CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER

CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER

Gözlerimiz yükseklerde yaptığımız her şeyi doğru görerek, başımız sürekli göklerde kendimizi cennette gibi görür olduk.

Sanki her şey yolunda ve yaptığımız her şey çok güzelmiş gibi.

Sanki her yaptığımız iş Allah rızasına uygunmuş gibi, sanki her attığımız adım Rasulun izindeymiş gibi.

Peki, hiç düşündük mü biz kimiz neden bu dünyaya geldik neden yaşıyoruz.

Eğer düşünmüş olsaydık,  

“Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” demişti. Dediler ki: “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi (halife) kılacaksın? Oysa bizler seni tüm eksiklerden tenzih ederek sana hamd etmekte ve seni takdis etmekteyiz.” (Allah) dedi ki: “Şüphesiz ki ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum.” Bakara suresi 30. Ayeti de biliyor ve ona göre hareket ediyor olurduk.

Eğer farkına varsaydık Allah’ın,

 “ Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.” Zariyat suresi 56. Ayetin kıymetini de biliyor olurduk.

Dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu ve imtihan için yaratıldığımız gerçeğini kavrayabilseydik eğer,

 “ Şüphesiz ki, korkup sakınarak kötülük yapmayanlar için, Rableri katında nimet cennetleri vardır.” Kalem sresi 34. ayetinde geçen Müslümanların özelliklerini taşıyor olurduk.

Velhasıl kul olmayı becerip iyi insanlar sınıfında ve iyi kullar arasında olur hayatımızı yaşantımızı bu çizgide yaşamaya çalışır emek ederdik.

Hayatımızın her anında her saniyesinde bizi gören bize sahip çıkan yaptığımız hatalarımızı affedip, Hz. Peygamber ifadesiyle “Kıyamet gününde bazı Müslümanlar dağlar kadar günahlarla gelirler, fakat Allah onların bu günahlarını affeder.” Müslim, Tevbe, 51.buyurduğunu bilir ona göre hareket ederdik.

“ Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır; kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.” En'âm Suresi - 160. Ayette Allah’ın kullarına nasıl merhamet gösterdiği, bizlere nasıl sahip çıktığı apaçık ortada.

Daha dünyada iken Cennetle müjdelenen sahabeler nasıl yaşamışlar nelerle karşılaşmışlar çok iyi biliyoruz. Peki, bizler kendimizi bu sahabelerle aynı cennette aynı mekânda aynı ortamda olabileceğimize inanıyor muyuz? 

Gerçi inanmasak bu kadar rahat bir hayat bu kadar düşüncesizce bir yaşantı ve bu kadar vurdumduymaz olmazdık.

Sadece namaz ile oruç ile cennete gideceğini beni kalbim temiz yerim içerim gezerim her istediğimi yaparım ama namazımı orucumu tutar ölünce de cennete giderim diye düşünen kardeşim.

Açlıktan ölen bir kişinin vebali hepimizin üzerindedir. Soğuktan donan insanların sorumluluğu yine bizdedir.

İslam dini için yaptıkları fedakârlıklardan dolayı belki de mahkûm olmuş ama hala bizler o cennetle müjdelenen kişilerle kendimizi denk görüyoruz.

Sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu?

O cennetle müjdelenen sahabeler gibi yaşayabilmek, en azından yaşamaya çalışmak ve bu dünyanın geçici olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamak duası ile.

SELAMETTE OLUN SELAMETLE KALIN

SABRİYE TÜRKMEN KAYA