Gazze’de vahşetin faturası artarken 57 İslam ülkesinin toplandığı zirveden caydırıcı bir yaptırım kararı çıkmadı. Ankara’nın sert söylemleri ise insanlık suçuna karşı ‘somut adım’ tartışmalarını gündeme getirdi. Tavır adı altında meclis lokantasında cola ve nescafe yasaklanırken Türkiye’nin İsrail’e stratejik nitelikteki çelik satışını devam ettirmesi “Dostlar boykotta görsün” diye yorumlandı.
İBRAHİM KAHVECİ
İsrail saldırılarını ne sivil ölümleri ne dünyanın ateşkes çağrıları durduramadı. Kadınların, çocukların can verdiği süreçte İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği üyesi 57 ülkenin bir araya geldiği zirveden Netanyahu’ya gözdağı olacak somut adım çıkmadı. Barış için girişim yetkisi verilen Ankara’nın yaklaşımı da tartışma konusu oldu. Ölümler 11 bini aşarken TBMM’de cola ve nescafe yasağı ‘En sert tavır bu mu’ eleştirilerine yol açtı.
TÜRK ÇELİĞİNİN EN BÜYÜK MÜŞTERİSİ TEL AVİV
Boykot edilen ürünlerin İsrail’le ilgisinin olmadığı hatırlatıldı. Ambargonun, özellikle stratejik ürünlerde gündeme gelmesi gerektiği kaydedildi. Bu noktada ise Türkiye’nin İsrail’e 6 milyar dolarlık ihracatında en büyük kalemi oluşturan çelik satışı öne çıktı. Boykotun bu gibi ürünlerde düşünülmesi gerektiği, Tel Aviv yönetimiyle boru ve petrol hattı gibi enerji alanlarında işbirliklerinin de bu kapsama girdiği belirtildi.
Karar'ın manşetinde yer alan habere göre, Bu hafta sonu Londra sokakları yine dolup taştı... 2003 sonrası en kalabalık gösteri olduğu söyleniyor. Resmi rakamlar 300 bin diyor ama bağımsız gözlemciler 1 milyona yakın insanın sokaklara çıktığını ifade ediyor.
Bu gösteriler sadece Londra’da değil. Dünya’nın özellikle gelişmiş ülkelerinde yapılan gösteriler her haftasonu devam ediyor. Brüksel, Melbourne, Paris... Hatta İsrail’in Hayfa kentinde bile Auditorium Meydanı’nda toplanan göstericiler, araçlarıyla konvoy halinde aynı kentin Qisarya kazasında Netanyahu’nun evinin önünden geçen yola çıkarak gösteriler yaptılar.
Geçen hafta iki yazı yazmıştım. Türkiye’de sadece Cumhur İttifakı olarak ve muhalefet davet edilmeden tek 1 miting düzenlendi.
Neden Türkiye’de her haftasonu sokaklarımız zalim İsrail aleyhine dolmuyor?
Hatta demiştim ki, İsrail’de bile Türkiye’den daha fazla Netenyahu aleyhine gösteri yapılıyor...
***
Türkiye olarak ne yapıyoruz?
Evet, İktidar kendi seçmenine karşı sadece 1 miting yaptı ve bitti.
Ve ardından Coca-Cola boykotu geldi. Kahve ve hamburger boykotu ile beraber. Kola ve kahve içmeyerek bir de hamburger yemeyerek İsrail’i dize getireceğiz diye hava yaratıldı.
Ama geçen hafta dediğim gibi bu kola şirketinin Türkiye’deki fabrikasını Recep Tayyip Erdoğan açmıştı. Ama daha da önemlisi bu kola şirketinin Filistin’de 4 fabrikasının olduğunu ve yatırımlarını Anadolu Ajansı zaten haberler yapmıştı.
Ve de daha da önemlisi şuydu: Bu kola şirketi ve hamburger şirketleri Türkiye’de ve Türk gruplarındaydı. Hatta her ikisi de Coca-Cola ve TAB Gıda olarak İstanbul Borsası’nda halka açık şirketler olarak işlem görüyordu.
