ezberci yürüyen müfredatlar haline geliyorlar. Sonra da beğenmediğiniz, sizinle aynı inancı paylaşmayan milletlerin eğitim seviyesi senden kat kat daha fazla oluyor ve ürettikleriyle katma değer sağlıyor.. Sen ise çocuk tokatlayıp sınıftaki üç beş çocuğa sahip çıkamıyorsun.
Ülkenin en prestişli diye tabir edilen ve insan emeğinin en son aşamalarından olan yüksek öğretimde de durum değişmiyor. Yani aşağıdan nasıl bir toplum geliyorsa yukarıya kadar böyle devam ediyor. Faydalı yönde de zehirli yönde de durum aynı. Burada uzun uzun üniversitelerdeki kalitesizlikten, kayırmacılıktan, başına bir unvan alınca kendini bir şey zannetmelerden, doçent olmuş, prof olmuş ama çağın ilerlemesinden uzak, insani değerlerden habersiz, öğrenciyi kendini tatmin için kullanan zehirli fosillerden bahsetmeye gerek bile yok. Zaten ben olayım da burada başka kimse olmasın deyicilerden tonla üniversite kadrosunda insan var. Söylenecek çok şey var da..
İdrak yolları kapalı ve kültür müslümanlığından öte gidememiş din satıcılarına ne demeli. Bununla ilgili çok yazılan çizilen var ve okumuşsunuzdur. Kısaca şunu ifade etmek yeterlidir. Eğer ki inandığınız değerler; sizi masumdan uzaklaştırıyorsa, kendinize her şeyi mübah görüp mürit ya da muhataplarınıza veya peşinizden gelenlere bir lokma bir hırka mantığındaysanız, işte bizim burada olmamız gerek biz olmazsak Allahın dinini, bu devleti vss kim koruyacak kim kollayacak düşüncesindeyseniz, bir masum çocuk veya kadın-erkek ah aldıysanız ne yaparsanız yapın beyan edilenleri okuduğumuzda bunu yapanların sonu hiç de parlak değil. Zehirlenmişsiniz haberiniz yok. Şeytan bazen bir parmak bal ile ahiretiniz bile sizden eder. Gerisi size kalmış..
Bilgi zehirlenmesinin ilacı; insanlığın, inancın, bilimin gereğini yapmak, hukuk çerçevesinde yaşamak ve başkalarına saygı duymaktan geçmektedir. Bu maddeler artırılabilir. Böylece toplumun en alt tabakasındna en üst tabakasına kadar bu şekilde bir yaşam ortaya konursa o zaman güvenli, huzurlu ve yaşanılacak bir memleket olur. Yoksa zehirli böceklerle uğraşır dururuz. Ülke elden gider de haberiniz bile olmaz. Milletini değil de sadece kendini düşünen zehirli insanlardan toplum kurtulmadıkça zehirlenmeye devam edecektir.