Ak Parti’nin kurucu isimlerinden ve uzun yıllar iktidar partisinde farklı makamlarda hizmetlerde bulunan Bülent Arınç, daha önce de farklı platformlarda desteğini açıkladığı Melek İpek’e bir kez daha sahip çıktı.
Ak Parti hükümetinde başbakan yardımcılığı ve meclis başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunan ve kendilerini “yenilikçi hareket” olarak tanımlayanların da ağabeyi pozisyonunda olan Bülent Arınç, sosyal medya hesaplarından “Son günlerde yaşanan bazı gelişmelere dair” başlıklı bir açıklama yayınladı.
“Melek İpek Hanımefendiyi yakinen tanıyorum. Ben hükümetteyken Vakıflar Genel Müdürlüğü bana bağlı idi. Esasen hayır amaçlı vakıflarla 40 yıldır ilgilenirim. Her yıl Mayıs ayında Vakıflar Haftası yapılır ve en çok hayır işleyen Melek Hanım'a 'Vakıf Annesi' unvanı verilirdi. Kendisi tüm maddi imkanlarını ondan yardım talep eden her kişi ve kurum için kullanırdı. Kapısı herkese açık ve cömert bir insandı. Ona her zaman saygı duydum ve bugün bu saygım hiç eksilmedi. Ne var ki 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra oğlu Tekin İpek ve kendisi yargılanarak mahkûm edildiler. Yargı kararlarını eleştirebilirsiniz hatta yok sayabilirsiniz ama mevcut ceza hukukumuza göre kesin hükümler yargı yoluyla infaz edilir. Konu hukukidir. Aynı durumda olan binlerce insan vardır. Hepsinin avukatları vardır. Yargıtay aşamaları devam etmekte ve hatta Anayasa Mahkemesi'ne başvuranlar bulunmaktadır. Ben, Melek Hanımefendiyi ve ailesini yakınen tanıyan biri olarak kendilerine karşı vefalı olma hasletini yerine getirdim. Bu konudaki samimiyetimizi kendisi ve avukatları bilir ve ifade ederler.”
'GEÇ GELEN MUTLULUK' VURGUSU
Arınç'ın sözlerinin sonunda "Ne olur kesin bir takvim sorma bana, ıhlamurlar çiçek açtığı zaman" dizeleri şair Bahattin Karakoç'un 'Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman' şiirine ait. Ihlamur çiçeğinin ayrıca Temmuz gibi açtığı biliniyor. Toplanarak kurutulan ıhlamur çiçeklerinin, kışın da çayı içilir. Esasen kış çiçeği olduğu ve 'geç gelen mutluluğun habercisi' olduğu biliniyor.
ARINÇ'IN AÇIKLAMASININ TAMAMI
Arınç'ın açıklaması şöyle:
"Bir süre önce Melek İpek Hanımefendinin 80 yaşına yaklaştığı günlerde evinden alınarak cezaevine konulması hepimizi ziyadesiyle üzmüştü. Bu olaydan sonra geçmişte kendisi hakkında yaptığım olumlu konuşmalar ve elini öptüğüm fotoğraf sosyal medyada tekrar tekrar yayınlandı. Bir kısmı edep ve ahlâktan yoksun, çoğu da yurtdışı odaklı gerçek FETÖ'cü denebilecek unsurlar tarafından tehdit ve hakaret dolu tweetler atıldı. 15 Temmuz'dan önce hain darbe girişimiyle doğrudan veya dolaylı irtibatları olan bu hain zümre, beni sorumlu tutmak gafletine düştüler. Bunlara cevap vermeyi zül sayarım. Ancak 15 Temmuz sonrasının gerçek mağdurları ve fikirlerine değer verdiğim siyasetteki yol arkadaşlarım ısrarla birkaç cümle de olsa cevap vermemi istediler. Onlara saygımdan dolayı kısaca düşüncelerimi ifade etmek isterim.