Türk şirketlerini boykot ederek İsrail’i durduracağını zanneden bir kesim oluşturuldu ve Millet adeta uyutuldu.
Oysa İsrail’e neler satıyoruz neler...
***
Türkiye İhracatçılar Meclisi-TİM raporuna göre Türkiye İsrail’e mal satışında Çin ve ABD’den sonra gelen Almanya ile beraber aynı seviyede ihracatta bulunuyor. Yani İsrail›in ihtiyaçlarını karşılamasında dünyada 3. ülkeyiz.
TİM verileri diyor ki, 2022 yılında İsrail’e 1 milyar 192 milyon dolarlık Demir-Çelik satmışız. Bunu 563 milyon dolar ile motorlu kara taşıtları izlemiş. Ve 3. sırada da 512 milyon dolar ile plastikler ve mamuller geliyor.
Bakın TÜİK dış ticaret verilerine göre son 6 aylık ortalama göre İsrail’e ayda 450 milyon dolarlık mal satıyoruz. Yani yıllık bazda 5,4 milyar dolar. Hatta son yıllarda ihracatımız 7 milyar dolara kadar yükseldi.
Geçen yıl Ocak-Ekim ayları itibari ile İsrail’e 5 milyar 568 milyon dolarlık mal satmışız. (Aylık ortalama 556 milyon dolar)
Ticaret Bakanı Ömer Bolat 7 Ekim sonrası İsrail’e olan ticaretin daraldığını söyledi. Evet, bir daralma var ama bunun da 7 Ekim ile alakası yok.
Şöyle izah edelim: Ticaret Bakanlığı verilerine göre ekim ayında ihracatımız 460,8 milyon dolardan 327,6 milyon dolara gerilemiş. Yani ihracatta yüzde 28,9 düşme var. Ama bakınız ocak-ekim dönemine kadar zaten bir düşüş yaşanıyor. Ocak-Eylül ihracatımız 5,11 milyar dolardan zaten 4,07 milyar dolara gerilemişti.
Buradaki daralmanın 7 Ekim sonrası ile çok alakası olmadı. Ekim ayında İsrail’e satışlarımız yüzde -28,9 geriledi de mesela Kamerun’a yüzde -31,4, Katar’a yüzde -60,6, Jamaika’ya da yüzde -46,1 ihracatımız geriledi. Acaba ihracatımızın ekim ayında yüzde -43,5 azaldığı Danimarka’ya da mı Netenyahu tepkisi veriyoruz?
***
İşin özetine gelelim.
Önce boykot ve gösteri kısmına bakalım. Batı ülkelerinde devlet yönetimlerinin İsrail’e desteği ile sokakların İsrail’e tepkisi aynı anda yaşanıyor. Özellikle İngiltere bu açıdan öne çıkıyor.
Ama unutmayalım ki Fransa’da mesela İsrail gösterileri yasaklanmıştı ve gösteriler hiç kesilmeden devam edince Macron İsrail’e tepki vermek zorunda kaldı.
Şu anda İngiltere sokakları dolup taşıyor. Öyle bir gösteri ile değil, her haftasonu sokaklar tıklım tıklım.
Biz ne yapıyoruz? Coca-Cola boykotu. Ya da Burger King boykotu... Bunlar isim hakkı ile çalışan Türk şirketleri ama TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bile İsrail’e tepkiyi bu ürünleri menüden çıkartarak başaracağını sanıyor.
Ama İsrail’e özellikle bomba yapımında kullanılacak stratejik ürün satışlarında bir kısıtlama duydunuz mu? Orada yaptırım olarak güç ifade edecek herhangi bir ürün satışına kısıtlama geldi mi?
Ya da Türkiye’de sokaklarımız büyük gösteriler ile İsrail aleyhine yürüyor mu?
Londra’daki 1 milyon gösterici coca-cola içmeyerek ya da hamburger yemeyerek İsrail’i protesto etmek yerine neden acaba sokaklara döküldü ve zalim İsrail’e dur dedi.