" Türkler dönüyor ?
Başika'da Kürtler'i koruyan askerimiz içeride Kürtler adına sokağa çıktığını söyleyenlerle mücadele ediyordu!
Kuzey Irak'ta Türk askerini tek kurtarıcı gören de Kürtler'di, içeride saldıran da...
Çelişki ortadaydı!
Neler oluyordu? Asıl oyun neydi?
Kim, ne için sokakları karıştırıyor ve neye ulaşmaya çalışıyordu?
TEPEDEN BAKALIM...
Geçtiğimiz yıllarda söylediğimiz zaman bazıları anlamamak için büyük çaba harcadı. Ne ülkelerini ne de dünyayı çözmek gibi dertleri vardı! Hem anlamıyorlar hem karşı çıkıyorlardı! Talihsizliğimiz buydu zaten!
Biz "Türkiye çok büyük bir ülke olacak! Osmanlı'yı aratmayacak kadar büyüyecek"dediğimizde bilgisizliklerinden gülüyorlardı! Kıs kıs... Oysa içerideki bütün DEĞİŞİMOsmanlı'nın geri gelmesi içindi!
Gücümüzü keşfetmiş ve sahaya geri dönmüştük. Ama inanmayan çoktu.
Hedefi olmayanların gidecek yeri olmazdı. Hiç MODELLERİ olmadığı gibi rakı masasından sallamayı maharet sanıyorlardı! Ama dünya ciddi akıllar tarafından yönetiliyordu. Şansa, tesadüfe yer yoktu. Boş konuşana ise hiç!
Akdeniz'de Türk askeri ile baş edecek güç yoktu. Adriyatik'ten Çin'e kadar olan eksende biz vardık. Düne kadar bu kağıt üzerindeydi. Var olduğumuza inanmıyor, bu nedenle de harekete geçmiyorduk. Şimdi geçtik. Donanma OKYANUSLARDA BAYRAK gösteriyordu!
Ama iş daha yeni başlıyordu!
Katar'a askeri üs kurulacağını yazdım.
Hatırlayın! 12 bin TÜRK ASKERİNİN orada bulunacağını, 60 adet F-16'nın orada hazır tutulacağını, komandoların, havacıların ve iki büyük gemimizin KATAR'da kalacağını aktardım...
Katar neresi peki?
Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman, Bahreyn, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri ile dünya petrol geçişinin sağlandığı bölge! BASRA KÖRFEZİ yani! İşte biz buraya 12 bin askerle birlikte donanma ve filo yolluyorduk! Burası dünyanın merkeziydi! Buraya güç yetiremeyen giderdi. Amerika Birleşik Devletleri'nin yaşaması, ayakta kalabilmesi ve dünya gücü olarak devam edebilmesi için bu bölgede söz sahibi olması gerekiyordu.
Türk askeri buraya geldi. Petrolün ilk çıkış noktasına yerleşecekti!
Buradan çıkan petrol iki önemli merkeze gidiyordu! ÇİN ve AVRUPA!
Burada bulunduğun zaman ilk kontrolü yapıyordun!
Katar'a giden, okyanuslara açılan Türk askeri şimdi de SOMALİ'ye gidecekti. Basra Körfezi'nden çıkan petrol ADEN KÖRFEZİ üzerinden Süveyş Kanalı ile Akdeniz'e inerdi! Hatırlayın, daha düne kadar SOMALİLİ KORSANLAR gemileri zapteder, istemediklerini geçirmezdi! Tek zarar görmeyen İngilizler'in gemileriydi.
Somali bizim eski topraktı!
Somali'nin kuzeyi ile o bölgeyi, biz 1520'lerden 1800'lerin sonuna kadar yönettik. En stratejik yerleri kimseye vermedik. 3 Ekim 1884'te İngiliz komutan Lord Granvil burayı almak istedi. OSMANLI çok ciddi tepki verdi.
Fransız ve İtalyanlar da tacizlerini hiç eksik etmezdi. Yani bunlar OSMANLI ile Yemen'de de, Somali'de de savaşıyordu! Osmanlı MÜSLÜMAN AİLELERİ KRAL OLARAK bırakıp çekilmek istediyse de AVRUPALILAR bunları biçerek Müslüman izini yok etmek istedi. Tabii bunlar bize okutulmaz!
Osmanlı gemilerini modernize edemediği için OKYANUSLARA çıkamadı. Fırsattı, kaçtı. Denizlerde olmayınca da hem zenginlikten hem de güçten payımıza düşeni alamadık. Birinci Dünya Savaşı zaten bizi bitirmek içindi.
Bittiğimizi zannettiler. Tükendiğimizi hissettiler. Ayağa kalkamayacağımızı düşündüler. Mutluydular. Bu nedenle Avrupa Birliği'ne almadılar! Gerek görmediler. YANILDILAR!Şimdi Katar'dan ÇIKIŞI, Somali'den de GİRİŞİ kontrol edecektik. Sadece bu kadar değildi! Mekke ve Medine'nin güvenliği de bizden sorulacaktı.
