EKONOMİ

Faize Bol Keseden Para Yağdırılıyor, “Faiz Ödemelerinden Vatandaşın Sorunları Görülmüyor”

TBMM bütçe görüşmeleri devam ediyor. Saadet Partili vekiller ise bütçenin tamamı ve ayrı ayrı tüm kalemleri üzerine Meclis kürsüsünden konuşmalarını sürdürüyor. Vekiller, bütçeye ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

TBMM bütçe görüşmeleri devam ediyor. Saadet Partili vekiller ise bütçenin tamamı ve ayrı ayrı tüm kalemleri üzerine Meclis kürsüsünden konuşmalarını sürdürüyor. Vekiller, bütçeye ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Milletvekilleri, faiz ödemelerine ayrılan ödeneğin yüksek olduğunu belirterek, vatandaşların yaşadığı sorunların görülmediğine işaret etti.

Meclis’te bütçe maratonu devam ediyor. Saadet Partisi milletvekilleri TBMM’de 2025 bütçe görüşmelerine ilişkin konuşmalarını sürdürüyor. Saadet Partisi YİK Üyesi ve Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Saadet Partisi GİK Üyesi ve Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın konuşma gerçekleştirdi.

KILIÇ: “BÖYLE BİR DÜZEN ANCAK SEFALET GETİRİR”

Ekonomi yönetiminin bir avuç mutluluk haricinde 85 milyon vatandaşın kanayan yarası olduğunu ifade eden Saadet Partisi YİK Üyesi ve Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, AK Parti iktidarının uyguladığı ekonomi politikasının istikrarlı tek noktasının faize bağlılık olduğunu belirterek, “Faize dayalı bir ekonominin uzun vadede milletimize refah getirmediği ortadadır. Bu durumun artık fark edilmiş olmasını bekliyoruz, artık idrak edilmiş olduğunu görmek istiyoruz fakat nafile, bunun olduğuna dair en ufak bir emare bile yoktur. Faiz fakirden zengine kaynak akışına sebep olarak gelir adaletsizliğini derinleştirirken zekât müessesesi tam tersini yapar ve gelirin adil dağılmasını sağlar. Devlet bunu adil vergilendirmeyle sağlayabilir. Zaten vergi topluyorsunuz, gelire oranla vergilendirme yapıldığı takdirde dengesizlik giderilir. Ekonomi Bakanımız ‘Vergilendirilmemiş bir alan bırakmama gayesindeyiz’ derken vergi adaletinin ‘a’sından bahsetmiyor. Yapılan özetle şudur; toplumun tamamı, geliri olsun olmasın istisnasız herkes vergi veriyorken bankalarda faizde para bekletenler ise paradan para kazanıyor. Devlet, herkesten topladığı vergilerle bu defa bütçe açığı ve faiz yükünü ödemeye çalışıyor. 2025 yılı için bütçe açığı ve faiz yükü toplamda 4 trilyon lira. Bu neyle ödenecek? Elbette milletimizden toplanan vergilerle ödenecek. Böyle bir düzen ancak sefalet getirir, bu düzen çürümüş düzendir; bunu artık görmelisiniz. Geliniz, adil olmayan vergi sistemini yeniden düzenleyerek en azından bir iyileştirme çabası gösterin” dedi.

“FAİZE BOL KESEDEN VERİYORSUNUZ”

Alım gücünün düştüğüne dikkat çeken Kılıç, ekonominin büyümesi ile borç ve faiz yükünün de arttığını ifade ederek, “2025 yılı için bütçeden ödeyeceğiniz faiz miktarı 1 trilyon 950 milyar liradır, yani her gün 5 milyar 342 milyon faiz ödüyoruz. Bu miktarın ne kadar büyük olduğunu bir örnekle ifade etmek isterim; tüm il, ilçe ve belde belediyelerimizin tamamının 2025 yılı toplam bütçeleri 1 trilyon 610 milyar liradır. Bütün belediyelerin toplam bütçesi faize ödenecek miktarın yüzde 82'sine tekabül ediyor. İşte, milletimizin emeği ve alın teri böyle heba ediliyor. ‘Emekliye kaynak yok, memura yok, asgari ücretliye yok, çiftçiye yok, fakir fukaraya yok’ derken faize bol keseden veriyorsunuz. Geçiş garantisi vererek yaptırdığınız köprü ve yolla övünüyorsunuz fakat faiz lobileri ile garibanın cebi arasına kurduğunuz köprüden bahsetmiyorsunuz. Hasta garantisi vererek yaptırdığınız hastanelerle övünmeyi biliyorsunuz ancak faiz mikrobuyla zehirlediğiniz milyonları görmek işinize gelmiyor. Kürsülerde nutuklar şahane, çizilen tablolar ise toz pembedir ancak bu şatafatlı nutuklar her gün bir yenisi yaşanan ve çoğu yoksulluk kaynaklı olan intiharları gizlemeye yetmiyor, bilesiniz” ifadelerini kullandı.

KAYA: “SURİYE MESELESİ DOĞRU YÜRÜTÜLMEZSE SURİYE’DEKİ ATEŞ BÖLGEYİ YAKAR, YIKAR”

Suriye’de yaşananlara dikkat çeken Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Suriye’de yaşanan sürecin herkesin bir zafer olarak görürken iktidarın böyle yapmaması için çağrıda bulunarak, “Devamında ne olacak, ne adımlar atılacak, hangi risklerle karşı karşıyayız? Allah korusun, şayet bir kurmay akıl yoksa, ‘Bunun devamında ne olacak?’ diye bir plan yoksa, emin olun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük güvenlik meselesi olan Suriye meselesi gelir başımıza bela olur. Şu anda gelen bilgiler, sizler de bunu elbette takip ediyorsunuzdur, önemli bir bilgi arkadaşlar, Amerika ile Rusya'nın anlaştığına dair iddialar var. Rahmetli İsmet İnönü'ye atfedilen bir söz var, ne kadar doğrudur bilmiyorum ama muhtemelen doğrudur, der ki: ‘Amerika ve Rusya'nın anlaştığı yerde Türkiye'nin başı beladadır.’ Bu mealde. Şimdi, hâl böyleyken, lütfen, bakın, eğer Suriye meselesi doğru yönetilemezse, Suriye'nin bütün renklerinin, bütün halk kesimlerinin hangi inançtan olursa olsun insanların kendilerini güvende hissedeceği bir gelecek Suriye için inşa edilemezse Suriye'deki ateş aynen Afganistan'daki gibi bütün bölgeyi yakar, yıkar” dedi.

“HTŞ BİLE ŞU ANDA BU KADAR RAHAT BİR ŞEKİLDE ŞAM'A İNDİĞİNİN DETAYINI BİLMİYOR”

HTŞ’nin ilerlemesine ilişkin de konuşan Kaya, bu ilerleyişin Rusya ile Amerika’nın anlaşmasının bir kanıtı olduğunu belirterek, “Geçtiğimiz Ağustos, Eylül aylarında Ukrayna'dan askeri bir grup İdlib'e giderek HTŞ için askerî operasyon merkezi kurdu ve bugün, bu askerî operasyon merkezinden sonra. Halep'i yirmi beş günde alacağını, Şam'a altı ayda ulaşacağını düşünürken HTŞ bile şu anda bu kadar rahat bir şekilde Şam'a nasıl indiğinin detayını bilmiyor. Bir şeyler dönüyor, bir şeyler oluyor; bunun mutlaka detaylı bir şekilde incelenmesi lazım. Bugün ‘Özgür Suriye Ordusu’ dediğimiz yapının içerisinde bile 27 tane grup var, ‘HTŞ’ dediğimiz yapının içerisinde 6-7 tane belirleyici grup var. Allah korusun, yakında burada farklı operasyonlar olabilir, farklı suikastlar olabilir; bu suikastlar neticesinde bir anda farklı bir güne uyanabiliriz, bir anda sınırlarımızı ateş tamamen sarabilir. Ben sizlerden bir arkadaşınız olarak rica ediyorum; elbette insanlar sevinebilir, şöyle yapabilir, böyle yapabilir ama en azından, sorumluluk mevkisinde karar verici olan insanların olayın, fotoğrafın tamamına hâkim olacak şekilde doğru bilgilendirmeyle, ayaklarını yerden kesmeden bir süreç yönetimini hep beraber yürütmeliyiz” diye konuştu.

ÇALIŞKAN: “HERHÂLDE BU HÜKÜMETİ NAS ÇARPTI”

Bütçe görüşmelerinde iktidar kanadının görüşmelerine bakılınca Türkiye’de durumun güllük gülistanlık olduğunun zannedileceğini belirten Saadet Partisi GİK Üyesi ve Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, bütçenin plan ve bütçe görüşüldüğü esnada Genel Kurul görüşmelerinde de değişim yapılmadığını kaydetti. Çalışkan, “Bütçeden anlaşılan, bütçeyi savunmak üzere aramıza gelen başta sayın bakanlar ve değerli bürokratlar olmak üzere onlar da sanki bir görevi ifa etmek üzere, sanki zoraki gönderilmiş hırsıyla, heyecanıyla burada bulunuyorlar. Biz, bütçenin biraz daha düzgün konuşulmasını, gerçekten bütçe olmasını beklerdik. Herhâlde bu hükümeti nas çarptı çünkü faiz gibi bir mesele ‘nas’ denilerek âdeta suçu örtbas etmek üzere kullanılınca bir gün geldi faiz artık kurtarılamayacak hâle geldi. Bakın, şu anda faiz en büyük gider kalemimiz; 2 trilyon açık var, 2 trilyon da faize para gidiyor. 23'üncü bütçe yapılıyor, 23'üncü defa açık veriliyor, 23'üncü defa faiz büyüdükçe büyüyor. Net olarak ortada bir rakam var: Bu bütçenin geliri 12,7 trilyon, gideri 14,8 trilyon, net olarak gelir gideri karşılamıyor ve gelecek yılda da böyle bir beklenti hiçbir şekilde yok” dedi.

“BU BÜTÇEDEN MÜTEAHHİTLER VE FAİZCİLER MEMNUN”

Bütçeden iki kesimin memnun olduğunu ifade eden Çalışkan, bu kesimlerin ise müteahhitler ve faizciler olduğunu kaydederek, “Bütçeden kim memnun? Evet, 15 trilyonluk bir bütçe gelmiş, borçlanılarak, faiz ödenerek gelmiş, bunu bir tarafa bırakıyorum, aslan payını kim alıyor? Gördüğüm kadarıyla bütçeden memnun olan sadece iki kesim var: Bir; müteahhitler. Deprem döneminde, sağ olsunlar, TOKİ'ye, herkesin hizmetlerine ben teşekkür ederim yapılan işlerle ilgili. İkincisi faizciler. Bu bütçeden memnun olan üçüncü bir kalem, sektör göremedim ama ‘Kimler şikâyetçi?’ derseniz; işçiler, memurlar, emekliler, asgari ücretliler, kamuda çalışan taşeronlar, Diyanet İşleri’nde fahri Kur'an kursu hocaları, halk eğitim merkezlerinde görev yapanlar, ücretli öğretmenler, Kızılay'da kışın ortasında eylem yapan, hakkını arayan o mülakat mağdurları, bin 300 kişi” ifadelerini kullandı.

ATMACA: “BU, KESİNLİKLE BİR FAİZ BÜTÇESİDİR”

Bütçe görüşmelerinin 10 günden beri sürdüğüne dikkat çeken Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, muhalefet tarafının teknik değerlendirmeler gerçekleştirdiğini, iktidar kanadının ise bütçeyi savunduğunu belirtti. Atmaca, “Hükümet tarafı, tabanda olan bitenden çok haberdar değil çünkü anlattıkları manzara ile taban hiç örtüşmüyor. Bir kere, bütçeye genel bakıldığı zaman, bir faiz bütçesi olduğu, en büyük rakamın faize ayrılmasıyla ortaya çıkmış oluyor. Bu, kesinlikle bir faiz bütçesidir. Şimdi, iktidar kanadı bütçeyi överken ben çok şaşırıyorum çünkü asgari ücreti ve emekli maaşı açlık sınırı altında olan bir ülkede o ekonomi patronlarının övünmelerini anlamak mümkün değil; bu, aklın kabul edebileceği bir gerçek değil çünkü en önemli ölçek budur. Toplum kesimlerinin en büyük çoğunluğunun aldığı ücrettir bunlar. Yirmi iki yıllık iktidar olma sonunda gelinen nokta buysa ve bundan da eğer övünülüyorsa vay hâlimize demekten başka bir şey bulamıyorum” dedi.

