GÜNCEL

ÇAYKUR'un Zararına Bir de Böyle Bakın... Sebebinin En Net Fotoğrafı, Çaykur Neden Zarar Ediyor ki?

AKP'nin Rize İl Başkanı Yılmaz Katmer ve ekibi, ÇAYKUR Genel Müdürü ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ziya Alim'i ziyarete gitti. Ziyaret fotoğraflarında Katmer'in baş koltukta oturması dikkat çekti.

AKP'nin Rize İl Başkanı Yılmaz Katmer, ekibi ile beraber ÇAYKUR'da Genel Müdür olan Yusuf Ziya Alim'i ziyaret etti. AKP Rize İl Başkanlığı sosyal medya hesabından paylaşılan görüntülerde Katmer'in Alim'in koltuğunda oturduğu görüldü. Görüntüler sonrası, ÇAYKUR'un zarar etmesi normal yorumları yapıldı.

ÇAYKUR'UN ZARARLARI

Türkiye Varlık Fonu bünyesinde bulunan ve 2017 ve 2021 yılları arasında zarar açıklayan Çaykur'un 2023 Faaliyet Raporu içerisinde, “Teşekkülümüzün geçmiş yıl zararlarının 2.3 milyar TL tutarındaki kısmı enflasyon düzeltmesi ile tasfiye edilerek 2024 yılına devreden geçmiş yıl zararı 46 milyar 129 milyon 994 bin 308.54 TL. 2023 yılı dönem net kârı ise 69 milyon 265 bin 331.83 TL’dir'' denildi.

ÇAYKUR, geçen iki yılı (2022, 60.2 milyon TL ve 2023, 69.2 milyon TL) kârla kapattı.

Söz konusu raporda kurumun kredi borcuna ilişkin, “2023 yılı cari dönem sonu itibariyle kısa vadeli mali borçlar hesabının bakiyesi 5 milyar 822 milyon 700 bin TL’dir. Bu borcun tamamı banka kredilerinden oluşmaktadır ve geçen yılın (2022) bakiyesi olan 4 milyar 841 milyon 500 bin TL’ye göre yüzde 20.27 oranında artış göstermiştir” ifadeleri kullanıldı.

Odatv'de yer alan habere göre,  2023 yılı sonunda kuruluşun ticari borçları 25 milyon 703 bin 503,65 TL artışla 279 milyon 610 bin 269,65 TL'ye ulaştı. Kurumun satıcılara olan borcu ise 269,5 milyon TL olarak kaydedildi.

SONER YALÇIN KALEME ALDI

Gazeteci-yazar Soner Yalçın, 3 Eylül 2024 tarihli yazısında ÇAYKUR'un sürekli olarak zarar etmesini gündemine almış ve sebeplerini yazmıştı.

Soner Yalçın'ın yazısı şöyle:

“Bugünlerde siyaset gündeminde “ah tarım, vah tarım” var!

Yerli tarımın halini çarpıcı örnekler ile 2017’de “Saklı Seçilmişler” kitabımda yazdım. Her daim olduğu gibi saldırıya uğradım, birileri mahkemeye koştu. Kaybettiler. Ana meseleleri başkaydı, kitabı itibarsızlaştırmak.

Geçenlerde minicik verilen zarar haberi üzerine bu yazıyı yazmam gerektiğini düşündüm: 

İkinci Abdülhamit Bursa’da başlattı, başarısız oldu.

Atatürk Rize coğrafyasının dikime uygun olduğuna karar verdi, başardı.

Çaydan bahsediyorum...

Atatürk, kahve içen bir ülkeyi, çay kültürüyle tanıştırdı. Türkiye, kişi başı tüketimde (yıllık üç kilo ile) bugün dünyada birinci…

Çin'den dünyaya yayılan çayın küresel ekonomik değeri bugün 60 milyar dolara yaklaştı.

Türkiye, toplam istihdamda beşinci sırada. 250 bin ton çay üretiyoruz ki, birinci Çin 2 milyon 230 bin ton! Çin'in çay ekonomi hacmi 30 milyar doları aşarken, Türkiye 2 milyar doların biraz üstünde. Bunun içinde ülkemizde kamunun payı azalırken, yabancı özel sektörün payı artıyor.

Çay ithalatı büyüyor. Yaklaşık yüz milyon dolarlık çay ithalatına karşılık, on milyonu geçen ihracat yapabiliyoruz. Her geçen yıl bu rakam aleyhimize gelişiyor. Hollanda’dan bile çay alıyoruz! 

Niye böyle? Çay değil sadece, AKP iktidarı yerli tarımı ekonomisini niçin hep küçülttü? 

Mazot, gübre, işçi fiyatları vs. artarken, destekler sabit kalırken, alımlar azalırken çay üretimi azalmaz mı? Zarar eden üretici sektörü bırakmaz mı?

***

Çay üretiminin yüzde 64’ü Rize’de yapılıyor.

Erdoğan, Rizeli olmasa çay ekonomisinin hali nice olurdu? Baksanıza iktidar “korumasına” rağmen kamu kuruluşu Çaykur sürekli zarar açıklıyor.

Erdoğan, Bakanlar Kurulu’nun 2017/9756 sayılı kararı ile, 46 fabrikası olan Çaykur’u Varlık Fonu’na aktardı. Sonuç: 2017'de 267 milyon, 2018'de 657 milyon, 2019'da 635 milyon, 2020'de 547 milyon, 2021'de ise 503 milyon, 2022’de 2 milyar 838 milyon ve 2023’te 5 milyar 883 milyon lira zarar etti kurum. Bankalara borçları da bir o kadar…

Akıllı tarımsal üretim, pazarlama, satış ve benzeri hususlarda ön plana çıkması gereken Çaykur, muhafazakâr yönetim anlayışını aşamıyor, büyük ekonomik kayba uğratılıyor?

Erdoğan’ın Çaykur’u sadece “oy deposu” alanı gördüğü muhakkak! (Benzerini, ortalama 2500 seyircisi olan Süper Lig takımı Rizespor için de yapıyor; para yağdırıyor!) Liyakat kimin umurunda?…

Örneğin, gelişen çay teknolojilerinden haberleri olduğunu bile sanmıyorum…

***

Atatürk niçin çay üretimine önem verdi? Çay, kahve, şeker ithalatı devlete yük oluşturuyordu. Mesela, 1931’de 8 milyon liraydı rakam...

Atatürk, yerli üretimi başlatmakla kalmadı. Kültürel alışkanlıkları da değiştirdi. Yani, işin ekonomi-politik dışında kültürel boyutu da vardı.

Ya bugün?

Muhafazakâr iktidar döneminde Türkiye'de kahve tüketimi Osmanlı alışkanlıklarına benzedi; kahve içme alışkanlığı tutkuya dönüştürüldü. Böylece:

Kahve ithalatı çığ gibi büyüyor. Ardı ardına küresel “kahvehaneler” açılıyor. Örneğin: Türkiye’de sadece Starbucks sayısı 676 ve bu sayı (dünyada en fazla kahve tüketilen) Finlandiya’da 4! Bir çok ülke kendi yerel kahve mağazalarını ve kültürlerini korumak adına Starbucks şubelerine mesafeli yaklaşıyor.

Çay kültürümüz yok ediliyor. Sadece çay mı?

Tarımımızı yok etmek için Özal’dan başlayarak iktidarlar neler yaptı neler…

Hiçbir adım atmıyor, sadece “ah vah” lakırtısı ile siyaset yaptığımızı sanıyoruz.”