EVLİLİK HAYATINDA İLİŞKİLER SADECE AŞKLA YÜRÜMEMEKTEDİR!

EVLİLİK HAYATINDA İLİŞKİLER SADECE AŞKLA YÜRÜMEMEKTEDİR!

Mutlu evliliklerde aşktan daha fazlasına ihtiyaç duyulmaktadır! Çünkü evlilik ilişkisi içerisinde çiftlerin en çok yakındıkları problemlerin kaynağına inildiğinde sevgi, saygı ve karşılıklı anlayış gibi duygusal becerilerin eksikliği olduğu kadar; çatışma, problem çözme gibi iletişim odaklı becerilerin eksikliği de dikkati çekebilmektedir. Çiftlerin yaşadıkları duygusal ve davranışsal problemler herhangi bir yardım almadıkları takdirde evliliklerini olduğu kadar yaşam doyumlarını etkilemekte ve buna bağlı olarak yaşam kalitelerini de oldukça düşürebilrmektedir.

Mutlu Bir Evlilik İçin Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Fawn Weaver ne güzel söylemiş; “Mutlu bir evlilik, mükemmel bir eşiniz veya mükemmel bir evliliğiniz olduğu anlamına gelmemektedir. Bu sadece her ikisinde de kusurların ötesine bakmaya karar verdiğiniz anlamına gelir.” Evlilik, her kültür olayı gibi zamanla gelişen, değişen, yeni biçimler alabilen, kadın ve erkeğin birlikteliği ile gerçekleşen, en küçük toplum birimidir. İnsanın kurduğu her yapı gibi, evliliğin de zamanla aksayan, düzeltilmesi gereken yönleri vardır (Özuğurlu, 1999).

Farklı Aile Yapıları:

Evlilik ilişkisini bireyin ait olduğu aile yapısı da şekillendirebilir. Bazı bireyler genellikle ailelerinde gördükleri ilişki biçimini evliliklerinde model alarak eşlerinden buna uygun davranmalarını bekleyebilirler. Evlilikte, eşlerden birisi diğerinin yaşam tarzına sürekli müdahalede bulunması durumunda evlilik birlikteliği oluşma aşamasında olan çiftin birbirlerine karşı olan ailevi sorumlulukları ve ilişkileri zora girebilir. Ne yazık ki, bazı çiftler birbirleriyle çok iyi anlaşmalarına rağmen, büyük ölçüde ailelerinin etkisi altında kalmaları durumunda, evlilik ilişkileri bitme noktasına kadar gidebilir. Bu gibi durumlarda iki farklı aile yapısından gelen bireylerin kendi evlerinde karşılıklı anlayış çerçevesinde kendilerine uygun yapısal ve ilkesel bir birliktelik oluşturmaları gerekmektedir!

Ölçüsüz Konuşma:

Bu, evli çiftlerin takip etmede zorlandığı evlilik ilkelerinden biridir. Çoğu durumda, söylemek istediğiniz anlık sözleri “mantık süzgeci”nden geçirmeden aklınıza geldiği şekliyle açıkça ifade etmenizdir. Sonuç olarak, ağzınızdan çıkan ve karşı tarafı yaralaması muhtemel olan, olumsuzluğa sebep olabilen, hayal kırıklığı ve kızgınlık oluşturan sözleri çoğu zaman sizin bile inanamayacağınız tarzda sarf ediyor olmanızdır. Âmâ ne yazık ki, olumsuzluk içeren sözlerin oluşturduğu olumsuz etki diğer eş tarafından neredeyse hiç unutulmamaktadır!

İfade etmek gerekirse bu olumsuz durum, evlilik yaşamınızdaki ilk sorunları ortaya çıkarır. Eşinize karşı duyabileceğiniz saygı ve sevgi eksikliği, zaman içinde sizleri âşık olmaktan çok düşmanlığa itebilecek olan hatalar zincirine dönüşebilir.

