Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Albaraka İslami Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada servet ve gelir adaletinin bozulmasına dikkat çekti. Erdoğan kapitalist sisteme vurgu yaparak "Fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını hepimiz kabul etmek zorundayız" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Albaraka İslami Finans Zirvesi’nde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
* Uluslararası Finans Enstitüsü'ne göre küresel borçlar 315 trilyon dolara yükseldi.
* Finansal sistem artık reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür.
* Kronikleşen bir diğer sorun servet ve gelir adaletinin bozulmasıdır. Öyle ki günümüzde servet eşitsizliği dünyada tarihi bakımdan en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin aldığı pay ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Fakirden zengine doğru bir servet transferi yaşanıyor.
* Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gibi görünse de tekelleşmeyi, paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını hepimiz kabul etmek zorundayız.
'YASTIK ALTI' AÇIKLAMALARI
* Katılım finansın hala arzu ettiğimiz seviyenin altında olduğunu itiraf etmek durumundayım.
* Biz yastık altı denilen sistem dışı tasarruf kültürüne sahibiz.
* Yastık altında döviz ve altının sahibine güven verme dışında ekonomiye aktif bir katkısı olmadığını hepimiz biliyoruz.
* Yastık altı tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını hep arzu ettik, teşvikler açıkladık, çağrıda bulunduk. Ama bunda tam anlamıyla muvaffak olamadık.
* Yastık altı altınların ekonomiye kazandırılmasında kurumlarımız toplumu ikna edici finansal ürünler geliştiremedi.
* Katılım finansa yönelik toplumdaki ön yargılar hala kırılmadı.
* Ülkemizde katılım finans ekseriyetle dini hassasiyetlere göre tasarrufların değerlendirilmesi olarak görülüyor.
* Katılım finansın kısa vadede bankacılık varlıkları içindeki payını yüzde 15'e taşımayı hedefliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Albaraka İslami Finans Zirvesinde, dünyada gelir adaletinin bozulduğunu söyleyerek "Günümüzde servet eşitsizliği tarihin en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim, toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip." dedi. Servet eşitsizliğini Said Nursi'nin sözleriyle eleştiren Erdoğan, "Eski hal muhal; ya yeni hal, ya izmihlal" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Albaraka İslami Finans Zirvesinde açıklamalarda bulundu. Dünyada gelir adaletinin bozulduğunu belirten Erdoğan, "Günümüzde servet eşitsizliği tarihin en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim, toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip." diye konuştu. Erdoğan, mevcut sistemin insanlığa refah, huzur ve adalet getirmeyeceğini belirterek servet eşitsizliğini Said Nursi'nin "Eski hal muhal; ya yeni hal, ya izmihlal" sözleriyle eleştirdi.
Erdoğan, kapitalist sistemin zayıfı daha zayıflattığını, fakiri daha da fakirleştirip, zalimi güçlendirdiğini belirterek dertlere derman olmayacağını ifade etti.
"GÜVENLİĞİN OLMADIĞI YERDE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK OLMAZ"
'Dünya beşten büyüktür' tespitimiz, sistemin değişmesine olan acil ihtiyacı göstermektedir. Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze soykırımıyla birlikte artık bu kaçınılmaz bir hâl almıştır. Şunu görmek ve kabullenmek mecburiyetindeyiz: dünyanın devasa bir köye döndüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika'da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa, Suriye'de, Sudan'da, Yemen'de kan akmaya devam ediyorsa, Gazze'de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz. Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz.
"SERVET EŞİTSİZLİĞİ DÜNYADA EN YÜKSEK SEVİYESİNE ÇIKTI"
Kronikleşen bir diğer sorun servet ve gelir adaletinin bozulmasıdır. Öyle ki günümüzde servet eşitsizliği dünyada tarihi bakımdan en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin küresel servet dağılımından aldığı pay ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Yani küresel düzeyde fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor.
Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor görünse de arka planda tekelleşmeyi, tefeciliği, manipülasyonu, üretim, emek ve ticaretten daha ziyade paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Zayıfı daha zayıflatan, fakiri daha da fakirleştiren, zalimi güçlendiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını, insanlığa refah, huzur ve adalet getirmeyeceğini artık hepimiz kabul etmek zorundayız.
"YASTIK ALTINDAKİ DÖVİZ VE ALTININ EKONOMİYE KATKISI YOK"
Biz yastık altı denilen sistem dışı tasarruf kültürüne sahibiz. Bizim insanımız Allah göstermesin zor günlerinde muhannete muhtaç olmamak amacıyla gelirinin bir kısmını biriktir, tasarruf eder. Bunu da çoğunlukla altın ve maalesef döviz ile yapar. Yastık altında döviz ve altının sahibine güven verme dışında ekonomiye katkısının olmadığını hepimiz biliyoruz. Yastık altı tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını hep arzu ettik. Finans kurumlarımızı bu konuda politika geliştirmeleri için teşvik ettik, destekledik. Farklı zamanlarda çağrıda bulunduk. Ama bunda tam anlamıyla muvaffak olamadık. Yastık altı altınların ekonomiye kazandırılmasında kurumlarımız toplumu ikna edici finansal ürünler geliştiremedi. Katılım finansa yönelik toplumdaki önyargılar hâlen kırılmadı. Bu alanda hâlen bilgiden ziyade eskiden kalma ön kabullerle hareket edildiğine üzülerek şahit oluyoruz. Katılım finans sistemini hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor.