ŞEYTANDAN VE SİYASETTEN ALLAH'A SIĞINIRIM

ŞEYTANDAN VE SİYASETTEN ALLAH'A SIĞINIRIM

Hani söylenmiş bazı sözler vardır, yılların eskitmeye gücünün yetmediği,

Söylendikçe kıymetlenen,

Üzerinden yıllar geçtikçe anlam bulan, içinde bulunulan zamana ve mevcut gelişmelere ışık tutan,

Duyulduğu zaman ilk defa duyuyormuşcasına bir algı uyandıran vs vs…

Her türlü ağır hakaretin, belden aşağı vuruşun mübah sayıldığı günümüz siyasetinde,

Üstad Bediüzzaman Said’i Nursi’nin,

Siyasetin çirkinliği adına söylediği şu veciz ifade ne kadar da kıymetlidir.

“Bir zaman kin güdercesine körü körüne siyasete bağlanmanın neticesi olarak gördüm ki, dindar bir alim, kendi siyasi fikrine muhalif olan salih bir alimi kafirlikle suçladı.Ve kendi siyasi fikrinde olan bir münafığa ise hürmet edip onu övdü.İşte siyasetin bu fena neticelerinden ürküp şeytandan ve siyasetten Allah’a sığındım

(اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ وَالسِّيَاسَةِ)

.O zamandan beri siyasi hayattan çekildim.”

*    *    *

Telefonun Ucunda anket şirketi çalışanı soruyor.

Efendim bu seçimde hangi aday’a oy vereceksiniz?

Şu aday’a mı, Yoksa bu aday’a mı diye,

Tabii her zaman olduğu gibi başka seçenek hakkı tanınmıyor;

Şu mu, bu mu?

Malumunuz bu soru sadece anket şirketlerinden değil, çevremdeki insanlardan’da, oy’unu kime vereceksin, veya yine mi oy kullanmayacaksın gibi sorularla karşılaşıyorum.

Oy kullanmayarak hem insani, hem de İslami açıdan izzetli bir duruş sergilediğimi ve ne kadar isabetli bir karar verdiğimi, yaklaşan seçim arefesinde çok daha iyi anlıyorum.

Lağım çukurlarından gelen o dayanılmaz koku, siyasetçilerin sergilediği siyaset dilinden ve tarzından daha çirkin, daha iğrenç gelmiyor bana.

İnsâni ve ahlaki açıdan bunlar arasında bir tercih yapmak istemememin sebebi şudur ki;

Mevcut siyaset kurumunda siyaset dili ve ahlak seviyesi öylesine dibe vurmuş durumda ki, kullandıkları dil ve meydanlarda söylenenler, ahlak sahibi her insana en hafif tabir ile Edep yahu dedirtecek türden.

Hepsi hepsi bir belediye seçimi için karşılıklı söylenilen ağır hakaretler, ahlak dışı ifadeler, belden aşağı vurmalar, birbirinden ağır ithamlar…

Hepsi ve daha fazlası, topluma örnek olmak için öne çıkan, sözde liderlerin dillerinden düşmüyor.

Linç, Küfür, Kafir vb havada uçuşuyor.

Vallahi ben dinleyince utanıyorum ama onlar bu dili kullanırken toplumdan utanmıyorlar.

Yukarıda zikrettiğim iğrençliklerden arınmadıkça, karakterli ve şahsiyetli insanların da gönül rahatlığı ile yer alabilecekleri bir kurum haline gelmedikçe, bu yapının en alt kademedeki dişlisi olan, oy veren bir vatandaş konumunda bile olmayacağım.

Ancak ne ilginçtir ki toplum, sanki bu yerel seçimlerden sonra 4 buçuk sene Bir Daha seçim olmayacağının bilincinde hareket eder gibi, bir daha bu hakaret ve küfür dolu söylemleri nereden bulacağız edasıyla, sarf edilen her çirkin söz ve her ağır hakaret karşısında doğru mudur, yanlış mıdır, iftiramıdır diye hiç düşünmeden, çılgınca avuçlarını patlatırcasına alkış tutuyor, sloganlar atıyorlar. Bir toplumun şahsiyet erozyonuna uğraması denen şey bu olsa gerek!

yazık.

Beni davet etmeyin Kardeşim

Bu çirkinliğin içinde bulunmak istemiyorum!

Günümüz siyasetinin çirkinliğinden kısaca bahsettikten sonra Neden bunlar arasında bir tercih yapmak istemediğimin asıl ve en önemli sebebine geleyim.

GETİRİN GERÇEK OY PUSULASINI

GİDİP OY’UMU KULLANAYIM

Şöyle ki,

Allah azze ve celle Kur’an’da buyurduğu üzere insanoğlunu ahseni takvim, yani yaratılmışların en hayırlısı olarak yarattığını söylüyor ve Kâlu Bela’da bütün insanlıktan “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye sorduğu soru karşısında istisnasız bütün insanlıktan “Evet ya Rabbi sen bizim rabbimizsin” cevabını aldığını söylüyor.

Biz Müslüman topluma son yüz yıldır İLAH gibi RABB gibi bazı islâmi kavramların özellikle yanlış öğretilmesinden dolayı bu kavramlar ile alakalı çok büyük bir yanılgıya düşülmüştür.

“RABB” kavramını gerçek manası ile anlamak için Burada küçük bir parantez açmayı gerekli görüyorum

(“r-b-b” kökünden türeyen bu kelime sözlük anlamı olarak; terbiye eden, ıslah eden, mutlak otorite olan, efendi, malik ve sahip olan, üstünlüğü kabul edilen, sözü dinlenip itaat edilen gibi anlamları içermektedir. İslami terim olarak Rabb; yaratan, var eden olmak ile birlikte, yarattıklarını düzene koyan ve üzerlerine söz söyleme, emretme, yönlendirme, yasaklar ve serbestler belirleme  gibi yetkisi de olandır. Bu kelime Allah’ın (cc) sıfatlarındandır ve bu kelimenin hangi anlamlara geldiğini, Rabb’lik vasıflarının neler olduğunu bilmeyen bir kişinin ister istemez Allah’tan başka Rabb edinmesi olası bir durumdur)

Hal böyleyken bugüne kadar uygulanmış ve bundan sonrada uygulamaya koyulacak olan kanun ve yasalarda Allah’a ve peygamberine söz hakkı tanımayan bu yapıya nasıl olur da destek verebilirim.

İnsanları yönetmek için toplumun önüne geçen kişiler, Kur’an’ı ve sünneti dikkate alıyorlarmı ki

ben onları dikkate alayım?

Diyorlar ki Neden Oy kullanmıyorsun?

Seçim zamanı insanların önüne sürdükleri oy pusulasında Allah’a ve peygamberine söz hakkı tanınmayan bu sistemi hangi parti yönetsin ?

A Partisi’mi,

B Partisimi,

C Partisi mi yoksa

D Partisi mi yönetsin diyorlar;

Ben de Pakistanlı Âlim Mevdudi’nin söylediği gibi diyorum ki, Domuz etini kimin pişirdiğinin bir önemi yoktur, domuz eti domuz etidir, ister Bir müslüman pişirsin, isterse bir kafir pişirsin. Müslümanın pişirmesi domuz etini helal yapmaz.

Bununla birlikte ne zaman ki bizim önümüze gerçek anlamda bir oy pusulası gelirde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni neye göre yönetelim ?

•İslam’a göre mi

•Demokrasi ve laikliğe göre mi

•Sosyalizme göre mi

•Faşizme göre mi vesaire.

Ne zaman ki topluma böyle bir tercih yapma hakkı verilirse sabah’ın erken saatinde gidip oy kullanacağımdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Son olarak burada meseleyi açıklayıcı olmasını düşünmem hasebiyle Adiyy bin Hatem olayını da yazmak istiyorum.

Peygamberimiz (sav) bir gün mescitte Tevbe suresindeki şu ayeti okurken Adiyy bin Hatem içeri girdi.

Peygamberimiz,

” Allah’tan başka bilginlerini ve rahiplerini kendilerine Rabb edindiler, Meryem oğlu mesih’i de Rabb edindiler Oysa ki onlar, bir olan Allah’a ibadet etmek ile emrolunmuşlardı”.

Ayetini okurken Adiyy bunları duydu ve Ya Resulallah, Biz rahiplerimizi ve hahamlarımızı Allah’tan başka  Rabb edinmedik ki ve onlara da ibadet etmiyorduk ki Kuranı Kerim neden böyle söylüyor dedi.

Peygamber Efendimiz hiçbir tefsir alimine söz hakkı bırakmayacak şekilde ayetin tefsirini şu şekilde yaptı.

– Rahipleriniz Hahamlarımız Size bazı konularda helal bazı konularda haram tayin etmediler mi?

– Adiyy, evet ya Resulallah dedi

– Siz de bunları kabul edip onlara itaat etmediniz mi?

– Adiyy bin hatem yine Evet ya Resulallah diye cevap verdi

Böylece Peygamberimiz, işte sizin bu yaptığınız itaat onlara ibadetin ta kendisidir buyurdu.

Vesselam.