İletişim Eksikliği:

Evlilik birlikteliğinde eşlerin birbirini fiili olarak dinlemekten kaçınması başka büyük sorunlara neden olabilmektedir. Birçoğumuz konuşmayı daha çok tercih ederken, dinlemeyi ise unutma eğilimine girdik. Biz her zaman için kendimizi haklı görürken, karşımızdaki kişiyi ise her zaman haksız görmeye çalışır olduk. Herhangi bir özeleştiri yapamıyoruz, ancak eşimizi sürekli eleştirmeye ve onda kusur bulmaya çalışıyoruz! 

Eşimizin bize söylemek istediklerini nadiren duyabiliyoruz ve daha da önemlisi eşimizi rahatsız eden veya yaralayan şeyleri görmezden gelip, konuyu değiştirme çabası içerisine girebiliyoruz. Bunun sonucu olarak, hiç konuşmamayı yeğliyor ve televizyon izlemeye kendimizi verebiliyoruz. Evli çiftler; ne dinlemek, ne görmek ne de hissetmek istiyor! Eşler arasında etkili iletişimin olmamasının sebebi her bireyin kendi düşüncesini savunması ve bunu karşı tarafa kabul ettirmeye çalışmasıdır!

Adaletli ol, her zaman doğru değilsin!

Kendinize ve eşinize karşı adil olunuz. Bu arada her zaman doğru ve adil olmayabileceğinizi aklınızdan çıkarmamalısınız. Bazen kararlarınızda ve düşüncelerinizde yanlış olabilirsiniz. İki kişi aynı fikirde olmayabileceğinden hareketle, çözüm yolunun orta bir yerde olduğu gerçeğini dikkate almak gerek. Şu da bir gerçek ki, her iki çift fikir ayrılığına düştüğünde, kesinlikle her ikisinde de suç vardır. Bu bağlamda orta yol unutulur ve uzlaşma sağlanamazsa, bu durum evliliğin birliği için ciddi sorunlar ortaya çıkarabilmektedir.

Bu durumda evliliğin ilkesi olarak, bazı zamanlar hatalarınızın olduğunu ve bu hataları gereğinden daha fazla abartmaya çalıştığınızı kabul etmek durumundasınız!


 

Yapamayacağınız bir şey için söz vermeyiniz:

Evliliğiniz birçok kere farklı sözler vermeye dayanıyor ve verdiğiniz sözler hiç gerçeğe dönüşemiyorsa, hayal kırıklığına uğramak ve öfke dolu olmak tamamen mantık dâhilindedir. Kelimeler ve sözler, birbirinizi sevdiğinizde ve işler iyi gittiğinde çok kolay yerine getirilebilir. Ama zor bir duruma düştüğünüzde, işler tamamen farklılaşır. Artık gerçek dışı sözleri sona erdirmenin ve harekete geçmenin zamanı gelmiş demektir!

Herkes hata yapabilir:

“Başarılı bir evlilik, iki mükemmel insanın birliği demek değildir. Bu, bağışlama ve zarafetin değerini bilen iki kusurlu insanın birlikteliğidir.” (Darlene Schacht)

En basitinden tüm insanların hata yapabildiği ilkesini kabul etmeniz gerekir. Hatalı olmak, insan doğasının bir parçası olup, affedici olup, geleceğe umutla bakabilmek demektir. Eğer ki hataları tekrar eder ve herhangi bir anlaşmazlıkta, geçmişte eşinize kızmanız gereken yüzlerce nedenden bahsederseniz, o zaman bu ruhunuzu öldürecek, öfke ve kötü anılarla dolduracaktır.

Tutarlı olmalıyız:

Eşinizin size güvenebilmesi için kelimeler ve eylemler arasında tutarlı ve dengeli bir çizgi oluşturmalısınız. Sadece nasıl iyi vakit geçirebileceğinize değil, eşinizin tüm zor anlarında yanında olup destekleyici olmaya büyük özen göstermelisiniz. 

