ALINTI YAZARLAR

Devletteki Menzil Kavgası: ''Birbirlerine Silah Çeken Polisler''

Menzil sadece köyde değil devlette de etkili. Jandarmada, yargıda, bakanlıklarda, bürokraside adamları var. Haliyle köyde başlayan kavga devletin içinde devam ediyor. Kavga büyüdükçe yasadışılıklar da ifşa oluyor.

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu ''Kapansın tarikatlar kurtulsun Müslümanlar'' başlıklı makalesinde tarikatları konu alarak şunları yazdı:

Yıldızlı göklerdeki mucizeyi anlatanlar, sen maviliğe bakarken bastığın toprağı götürüyor.

Ah şu Kemalistler! Ah şu solcular! Ah şu CeHaPe zihniyeti! Bizim İslamcılar tam ümmeti birleştirecekti, tam İslam dünyasını buluşturacaktı, tam Müslümanları zafere koşturacaktı... Onlar yüzünden yine olmadı!

Şaka bir yana, Menzil cemaatindeki kavgadan söz ediyorum. Muhabirimiz Aytunç Ürkmez ve BirGün’den İsmail Arı an an haberleştiriyor. Peki biz bu savaşı nasıl okuyacağız?

Önce silsileyi sıralayalım.

“Bin yıllık Halidiyye geleneği” deseler de Menzil, şeyh Abdulhakim Erol’un 1971’de Adıyaman’ın Menzil köyüne yerleşmesinden adını aldı. Ölümünün ardından oğlu Muhammed Raşit Erol tarikatın başına geçti. 1993’te o ölünce kardeşi Abdulbaki Erol geçti. Tarikatta büyük kavga, yeni şeyh Abdulbaki Erol (Semerkandçılar) ile Muhammed Raşit Erol’un oğlu Fevzettin Erol (Buharacılar) arasında yaşandı. Abdulbaki Erol iki yıl önce ölünce ardında yedi halifelik bir konsey bıraktı. Ama konseydeki üç kişi oğulları Saki, Fettah ve Mübarek’ti. Babaları ölünce konsey monsey unutuldu. Kardeşler arası savaş başladı. Kim hangi araziyi alacak, hangi vakıf kimin elinde olacak, cemaatin milyarlarca parası nasıl paylaşılacak? Müritlerin paralarıyla biriken mülkler, babadan oğula miras sayılarak pay edildi. Başlangıçta ağabey Saki Erol’un cemaatin hâkimi olacağı düşünülüyordu. Miras paylaşımıyla güç savaşı tepetaklak oldu. İşte son taşlı sopalı çatışma, köydeki yazlık caminin ön cephesinde bulunan arazi üzerine çıktı.

Ders bir: Tarikatlar müritlerine parmaklarıyla gökyüzünü gösterseler de dünyevi organizasyonlardır. Güçlerini yerdeki varlıklardan alır.

Ders iki: Tarikatlarda post, Tanrı’nın ilmiyle değil, miras hukukuyla devredilir. Babadan çocuklara devredilen servetle birlikte tarikatın sarığı da yer değiştirir. Unutmayın, Menzil’de dini mekânlar bile mirasla dağıtıldı.

Ders üç: Tarikatların yoksul müritlerin emekleriyle biriktirdikleri servetlerinin sahipliğini şeyhler yapar. Her patron şeyh değildir ama her şeyh bir patrondur.

TARİKATLAR BÖLÜCÜDÜR

Tarikat bir yol. Sorarsanız sizi dünyadan alıp cennete götürüyor. Yolculuk biat ile başlıyor. Gelgelelim, Abdulbaki Erol öldü. Tarikatın duyurusuyla biatlar iptal oldu. Her müridin kendisine çocuklardan yeni bir şeyh seçmesi ve ona biat etmesi istendi.

Sonra...

Verilen “fetva”yla, bir kardeşe biat eden müridin diğer kardeşin arkasında namaz kılması, sohbetlerine katılması, kurumlarına girmesi yasaklandı. Çin Seddi’nden Afrika’ya Müslümanları yanyana getirecek liderlik; bir köyün içinde üç ayrı cemaat, üç ayrı namaz, üç ayrı zikir, üç ayrı tövbe yarattı.

Ders dört: Tarikatlar müritlerini örgütler ama Müslümanları ayrıştırır, bölücüdür.

