Geldi, geliyor, rahat geçecek mi acaba derken bu yıl da Ramazan ayını uğurluyoruz. Yarın bayram sabahına uyanacağız.
Yaşım genç olmasına rağmen ‘Ah nerede o eski bayramlar?’ dedirtecek raddeye getirdi hayat beni de. Küçükken bu cümleleri kuran büyüklerime anlam veremezdim. Neye hasret çekerler anlamazdım. Şimdi dönüp o eski bayramlara bakıyorum da nasıl hasret duyuyorum bilemezsiniz.
Bir gece önceden bayramlıklarıma bakıp heyecandan duramazdım yerimde. Birkaç kere giyip aynanın karşısında kendime bakardım tebessümle. Hele yeni ayakkabı alınmışsa ev dar gelirdi bana. Hemen giymek ve salına salına yürümek isterdim büyüdüğüm mahallenin sokaklarında.
Akranlarımla bir bayram rutinimiz vardı. Erken saatte ailemizle güzel bir kahvaltı yapar önce onlarla bayramlaşırdık. Sonra bayramlıklarımızı giyer kendimizi sokağa atardık. Topladığımız şekerleri koymak için kıyafetlerimizi cepli tercih ederdik.
Şansımız yaver giderse çok şeker toplarsak diye yanımıza poşet almayı da ihmal etmezdik. Her çocuk ekibinin süslü bir kızı muhakkak vardır. Onları hiç poşetle göremezsiniz, pembe parlak küçük çantaları olurdu boyunlarına astıkları. Ah ne havalıydılar ama!
Hangi ev hangi marka şekeri verecek hangi ev hangi çikolatadan ikram edecek bilirdik. Hatta öyle ki yalnız yaşayan abinin şeker yerine harçlık vermesini yalnızlığına bağlayacak kadar hakimdik sokaklara. O zamanlar sokaklar çocukların parkıydı. Bizlere aitti.
Bilirdik ki akşam ezanı sadece Müslümanlar için namaza bir çağrı değil aynı zamanda bizler için eve dönüş biletiydi. Gün sonunda topladığımız şekerleri, çikolataları, afiyetle yer sonrasında ise paralarımızla torpil alır patlatacak alan arardık. Küçüktük, küçük dünyamızda tek derdimiz o bayram memlekete gidersek arkadaşlarımızla ayrılacağımız düşüncesiydi.
Ama şimdi tek derdimiz bu değil. Toplum olarak o denli politize edildik ki gerek çekirdek ailemizle gerek akrabalarımızla, dışarıda komşularımızla, işte arkadaşlarımızla sürekli siyaset konuşur olduk. Bu öyle bir hal aldı ki aynı sofrayı paylaştığımız insanlar aynı adayı desteklemediğimiz için kolayca bizi hayatlarından çıkartır oldu.
Mutlu günümüze ortak mutsuz günlerimize deva olan insanlar ile güncel siyaset yüzünden bu denli gerilmek sizleri de üzmüyor mu? İnsanların birbirlerini kolayca ‘vatan haini’ ilan ettiği bu üsluba itirazım var!
En büyük itirazım siyasilere. Toplumu kutuplaştıran, birbirlerini hedef almasını sağlayan dilden uzaklaşın. Seçim öncesi hain ilan ettiğiniz insanları seçim akşamı ‘ben sizi de temsil edeceğim hep beraber kazandık’ diyerek kandıramazsınız. Gelin bu ikililikten vazgeçin.
Camilerimizden siyasetinizi çekin. Din görevlilerimizi oy aracı olarak kullanmaktan vazgeçin. Bize huzurlu muhabbetlerimizi geri verin. Bizler ki bayram gelince sevdiklerini göreceği için sevinen insanlardık.
Şimdi ise bayram ziyaretlerinde şu adayı destekleyen şu teyze ile bu adayı destekleyen bu amcanın tartışmaları arasında sıkışıp kalacağımızı biliyor ve söz konusu aynı siyasi fikri paylaşmadığımız insanları ziyaret olunca ayaklarımız geri geri gidiyor. Önceden kimse bu denli tavır almazdı birbirine çünkü bilirdik ki ortak gayemiz din ve vatandı.
Tekelinize aldığınızı düşündüğünüz din ve vatan üzerinden çekin ellerinizi. Bu değerler o partinin bu partinin tekelinde olamayacak kadar kutsal. Farklı görüşlere sahip Türk milletinin ortak değerleri. Sizden olmayana dinsiz, vatansız imalarında bulunmanız sadece toplumu ayrıştırmıyor ayrıca sizlere de kul hakkı yüklüyor.
Gelin bu bayram siyaseti sofralarımızdan, dost meclislerimizden uzak tutalım. Birbirimizin halini hatırını soralım. Bugün sıkı sıkıya bağlı olduğunuz siyasiler değişir, söylemler değişir ama gönlünüzde yer edinmiş aileniz, dostlarınız baki kalır. Lütfen bunu göz ardı etmeyelim.
Hepinize iyi bayramlar diliyorum.