Eşinizle tartışabilmek için açık olmanız gerekir:

Tüm sorunlar, özellikle anlaşmazlıklar, eşlerin birbirlerine karşı dayatmacı yollarla ve hamlelerle değil, diyalog ve uzlaşma yoluyla çözüme kavuşturulmalıdır. İlkesel olarak, tartışmalardan kaçınmaya çalışın ve eşinize karşı fikirlerinizi asla zorla empoze etmeye kalkışmayın. Herkes kendine göre belirli bir görüşe sahiptir ve eşler buna saygı göstermelidir. Bir anlaşmazlık durumunda, bir çözüme ulaşmanın en iyi yolu karşılıklı yapıcı diyalog ve uzlaşıdır!

Üstünlüğünüzden yararlanmayın:

Eşinizin üzerinde belirli bir alanda olası üstünlüklerinizi istismar etmeye kalkışmayın! Örneğin, daha iyi bir finansal pozisyondaysanız veya eşinizden daha iyi bir iş ve kariyeriniz varsa, bu avantajdan yararlanmaya çalışmayın ve eşinizin bu konuda kendisini düşük düzeyde görmemesi için gerekli yapıcı yaklaşımı ortaya koymanızda fayda vardır. Eşinizi küçük görme ve eleştirme yerine ilkesel olarak gelişmesine yardımcı olmaya çalışın!

Eşinizle karşılıklı kararlar veriniz:

Çocuğunuzun doğum ve eğitimi için birlikte karar veriniz. Hiç kimse her şeyin pembe olacağına dair yanılsamalara sahip olmaması gerekir. Eşler yaşamda rutin, can sıkıcı ve kopukluk olabileceğini dikkate almalıdır. Karşılıklı ilişkinin gücüne inanarak sabır ve inanç sahibi olmanız ve her zaman için karşılıklı diyalog ve ortak kararlar yoluyla zor bir durumla başa çıkmanın yollarını bulmaya çalışmanız gerekmektedir!

Saygı duy ki, saygı bulabilesin:

Diğer tarafa saygı, sonsuz aşk ve bağlılık vaat ederken, ne yazık ki evlilik yemini göz ardı edilebiliyor?! Bu da evliliğinizin hayata bağlılık olduğunu kavrayamadığınız anlamına gelebiliyor. Bu nedenle, hayatınızı bağladığınız kişiye karşı saygı duymalı ve onurlandırmalısınız. Eşinize saygı eksikliği içerisinde olmanız ister zaman zaman ister kalıcı olsun, yapabileceğiniz en büyük hatadır! Bir evlilikte karşılıklı saygı ve sevgi olmadığı müddetçe, evliliğin bir felaketle sonuçlanması kaçınılmaz olabilmektedir.

Sonuç olarak;

     Aile içi çatışma konuları, içerikle ilgili konular (ev işlerinin paylaşımı, para vb.) ve ilişkiyle ilgili konular (aşk, güç, ebeveynlik vb.) olmak üzere de gruplanabilir. Araştırmalar genelde, arkadaşlar, din ve kıskançlıktan kaynaklanan çatışmaların zaman içinde azalma gösterdiğini, cinsellik, iletişim ve eğlence ile konulardan kaynaklanan çatışmaların ise, zaman içinde artış gösterdiğini ortaya koymaktadır (Segrin, 2004; akt: Canel, 2007). Bu problemlerin kaynağına bakıldığında ise; etkili iletişim kurabilen aile üyelerinin, duygu ve düşüncelerini açık ve net bir şekilde dile getirebildikleri, kimi zaman “çözülemez” gibi görünen problemleri dahi çözebildikleri görülmekte iken; yetersiz yada etkili iletişim kurma becerisine sahip olmayan aile üyelerinin problem çözme kapasitelerinin düşük olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, uzun vadede zayıf iletişimden kaynaklı olarak; aile üyelerinin, ayrı yaşaması, ebeveynlerin boşanması ve çocuklarda artan uyum ve davranış problemleri ile sonuçlanabilmektedir. Burada önemli olan hususun ise; her iki taraf için uygun olan çözüm yolunun bulunup uygulamaya geçilmesidir!

Unutmayınız ki; sevgi kusurları yok etmez fakat görmezden gelebilir!

Sevgiyle… :))

  Nihal TAŞCI

Eğitimci Sosyolog/Aile Danışmanı ve Çocuk Gelişim Uzm.