Müslümanlar'ın ABİ'si, koruyucusu olacaktık. Sarışın-mavi gözlü adamların gittiği her yerde MÜSLÜMANLARI yanımıza alacaktık. Bunların hepsi İŞ BÖLÜMÜNÜN sonucuydu!
Amerika, ORTADOĞU'yu emin ellere bıraktıktan sonra yapacağı tek iş Çin ile mücadeleydi. Bunun için İran'ı da radarına alacaktı. Aralarındaki enerji trafiğini kesecek yollar arıyordu.
Çin ile Avrupa'nın ortaklığı da böylece bitecekti. Çin yavaşladıkça, ki yavaşladı, daha da yavaşlayacaktı! Avrupa zarar görecekti. Pekin'in İran ve Türkiye üzerinden Afrika'ya inme hayali bitecekti. Washington; Pekin, Tahran ve Tokyo'nun kontrollü büyümesiyle uğraşacaktı. Hepsini aynı anda yapması imkansızdı. Bu nedenle en kritik yeri yaniORTADOĞU'yu bize vermek, devretmek durumundaydı.
Biz onların, onlar da bizim rakibimiz değildi! Biz hep Avrupa ve Çin'le mücadele ettik. Yıkan da Avrupa'ydı!
Amerika da bunlarla kapışıyordu. Çin'i iyice durdurduktan sonra kendilerini güvende hissedeceklerdi. Yayılmalarını önlemek için de enerjilerini buraya akıtacaklardı. "Gözleri arkada kalmasın" diye de anahtarı bize vereceklerdi. Vermek zorundaydılar. OSMANLI gibi geri dönüp her tarafı ateş topuna dönen bölgede sadece biz yürüyebilecektik. Körfezi de Arabistan'ı da kutsal şehirleri de biz koruyacaktık.
Kimsenin buna itirazı olamayacaktı. Mısır da yola gelecekti yakında! İsrail gibi...
Güvenlik için güçlü olanın sözü geçecekti. Bu Türkiye'den başkası değildi. Yavuz zamanında geldiğimiz topraklara şimdi tekrar dönüyorduk...
Bazıları bunun ne kadar büyük bir HAMLE olduğunu anlayamazdı!
Mümkün değildi.
Büyük devletin tarihteki tanımı "Ona rağmen bir adım atılamayan devlet"tir. Amerika, Osmanlı, Roma, Büyük Britanya böyledir... Bunların söyledikleri KANUNDU! Büyük yürüyüşün ilk adımı 24 OCAK 1980'de ÖZAL'la verildi.
Rahmetli "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" kadar diyerek bunun başlama vuruşunu yaptı. Dünya ekonomisi ile Müslümanlık uyum içinde yürümeye başlayınca önce iş adamlarımızı, sonra kültürümüzü, şimdi de askerimizi gönderiyorduk! Özal da Erdoğan da KÜRT MESELESİ diye tanımlanan olayı çözmek için elini taşın altına koydu! İçeride sorununu çözemeyen dışarıda BÜYÜK olamazdı.
Kuzey Irak'taki KÜRT KARDEŞİNİ kucaklamadan Somali'dekini alamazdın.
Aklın yolu birdi! Önce kendi içindeki birlik ve bütünlüğü sağlayacak, sonrasında da tarihin bize bıraktığı mirası kovalayacaktık.
Okyanuslara gitmek için en uygun yol SOMALİ'de olmaktı! Erdoğan gittiği zaman neler yazıldı çizildi, hatırlayın! Bir küfür etmedikleri kalmıştı!
Anlamadıkları ve kafa yormadıkları için! Arap devletleri de, Amerika da, Japonya da bizim geri dönmemizi bekliyordu! Tarihin akışı bunu getiriyor.
Başka güç yok! İnanın olsa onunla yürürlerdi! Ama biz geleceğiz. Bunu abarttığımı düşünmeyin sakın!
Bildiklerimin bazılarını yazamıyorum!
Erken! Ama Basra'dan Akdeniz'e kadar olan yerde BİZİM BAYRAĞIMIZ SON SÖZÜ SÖYLEYECEK! Bunu bildikleri için Sur'da, Cizre'de, Silopi'de bizi durdurmaya çalışıyorlar.
Güçleri yetmeyecek ama ellerinden geleni yapacaklar! Kürtler'le bütünleşme olduğu an durmayacağımızı biliyorlar!
Bu nedenle orada bütün güçleriyle İÇ SAVAŞ fotoğrafı vermeye çalışıyorlar! "DIŞARIDAN MÜDAHALE gelsin" diye çırpınıyorlar! Erbil'i, Musul'a ANKARA'ya bağlandın mı nerede duracağımızı onlar da bilmiyordu! Korku buydu! Ama korkunun ecele bir faydası yok! Döndük bir k