Melek İpek Hanımefendiyi yakinen tanıyorum. Ben hükümetteyken Vakıflar Genel Müdürlüğü bana bağlı idi. Esasen hayır amaçlı vakıflarla 40 yıldır ilgilenirim. Her yıl Mayıs ayında Vakıflar Haftası yapılır ve en çok hayır işleyen Melek Hanım'a 'Vakıf Annesi' unvanı verilirdi. Kendisi tüm maddi imkanlarını ondan yardım talep eden her kişi ve kurum için kullanırdı. Kapısı herkese açık ve cömert bir insandı. Ona her zaman saygı duydum ve bugün bu saygım hiç eksilmedi. Ne var ki 15 temmuz hain darbe girişiminden sonra oğlu Tekin İpek ve kendisi yargılanarak mahkûm edildiler. Yargı kararlarını eleştirebilirsiniz hatta yok sayabilirsiniz ama mevcut ceza hukukumuza göre kesin hükümler yargı yoluyla infaz edilir. Konu hukukidir. Aynı durumda olan binlerce insan vardır. Hepsinin avukatları vardır. Yargıtay aşamalanı devam etmekte ve hatta Anayasa Mahkemesi'ne başvuranlar bulunmaktadır. Ben, Melek Hanımefendiyi ve ailesini yakınen tanıyan biri olarak kendilerine karşı vefalı olma hasletini yerine getirdim. Bu konudaki samimiyetimizi kendisi ve avukatları bilir ve ifade ederler. Sadece Melek Hanım değil, Manisa'da kırk yıllık dostlarımız Nusret Muğlalı, Mustafa Türk ve gücümün yettiği, mağduriyetlerine gönülden inandığım herkese hukuken yol gösterdim. 2015 yılından itibaren aktif siyasetten ayrılmış bir kişiyim. Siyasî ve maddi güce sahip değildim hatta belli odaklar tarafından sürekli baskı altında tutuldum. Buna rağmen KHK ve yargı mağdurlarının durumunu insanlar ağzına almaktan imtina ederken çeşitli televizyon ve You Tube programlarında anlatmaya çalıştım. Bunun siyasi bedelini de fazlasıyla ödedim. Yaptıklarımdan vicdanım müsterihtir. Ben sadece adalete inanan ve bununla emrolunan bir insanın yapması gerekeni yaptım. Hz Peygamberimizin hadisi bu konuda yol göstericidir. Peygamberimiz buyuruyor ki: 'Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin' Ben ikincisini yapmaya çalışıyorum çünkü birincisi benim elimde değil.
Tüm mağdurlar için işletilebilecek çok yönlü süreçler var. Bunlar için ortamın elverişli hale gelmesi lazım. Öncelikle mağdur olduğunu düşünen herkesin şuna amasız fakatsız kalben inanmasını isterim; 15 Temmuz akşamı Türkiye hain bir darbe girişimiyle karşılaştı. Tanklar, toplar ve silahlarla yüzlerce insanımız şehit edildi, gazilerimiz oldu, meclisimiz bombalandı, Sayın Cumhurbaşkanımızın canına kast edildi. Bu ihanet ancak halkımızın sokağa çıkması ve kendi vücudunu siper etmesiyle önlenebildi. Özellikle yurtdışındaki şer odakları ve Türkiye'de ateşe benzin dökmeyi sürdüren, sürekli ajitasyon içerisinde olanlar; Sayın Cumhurbaşkanımız ve onunla birlikte olanları, bizleri, yargı camiasını ismen hedef gösteren, tehditler savuran, hesap soracağız çığlıklarını devamlı atan kötü niyetli insanlar, Türkiye'nin ortamını yıllardır olumsuza çeviriyor. Aklı selim, sükunetle ve sadece hukuk yoluyla ve siyasetçileri de suçlamadan mağduriyetler anlatılabilir. Bugün KHK'lılar bunu yapıyor ve başarılı oluyorlar. Müspet hareket etmeye mecbursunuz, mecburuz. Ben sadece sabrı tavsiye edeceğim. Biraz daha sabır lütfen. Ne zaman diye sorarsanız eğer, Türkiye'nin güzel şairlerinden Bahaettin Karakoç'un şiirinde dediği gibi. 'Ne olur kesin bir takvim sorma bana, ıhlamurlar çiçek açtığı zaman."
