Düşünce Kuruluşlarının Önemi ve İkinci Yüzyıl Enstitüsü Vakfı (İYEV)
Think tank merkezleri olarak tanımlanan kuruluşların, ABD başta olmak üzere gelişmiş Batılı ülkelerde, özellikle de ABD’de yaygın ve etkin olduklarını biliyoruz.
Batı’da artık bir ihtiyaçtan öte bir gereklilik olarak siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanlarda varlığını sürdürmektedir. İç politikaların belirlenmesinde olduğu kadar dış politikaların oluşumunda da bu kuruluşlar önemli rol oynamaktadır.
Think tank kuruluşlarının merkezi olarak kabul edilen ABD’nin, bu kuruluşların faaliyetleriyle dünya politikalarını yönlendirmeye çalıştığı bilinmektedir.
ABD’de her alanda faaliyet gösteren bu kuruluşlar, siyaset ve yönetime de nitelikli elemanlar yetiştirmekte ve siyasete yön vermektedir.
Bu kuruluşlar, demokratikleşme, sivil ve siyasal örgütlülük, siyasete, yönetime ve alınan kararlara katılım açısından halkı bilinçlendirme faaliyetlerinde de etkin rol almaktadır.
Ne yazık ki ülkemizde bu kuruluşların faaliyetlerine az rastlandığı gibi siyaset ve yönetimde etkin oldukları söylenemez. Etkin görünen kuruluşların çoğunun da devlet merkezli yarı resmi bir konuma sahip oldukları bilinmektedir.
En azından demokrasi, hak ve özgürlükler ve Kürt meselesi başta olmak üzere temel sorunlarımızın tespit ve çözümü için yüzlerce kuruluşa ihtiyacımız varken etkin ve nitelikli bir tek kuruluşu örnek göstermeyişimiz durumumuzu anlatmaya yeterlidir.
Düşünce oluşmadan doğru eylem gerçekleşmez. Fikir doğru eylemin temelidir. Evrensel düşünceye ve fikirlere sahip olamadığımız için gelişmeleri öngörmekten ve temel sorunlarımızı çözmekten de aciz kalıyoruz.
Temel sorunlarımızı çözmeden ve muasırlaşma hedefine ulaşmadan bir yüz yılı geride bırakmak üzereyiz. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına sorunlu, çatışmacı, otoriter, tekçi bir siyaset anlayışı ve yönetim tarzıyla giriyoruz.
Oysa dünya yeniden şekilleniyor. Teknolojik devrim yeni yapılanmaları zorunlu hale getirecek. Dünyada büyük dönüşümler, değişimler beklenmektedir. Özellikle Pandemi sonrası yeni bir dünyanın kurulacağı düşünülmektedir.
Siyasal sistemler, ittifaklar yeniden şekillenecektir. 20 yıl gibi yakın tarihte bugünden çok farklı bir dünya bekleniyor.
Türkiye bu gelişmeler karşısında duyarsız, ilgisiz kalamaz. Mevcut sistem, siyaset ve iktidar anlayışıyla geleceğin Türkiye’si de kurulamaz. Dünyada olup bitenleri bilmeden, kavramadan ve gelişmeleri ön görmeden ülkeyi yönetmek, siyaset yapmak artık mümkün olmayacaktır.
Bu nedenle yeni bir dünyada yeni bir Türkiye kurulmalıdır. Bunun için de yeni bir siyasete, yeni bir sisteme, yeni bir akla ve stratejilere ihtiyaç vardır. Düşünce kuruluşları, Think Tan merkezleri bu gelişmeler için zorunludur.
Bu bağlamda İkinci Yüzyıl Enstitüsü Vakfı (İYEV) faaliyetlerinin ilk çalışma toplantısı 20 Aralık Pazartesi günü Ankara’da yapıldı. Tanıtım, faaliyet ve hedefleri Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı CHP Meclis üyesi ve 24. Yasama dönemi İstanbul Milletvekili Müslim Sarı tarafından sunuldu.
Aklı ve bilimi önceleyen, iddialı, nitelikli, vizyoner bir Vakıf olması takdir topladı. Bu vesileyle başta Başkan Müslim Sarı olmak üzere Yönetim kurulunu tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
Benim de içinde yer aldığım Vakfın danışma kurulunda birçok siyaset ve hukuk insanı, eski bakanlar, parti eski Genel Başkanları, emekli büyük elçiler, yazar, düşünür ve akademisyenler yer almış.
Homojen değil heterojen bir kuruluş. Etnik, inanç ve politik tercihleri farklı bu insanların birikim ve tecrübelerini tartışarak, müzakere ederek oluşturacakları ortak aklın yeni dönemde Türkiye siyasetine ve yeni bir Türkiye inşasına çok şey katacağı muhakkak.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yeni paradigma, vizyon ve projelerden yoksun ve hazırlıksız gireceğimizi düşünmüştüm. Mevcut siyaset anlayışının yeni bir Türkiye inşa etmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyim.
Birinci yüz yılın birikimini taşıyan kişilerden oluşmuş bir düşünce kuruluşunun yeni Türkiye hedefi karşısında yeniden umutlandım. Çünkü bu kuruluşun amacı ikinci yüzyılda ortak ve evrensel değerler paydasında yeni bir sistemi, gelişmiş yeni dünya düzenine göre kurmaktır.
Yüz yıl boyunca demokratikleşemeyen cumhuriyeti, ikinci yüzyılda demokrasi ile taçlandırmaktır. Çözülemeyen temel sorunları demokrasi ile çözmektir. Yoksulluğu, yoksunluğu gidermek, eşitlik temelinde birlikte yaşamayı ve hukukun üstünlüğünü tesis etmek, iç ve dış barışı sağlamaktır.
Gerçekten de ulusal sorunlarını çözemeyen, ulusal barışını sağlamayan, komşularıyla kavgalı ve çatışma içinde olan bir devletin dünya barışına katkı yapması mümkün değildir. Barış, sadece Türkiye’nin değil dünyanın önceliğidir.
Toplantı esnasında siyasetçi, akademisyen veya yazar olmaktan daha çok ufuk sahibi, yenilenmeye, yeni bilgilere açık olmanın ne kadar önemli olduğuna bir kez daha şahit oldum. Hukukçu olmaktan daha çok hukuku içselleştirmiş olmanın önemini bir kez daha gördüm. Siyaset yapmaktan daha çok siyaset insanı olabilmenin önemini anladım.
Birikim ve öngörü sahibi, nitelikli şahsiyetlerden oluşan İYEV grubunun yeni dönem için her alanda vizyoner projeler üreteceğine inanıyorum. Benzer kuruluşların hızla kurulması ve yeni Türkiye için eyleme geçmesi artık bir zorunluluktur.
Siyasetin ve sistemin demokratikleşmesi, sorunlarımızın çözümü, muasır değerlerle buluşarak yeni ve medeni dünyanın parçası olmanın yolu düşünce-fikir kuruluşlarından geçeceğini unutmayalım.
Tekraren İYEV yöneticilerini, Danışma ve Bilim kurullarını, çalışanlarını ve emeği geçen herkesi, özellikle de Başkan Müslim Sarı’yı kutlar, başarılar diliyorum.
Ülkemize hayırlı olsun.
Abdulbaki Erdoğmuş