Sözcü Gazetesi yazarı Aytunç Erkin, bugünkü köşe yazısında 15 Temmuz darbe girişimi sırasında derdest edilen ve geçen şubat ayında yaşamını yitiren emekli Jandarma Kurmay Albay Güven Şağban’ın kitabından alıntı yaparak, darbe girişimine giden süreçte ‘dokunulmayan’ bir albaydan bahsetti.

Aytunç Erkin’in yazısı şöyle:

“JANDARMA ALBAY GÜVEN ŞAĞBAN’IN KİTABINDAKİ AYRINTI...

Önce 3 Temmuz’un yıldönümünde (13 yıl) FETÖ kumpasıyla bir yıl cezaevinde yatan Fenerbahçe’nin eski başkanı Aziz Yıldırım uyardı:

“Bugün gelinen noktada, üzülerek söylemeliyim ki, FETÖ tehlikesi her zamankinden daha fazla ve farklı formlarda devam ediyor. Örgüt mensupları, Türkiye’de, her kurumun içerisinde, farklı maskelerle faaliyetlerini sürdürüyor. Gelinen noktada, 3 Temmuz Kumpasının üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hain terör örgütünün bu denli güçlü kalabilmesi son derece üzücü ve düşündürücüdür.”

Sonra; 15 Temmuz’un sekizinci yılında MHP lideri Devlet Bahçeli dedi ki:

“Türk Silahlı Kuvvetleri, ‘Mürekkep Damlası Stratejisi’yle PKK/YPG’ye karşı sürekli operasyon evresine nasıl geçmişse, FETÖ’yü, FETÖ’nün iç ve dış uzantılarını yıldırıcı ve yok edici, bununla mündemiç proaktif nitelikli seri operasyonların bir an evvel icra ve ifa edilmesi beka düzeyinde mecburiyettir.”

Bu iki açıklamayı okurken, 15 Temmuz 2016 gecesi Jandarma’da FETÖ’cülere direnen Albay Güven Şağban’ın “Yaşadıklarımın Çığlığı/Korkusuzlar/Kırmızı Kedi Yayınevi” kitabında bir bölüm dikkatimi çekti: “Karanlıktan gelen albay.”

Kitaptan okuyalım:

“Karargaha o gece, bir albay daha gelecektir. Hem de biz nizamiyede çatıştıktan ve ben rehin alınıp, Nurettin Alkan yaralandıktan yaklaşık 15-20 dakika sonra. Kamera görüntülerine göre, aracını bizim durdurduğumuz yerde durduracak, yürüyerek nizamiyeye yaklaşacak ve tam bizim darbecilere müdahale ettiğimiz yerde, bize silah çeken, zorla rehin almaya çalışan darbeci Süleyman Karaca ile birkaç dakika yüz yüze görüşecektir. Karanlıktan gelen albay, nizamiyedeki bu görüşmede, darbeci Süleyman Karaca’ya neler olduğunu sorduğunu, “TSK yönetime el koydu” cevabını alınca da bu yaptıklarının yanlış olduğunu söylediğini ve oradan ayrıldığını ifade etmektedir. Aziz Yılmaz ertesi gün bu albaya, ‘Ben seni dün akşam karargâh nizamiyesinde gördüm’ dediğinde, önce o gece geldiğini inkâr edecek ve daha sonra ‘Geldim ama karargâha girmeden geri döndüm” diyecektir. Biz de karargâha geldiğimizde, aşağı yukarı bu albay gibi darbecilerin yaptıklarının yanlış olduğunu söylemiş, ancak darbeciler tarafından hiç de misafirperver bir şekilde karşılanmamıştık. Bizi rehin almaya çalışan, Nurettin Alkan’ı vurup, bizlere ateş edenler acaba bu albaya niye benzer bir muamelede bulunmamışlardı?”

Soru önemli: O albaya, jandarmada darbeye direnen subaylara yapılanlar neden yapılmadı?