AKIN İPEK KİMDİR
1963 Adana doğumlu olan Hamdi Akın İpek iş insanıdır.
Annesi Melek İpek, babası Ali İpek'tir. Ankara TED (Türk Eğitim Derneği)'den sonra İngiltere'de 4 yıllık ekonomi okudu, Hacettepe Üniversitesi'nde işletme eğitimi aldı. Aslen Kahramanmaraş'lıdır. Babası Ali İpek tarafından kurulan İpek Matbaacılık'ın ve Koza İpek Holding'in yönetim kurulu başkanlığını yapmaktadır. İpek Üniversitesi'ni kurmuştur.
1948 yılında babası Ali İpek tarafından kurulan İpek Matbaacılık ve Koza İpek Holding'in yönetim kurulu başkanıdır. Ankara'da bulunan İpek Üniversitesi'ni kurmuştur. Aynı zamanda bu üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanlığını yapmıştır. İpek Üniversitesi: Koza İpek Eğitim Hizmet Yardım vakfı tarafından 2011 yılında Ankara'da kurulmuş bir vakıf üniversitesidir. Türkiye'nin ilk ve tek sanat ve sosyal bilimler üniversitesi olma özelliğini taşıyan üniversite 2013-2014 akademik yılında ilk öğrencilerini aldı.
1996 yılında ölen babasından miras kalan davetiyecilikle başladığı işini medyayla devam ettirdi. daha sonra 20 milyon dolarını peşin ödeyerek 45 milyon dolara Bergama'daki 'Ovacık Madeni'ni aldı.
2003 yılına kadar Koza davetiye olarak bilinen şirket şimdi bambaşka bir yerde. Yabancı bir şirketin (Eurogold- Newmont) elinde olan Bergama'daki altın madeni Ovacık Madene'ni satın aldı. Koza Altın olarak devam etti.
2005 yılında Ciner Grubu'ndan Bugün Gazetesi'ni aldı. Akın İpek, 2008 yılında Gazeteci Tuncay Özkan'ın kurduğu Kanaltürk Televizyonu radyosu ve İnternet sitesini satın aldı. Sonrasında Bugün TV ve Kanaltürk Radyo'yu kurmuştur. 2014 Yılında ise Millet Gazetesini kurdu.
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından FETÖ terör suçlusu olarak gri listede aranmaktadır.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamesi kabul edilen Fethullahçı Terör Örgütü'ne mali yardım sağlamak suçlamasıyla 1 Eylül 2015 sabahında Koza İpek grubuna yönelik operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı alınmış, ancak yurt dışında olduğu için bir işlem yapılamamıştır. 2 Eylül tarihinde hakkında tutuklama kararı çıkarılan[9] İpek yaptığı açıklamada İngiltere'de olduğunu ifade etmiş ve hakkındaki iddialarla ilgili bir takım açıklamalarda bulunmuştur. Hakkında tutuklama kararı çıkarılan İpek, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan arananlar listesinde Gri listede yer almaktadır. 5 Ekim 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile ilgili açılan "çatı" davasını gören olan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın yurt dışında bulanan firari sanıklarından Hamdi Akın İpek'in de arasında bulunduğu sanıkların iadesine ilişkin talep yazısını Adalet Bakanlığına gönderdi. 22 Kasım 2016 itibarıyla Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında "Anayasayı ihlale teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlamasıyla açılan dava kapsamında gıyabında yargılanmaya başlandı. 24 Ocak 2017 tarihinde yapılan açıklamaya göre Hamdi Akın İpek'in tüm mal varlığına el konuldu.
FETÖ'NÜN “MELEK ANNESİ”
FETÖ/PDY çatı davasının firari sanığı Koza İpek Holding eski yöneticisi Hamdi Akın İpek’in çevresinde ‘Melek Anne’ olarak bilinen annesi Melek İpek’e 2020 yılında 12 yıl 8 ay hapis cezası verilmişti.
Son olarak Akın İpek’in annesi Melek İpek (78) Ankara'da tutuklandı. FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında verilen 7 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onaylanan İpek’in Sincan Cezaevine götürüldü.