21. Yüzyılın Lider ülkesi Türkiye’de dışarıdan hiçbir etki olmaksızın, en büyük ve gelişmiş şehrinde 8 katlı bir bina kâğıttan yapılmışçasına yerle bir oluyor. Henüz göçük altında arama kurtarma çalışmaları sürüyor.
Vefat edenler, yaralılar ve hala kurtarılmayı bekleyenler... Bunların dışında göçük altına kalanlar da var!
Ne mi bunlar?
Aslında hala gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi olduğumuz gerçeği!
Henüz binalarını doğru yapamazken kendi uçağını yapmakla övünen hükümetler…
Yasak katlara ruhsat veren belediyecilik..
Oy uğruna çıkarılan İmar affı!
Suçu birbirine atan yetkililer.!
Üç kuruş kazanmak adına iş yerini büyütmek için binanın taşıyıcı kolonlarını kesen cahil cesareti!
Sallanan binada oturmaya devam etme çaresizliği!
Büyük İstanbul depreminde bizi bekleyen korkunç senaryo…
Geleceğin güzel olacağına dair umutlarımız!
Vicdanlı insanlara olan gereksinimimiz
Güvende olmak ve barınmak gibi en temel ihtiyaçlarımız…
Onurlu yaşam! İnsanca yaşam! Kaygısız yaşam! Sağlıklı bir psikoloji ile yaşam haklarımız!
Tüm bunlar da göçük altında kaldı! İşin kötüsü ilk değil ve maalesef son olmayacak!
Temenniler son olması yününde elbette ama bu bizim kaçıncı iyi temennimiz gerçekleşmeyen!
Sebebi belki de bizizdir. Bizim partizanlığımızdır! Aymazlığımızdır! Doymazlığımızdır! Bencilliğimizdir! Rant uğruna sattıklarımızdır! Satmalarına izin verdiklerimizdir! Çalıyorlar ama çalışıyorlar mantığımızdır! Dedemde bu partiye oy verirdilerimizdir. Belediyede iş buluşlarımız! Akraba kadrosundan Memur oluşlarımızdır! Yan gelip yatışlarımızdır! Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılığımızdır!
Belki de o binanın enkazı altında kalan BİZİZdir!!!