Avrupa ülkeleri hurda kağıt ihracatı yapan şirketlere teşvik verirken, Türkiye yerli firmaları adeta cezalandırıyor. Yayıncıların depoları kağıt dolu olmasına karşın, hurda kağıdı bile ithal ediyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın denetimleri yetersiz kalınca, faturayı medya kuruluşları ödüyor.

Yayıncılık sektörünün yaşadığı hurda kağıt krizi giderek büyüyor. Kağıt firmaları talep olmadığı gerekçesiyle geri dönüşüm için kağıt almazken, sanayiciler, depoları ithal kağıt ile dolduruyor. Yayıncılık sektörünün en büyük gider kalemi olan kağıt maliyetleri firmaları zorlarken, hurda kağıdın değerlendirilememesi  zararın katmerli hale gelmesine neden oluyor.  Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları İşletmesi'nin (SEKA) özelleştirilmesinden sonra ithalata bağımlı hale gelen yayıncılar, dövizdeki baş döndürücü yükseliş dolayısıyla ilave maliyet yükünü sırtlanıyor. Bayilerden dönen iadelerin, hurda kağıt olarak değerlendirilememesi de bir yandan yayıncıların maliyetlerini artırırken, diğer yandan da sınırlı döviz kaynaklarının heba olması anlamına geliyor.

KAĞIT DA HURDA DA İTHAL 

Türkiye'de uygulanan yanlış politikaların göstergelerinden biri de hurda kağıtta yaşanan krizde kendini gösteriyor. Medya kuruluşları bir yandan kağıt ithal ederken, diğer taraftan hurda kağıt sanayicileri de “daha ucuz” olduğu gerekçesiyle ülke içindeki stokları görmezden gelerek ithalata yöneliyor.

KOTA DENETİMİ ŞART 

Ticaret Bakanlığıı'nın hızla devreye girip sektörde ‘yüzde 50 yerli, yüzde 50 ithal' şartının uygulanması için denetimleri sıkılaştırması yayıncıların nefes almasına yardımcı olacak. Zira o zaman depolarda biriken binlerce ton kağıdı tedarikçiler “talep yok” gerekçesi ile geri çeviremeyecek. Kotaya uyan sanayiciler ise ülke içinde kolayca temin edebileceği kağıdı ithal etme yoluna gitmeyecek. Yayıncılar, bakanlığın devreye girip denetimleri sıkılaştırmasının sorunun çözümünde çok değerli olacağına dikkat çekiyor.

Maliyetler giderek artıyor

Uzun yıllardır, sağlıklı bir çözüm bulanamadığı için küçük kâr marjları ile hatta bazen zararı göze alarak yayıncılık yapmaya çalışan kuruluşlar ise bu süreçte artan maliyetleri sırtlanmak zorunda bırakılıyor. Medya kuruluşları, yerli kaynaklarımız olmadığı için hem kağıdı ithal etmek zorunda kalıyor hem de ortaya çıkan hurda kağıt iç pazarda değerlendirilememenin neden olduğu ilave yükü de sineye çekmek zorunda kalıyor.

Yerli ürünler cezalandırılıyor

Gazetelerin depoları hurda kağıt ile dolu olmasına karşı tedarikçi firmalar “talep yok, alamıyoruz” diyor. Çünkü sanayiciler, Ticaret Bakanlığı'nın yüzde 50 yerli ürün kullanma şartını yetersiz denetimler dolayısıyla diledikleri gibi esnetebiliyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin hurda kağıt ihracatını teşvik etmesi ise soruna adeta tuz biber ekiyor. AB ülkeleri hurda kağıt ihracatına teşvik verip kendi ürünlerinin pazarda rekabet gücünü artırırken, Türkiye yerli
firmaları adeta cezalandırmış oluyor. Böylece sınırlı döviz kaynaklarımız da heba ediliyor.

Sözcü'nün haberine göre, Hurda kağıt sorunu nasıl çözülür?

1-Ticaret Bakanlığı, devreye girip sektörde yüzde 50 yerli, yüzde 50 ithal şartının uygulanmasını sağlamalı.

2-Zor durumdaki medya kuruluşlarının nefes almasına yardımcı olmak için hurda kağıdın kaynağından alınabilmesi için düzenleme yapılmalı.

Asgaride Aza Kimse Razı Değil: Çalışan 30 Bin TL Bekliyor Asgaride Aza Kimse Razı Değil: Çalışan 30 Bin TL Bekliyor

3-Türkiye'nin kendi kaynaklarını koruyabilmesi için Avrupa Birliği ülkelerinin uyguladığı teşvikler dikkate alınarak yeni bir program devreye alınmalı.

4- Hurda kağıtta bazı firmaların pazarda tekel rolü oynamasına izin verilmemeli. Pazarda rekabetçilik için zemin hazırlanmalı.

Editör: Ahmet Kacır