BİRÇOK ALANDA YAŞANAN SORUNLARA DİKKAT ÇEKTİ

Birçok sorunun olduğunu ifade eden Atmaca, basit çözümlerin dahi konulmadığını belirterek, “Her alanda ciddi sıkıntılarımız var, çok basit problemlerin bile halledilmediğine şahit olduk; örneğin, kamu çalışanları arasındaki ücret dengesizliği çok ciddi bir sorun. Her gün bir sürü kesimden bize şikâyetler geliyor. Aynı kurum içerisinde, aynı odada, aynı işi yapan iki insan arasında farklı ücretlerin olması bu hükümetin adaletini de ortaya koyuyor. Yine, işsizlik konusu çok büyük bir sorun. Üniversite mezunu gençlerin yüzde 25'i işsiz pozisyonda, iş bulabilen yüzde 75'lik kesimin de büyük bir çoğunluğu kendi okuduğu alanda değil başka bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Bu anlamda eğitim politikalarını da eleştirmek mümkün çünkü herkesi üniversite mezunu yapmak istiyorsunuz ama hangi alanda ne kadar insana ihtiyacımız olduğu konusu hiç değerlendirilmiyor. Yine, sosyal yapıda ciddi problemlerimiz var. Bu hükümet döneminde en çok istismar edilen konular millî ve manevi değerlerimiz oldu. Ki iki kelimelerinden biri millî ve manevi değerleri ihya ettikleri iddiası olmasına rağmen, bütün manevi değerlerimizde ciddi yıpranmaların olduğunu TÜİK'in verdiği istatistik değerlerinden anlamak mümkündür. Ama özellikle uyuşturucu konusu artık bir dert, bela olmaya başladı. Mütedeyyin ailelerin bile çocukları bu hastalığa yakalanıyor ve maalesef başvuracakları, yardım alabilecekleri hiçbir yer bulamıyorlar” diye konuştu.

AYDIN: “BÜTÇENİN ÖZETİ İSRAF, BORÇ, FAİZ, VERGİDİR”

Bütçe maratonunun sonuna yaklaşıldığını ifade eden Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın, tüm itirazlara rağmen hiçbir değişimin yapılmadığını belirterek, “Bütçe matematiktir ancak bütçenin bir de felsefesi vardır. Rakamlar bu bütçe hakkında zaten çok şey söylüyor. Rakamları harflere, kelimelere, cümlelere döktüğümüz zaman da bu bütçeyi hazırlayan felsefeyi, anlayışı, ruhu ve manayı anlamış oluyoruz. Bütçede yer alan yüzlerce rakamı kalem kalem alt alta topladığımızda karşımıza şu kelimeler çıkıyor: İsraf, borç, faiz, vergi; bu bütçenin matematiğinin Türkçe özeti budur. Maalesef, 2025 bütçesini işte bu dört kelimeyle özetleyeceğiz: Borç, faiz, vergi, israf. Bütçeler, iktidarın vaatleri ile karneleri arasındaki farkı net bir şekilde ortaya çıkarır. Bu yılki görüşmelerde pek çok milletvekili arkadaşımız farklı açılardan vadedilenler ile gerçeği çeşitli şekillerde kıyas ederek ortaya koydular. Ancak ben iktidarda bulunan arkadaşlara farklı bir soru sormak istiyorum: Vadettiğiniz Türkiye bu değildi, rakamlarla bu anlaşılmıştır. Ancak ben iktidar sıralarındaki arkadaşlara diyorum ki: Hayalinizdeki ülke bu muydu? Bunu tüm samimiyetimle, vicdanlarınıza seslenerek soruyorum: Hayalinizdeki Türkiye bu muydu?” dedi.

“POLİTİKALAR, BUGÜNÜ KURTARMAYA DÖNÜK DEĞİL YARINLARIMIZI ÖNGÖREREK BELİRLENMELİDİR”

AK Parti vekillerine seslenen Aydın, 20-25 yıl önce hayal ettikleri Türkiye ile bugünkü Türkiye arasındaki farkı kapatmak için adımlar atmaya davet ederek, “Bir yıl sonra yine burada 2026 bütçesinde bir araya geleceğiz ve tekrar bütçeyi konuşacağız. Hangi adımlar atılmalı ki seneye bugünkünden farklı bir bütçeyi ele alalım. Öncelikle atılacak her adımda ahlak ve adalet esas alınmalıdır. Eleştiri ve tekliflere peşinen kulak tıkanmamalıdır. Politikalar bugünü kurtarmaya dönük değil, yarınlarımızı öngörerek belirlenmelidir. Unutulmamalıdır ki, iktidarda kalmak önemlidir ancak daha da önemli ve kıymetli olan, iktidardan ayrılırken geride güzel bir miras bırakabilmektir. Faiz ve banka odaklı ekonomik anlayıştan vazgeçilmeli, üretim ve istihdama öncelik verecek reel ekonomiye geçiş sağlanmalıdır. İsraf, borçlanmayı getirir. Daha fazla borçlanma daha fazla faize mahkûm eder, daha fazla faiz ise daha fazla vergi demektir. Bu nedenle bu kısır döngüyü kırabilmenin, borç-faiz-borç sarmalından çıkabilmenin ilk şartı ülkemizin kaynaklarını israf eden anlayışı kökünden terk etmektir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Milli Gazete / Mehmet Fahri Özkan