DEVLETTE MENZİL SAVAŞI BAŞLAYABİLİR

Menzil sadece köyde değil devlette de etkili. Jandarmada, yargıda, bakanlıklarda, bürokraside adamları var. Haliyle köyde başlayan kavga devletin içinde devam ediyor. Kavga büyüdükçe yasadışılıklar da ifşa oluyor. Örneğin Menzil’in siyasetteki iki önemli ismi, Taner Yıldız ve Recep Akdağ, dergâhta konuşulanlara göre Ağabey Saki’nin değil, Mübarek’in tarafında yer aldı. Bunun üzerine sosyal medyada Saki’nin takipçileri tarafından topa tutuldular.

Köydeki çatışmada ilk taşı atana dikkat ettiniz mi? Bir polisti. Savaşı durdurmak için köye savcı geldi. Jandarma sevk edildi. İki slogan atana ters kelepçe takan görevliler, cemaat kavgasında Sofiler sakin olun” diye yalvardılar. Savaş büyüyünce misilleme yapıldı, olay Sakarya’da Menzilcilerin inşa ettiği kaçak evlere sıçradı, yıktırıldı. Ölen Abdulbaki Erol’un bir zamanlar kaldığı ev de kepçeyle yerle bir edildi.

Ders beş: Tarikatlar siyasal örgütlenmelerdir. Güçlerini devletin içinde elde ettikleri mevzilerden alırlar. Tarikatların yön değişimi, kadrolarını liyakate göre değil, tarikat referansına göre seçen devletleri krize sokar. Önümüzdeki dönem belki de birbirine silah çeken polisler, lojmanlarda kapışan yargı mensupları göreceğiz. Zira sızan WhatsApp yazışmaları, silahlı saldırı tehditlerinin havada uçuştuğunu gösteriyor.

DİN DEĞİL AİLE ÖRGÜTLENMESİ

Ortadaki mesele Tanrı’nın buyruğu. Gelgelelim, Menzil şeyhleri dini konularda hiçbir birikime sahip değil. Dini tahsilleri yok. İrşad sohbetleri yapabilecek derinliğe sahip değiller. “Nazarla irşad ediyoruz” gibi tuhaf çözümler bulmuşlar. Açığı kapattıkları iddia, seyid (peygamber soyundan) oldukları. Ancak Osmanlı’da tutulan nakıbül eşraf kayıtlarında bunu destekleyen bir delil yok. Olsa ne olur diyebilirsiniz. Ancak aile de sahih bir delil sunamıyor. Taşıdıkları Erol soyadı yerine “Elhüseyni” kullanarak kendilerine bir kisve örüyorlar. Gavsın depremi durduğu, meleklere hükmettiği, Tanrı ile konuştuğu gibi ipe sapa gelmez hikâyelerle aile etrafında bir efsane örüyorlar.

Ders altı: Tarikatlar dini yönü ön plana çıkan bir şeyhin kuruculuğuyla anılsalar da, onun ardından ailenin kutsandığı ancak dini derinliğin olmadığı aşiret örgütlenmelerine dönüşürler. Varoluşları da savaşları da bir aile etrafında şekillenir. “Seçilmiş soy” tarikatın motoru olur.

MENZİL KAPANDI ÇOCUKLAR KALDI

“Bir lokma bir hırka” efsanesine dayanan Menzilciler’in yaşamlarındaki tezat görüldü. Son model Mercedeslerle gezen, lükste sınır tanımayan tarikatta; servet savaşı ailenin hükmettiği milyarları da ortaya koydu. Menzil’e gelen müridlere koca tencerelerden ekmek ve buğday çorbası kaşıklatan tarikat, yoksulların emeklerinden aile bireylerine servet kulesi biriktirmiş. Cemaat paralarıyla satın alınan mülklerin tapularını, ailenin malına çevirmiş.

Ders yedi: Tarikatların ana gücü sömürüdür. Siyasetin koruması altında birikmiş emek, şeyhin servetine dönüşür. Bu nedenle tarikat dağıtılırken paranın kanunları konuşur.

Biz “Tarikatlar kapatılsın mı denetlensin mi” diye tartışırken Menzil kendini kapattı. Yerini birbirlerine sopayla saldıran, Kutsala kazma vurdular” diyen, “Cami duvarına işediler”açıklaması yapan, Ümmetin malını miras yaptınız” diye slogan atan topluluk kaldı. Şimdi Menzilciler değil Sakiciler, Fettahçılar, Mübarekçiler, Fevzettinciler var. Başka isimlerdeki şeyhlerin zenginliği ise yoksulların öfkesi ve nasırlarıyla büyümeye devam ediyor.

İslam İslamcılardan kurtarıldığı gün, Müslümanların yüreği de bileği de zincirlerinden kurtulacak.