BİRKAÇ METRE KAREYE SIĞAN HAYATLAR

BİRKAÇ METRE KAREYE SIĞAN HAYATLAR

İslam coğrafyası ateş topuna döndü nereye el atsan yanıyor. Dünyanın her köşesinden mazlumların çığlıkları yükseliyor. Mazlum coğrafyanın mahsun Müslümanları kan ve gözyaşı içerisinde hayatlarını idame etmeye çalışıyorlar.

Çin’e terkedilmiş bir kader Doğu TÜRKİSTAN. Dünyanın gözü önünde insan haklarının unutulduğu özgürlüğün sistematik olarak kaldırıldığı, inançların tahkir edildiği, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik işkencelerin artarak devam ettiği, cinayet ve soykırım dahil her türlü insanlık suçunun işlendiği Doğu Türkistan. Amaç; Türklerin soyunu tüketmek, Türk kavramını hafızalardan silmek.

 Sadece Doğu Türkistan mı? Afrika, Libya, Bangladeş, Asya’nın Filistin’i Patani, Irak, 75 yıldır hiç dinmeyen esarete direnen Filistin ve 11 yıldır kendi halkına yaptığı zulümlerle tarihe kara leke olarak geçen Baas yönetimi ve 11 yılı aşkın Suriye kırsalında çadırlarda, briket evlerde yaşam mücadelesi veren Suriye halkı.

Gündemimiz hiç şüphesiz Filistin ve Gazze. Aksa tufanının başladığı 7 Ekim’den beri İsrail abluka altına aldığı Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Aksa Tufanından bu yana Gazze’de ölenlerin sayısı 18 bin 600 geçti bu sayı her geçen gün artarak devam ediyor. Ölenlerin büyük çoğunluğu çocuk ve kadınlar!..

Günlerden 4 Aralık 2023 Rabbim tekrar nasip etti, İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani yardım Vakfı) Büyükçekmece hanımlar yönetimi olarak beş bayan arkadaşla birlikte 11 yıldır iç savaştan mağdur olan, Suriye İdlib kırsalında yaşam mücadelesi veren Müslüman kardeşlerimizi ziyaret ettik.

İHH dünyanın 130 ülkesine insani yardım yapmakta bu ülkelerden biri de Suriye kırsalında yaşayan Müslümanlar tabi buna yaşamak denirse. 

Bu bölgede İHH (İnsani yardım Vakfı)’nın çalışmaları gerçekten takdire şayan. Yapılan hizmetleri görünce bu kurumun gönüllüsü olmaktan, bu iyilik ordusunun bir neferi olmaktan gurur duydum. Babul Havadan Sercepli bölgesine geçerek bu bölgede kurulan briket evleri, yapımına yeni başlanan üçer katlı hayat evlerini ziyaretimizle şahitliğimiz başlamış oldu.

İç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana açılan 16 okullara birde El hayat üniversitesi eklenmiş. Buradan mezun olanlar ebe, hemşire, fizyoterapist sağlıkçı olarak mezun oluyorlar. Aynı zamanda göz hastanesinde katarak ameliyatları yapılmakta olup hemen yanında ortez protez merkezide hizmet veriyor. Hem Reyhanlı da hem bu bölgede terzihaneler hizmet veriyor. Yetim anneleri burada dikiş dikerek evlerine gelir kaynağı sağlıyorlar. 

Bir dikkatimi çeken noktada İHH tarafından yapılan devasa su depoları. Buradan çadır kentlerin ve biriket evlerin su ihtiyacı gideriliyor. 

Sarmada bölgesindeyiz hala çadır kentlerde yaşayanların sayıları milyonları buluyor. Beşer metre kareyi geçmeyen çadırlarda ömür tüketiyorlar. Yılların yorgunluğu çadırların bezlerine yansımış.

Yazın kızgın güneşten, kışın kardan ve yağmurdan sert esen rüzgârlardan çadır bezleri yırtılmış. Ellerine geçen battaniyelerle muşambalarla delikleri tıkamaya çalışmışlar çoğu çadırlar yamalı bohça gibi.

Bizi gören yüzlerce çocuk bir anda etrafımızı sarıyor. Yaş guruplarından anladığımız kadarıyla hemen hepsi bu çadırlarda doğmuş, dört duvar nasıl bir şey, ev nasıl bir yer bilmiyorlar ama hayata öyle güzel tutunmuşlar ki, ufacık bir şeker, bir balon, patlak bir top hatta bir sakız onları o kadar mutlu ediyor ki tarifi imkansız.

Soğuğun yaktığı yanakları al al olmuş, ayakları çıplak, üzerlerinde incecik bir kazak gülüşerek etrafımızda koşuyorlar.

Çadırların dışından sobanın boruları çıkmış lakin o borulardan duman tütmüyor yakacak yok, yiyecek yok gelen yardımlarla geçiniyorlar.

Gündem Filistin olunca malum yardımlarda azalmış. Neden araziyi ekip biçmediklerini sorduğumuzda rehberimiz arazinin bir kısmının taşlı, kalan kısmının da verimli toprak olduğunu fakat çadırların taşlı alanlara kurulamadığından dolayı verimli arazilerin üzerine kurulduğunu tarımın yapılamadığını anlatıyor. 

Anaokulu diye gittiğimiz yer yine küçücük bir çadır. Burada gönüllü öğretmen çocukları etrafına toplamış ders anlatıyor, oyunlar oynatıyor, Görme engelli küçücük çocuklara Kuran-ı Kerimi ezberletiyor. İçlerinden bazıları hafız olmuş.

Bambaşka bir dünya burası. Elektriğin, suyun, internetin, teknolojinin olmadığı, bombalardan kurtulanların soğuktan dondukları, yazın güneşin kavurucu sıcağında cayır cayır yandıkları açlığın sefaletin ölümün kol gezdiği beş metre karelik bir dünya.

Halinden sürekli şikâyet edenleri, nimete şükürsüzlük edenleri, çok değil birkaç günlüğüne buralara getirmeli. Tüm olumsuzluklara kötü şartlara rağmen, bu insanların hayata tutunma mücadelelerine şahitlik etmeli ki ellerindeki nimetin değerini daha iyi anlasınlar.

Üzerine basa basa diyorum ki; İmtihanda olan İslam coğrafyasında zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz değil, bizleriz. Onlar, canlarını feda ederek, sıkıntılara zulümlere sabrederek zorlu sınavlarını başarı ile geçtiler. 

Asıl sınıfta kalan; bu zulme sessiz kalan, “bana ne Doğu Türkistan’dan, Suriye’den, Filistin’den, Gazze’den, Yemenden” diyen kalp yerine taşlaşmış et parçası taşıyan merhametsiz, vicdansız, insanım diyen ama insan olmayanlar.

Selam ve dua ile

İdlip 04.12.2023