FETÖ döneminde “dokunulmadı

Kitabın yazarı Güven Şağban “karanlıktan gelen albayla” ilgili iddialarına devam ediyor:

“Söz konusu albayın görev safahatı da FETÖ karşıtlarının görev safahatı ile örtüşmüyordu. Çok önemli bir ilin jandarma komutanlığını yapıp, yine Jandarma Okullar Komutanlığı’nda mühim bir göreve atanacak, oradan da 15 Temmuz öncesinde karargâhtaki en kritik dairelerden birine başkan olarak tayin edilecekti. Bu albayın o geceki icraatları bitti sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Aslında şüpheli faaliyetleri 15 Temmuz sabahı evindeki askeri hattan şu anda FETÖ sanığı olarak yargılanıp cezaevinde olan sözde Kurmay Albay Sami Balcı’yı aramasıyla başlıyor. Balcı, darbe öncesinde Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Başkanı olarak görevlendirilmişti. Bu aramaya ilişkin mutlaka makul bir gerekçe bulunacaktır ama daha önce ifade ettiğim gibi o gün dahili hatlardan yapılan tüm aramalar aslında şüphelidir.

“Kaldı ki Sami Balcı ile bu albay arasında sabah sabah görüşmeyi gerektirecek hiçbir görev ilişkisi de bulunmamaktadır. Burada Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde söylediklerini hatırlatmak gerekiyor. Aksakallı, ifadesinde HTS kayıtlarına ve o gün yapılan telefon görüşmelerine dikkat çekerek, ilgili herkesin telefon kayıtlarının ve görüşmelerinin incelenmesinin pek çok şeyin açıklığa kavuşmasını sağlayacağını söylemişti.

MİT ve Emniyet raporları var

Kitapta uzun uzun “o albayın” faaliyetleri anlatılıyor:

“Söz konusu albayın o gün yaptığı icraatlar burada bitmiyor. Görevli olduğu daire başkanlığı, FETÖ’nün kontrolü asla bırakamayacağı çok önemli bir konuma sahipti. FETÖ’cülerin yıllardır burada yuvalandığı ve usulsüz dinlemeler yaptığı konusunda çok ciddi ihbarlar gelmişti. Bu albaya, 15 Temmuz öncesi dairesindeki FETÖ yapılanmasını sorduğumuzda veya bir personeli hakkında FETÖ üyeliğine ilişkin bilgi talep ettiğimizde, bize hiç yardımcı olmamakta ve sorduğumuz personeli koruyucu bir tavır sergilemekteydi. Her seferinde bizlere, ‘Bizim dairedekilerin hepsi sağlam çocuklar’ diyerek hiçbir bilgi vermezdi. Ancak bu albayın çok büyük bir yanılgı içerisinde olduğu, bilerek veya bilmeyerek darbecilere hizmet ettiği, 15 Temmuz’dan hemen sonra ortaya çıktı. Neredeyse personelinin yüzde 90’ı darbeye doğrudan karışacak, personeliyle ilgili örgüt üyeliğini ortaya koyan ardışık arama veya ByLock gibi deliller ortaya çıkacak, bir kısım personeli de itirafçı olacaktır. Bu albayın, darbeden önce, şüpheli olarak bildirdiği bir tek personel dahi bulunmaması çok ilginç değil mi?”

Bitmedi:

“Bir başka husus ise 15 Temmuz öncesinde bu albay ile ilgili MİT ve Emniyet’ten FETÖ ile iltisaklı olduğuna dair bilgiler gelmesiydi. Gelen bilgiler değerlendirildiğinde, oldukça ciddi olduğu görülüyordu. Ancak ne yazık ki bu albay ile ilgili bir işlem yapılmadı.”

SON NOT: Jandarma’da FETÖ’cüler tarafından gözaltına alınan, ömrü örgütle mücadeleyle geçmiş Güven Şağban sormuş: “Şimdi bu albaya ne oldu diye merak ediyorsunuzdur. Hakkında bir soruşturma filan yapıldığını zannediyorsanız, kesinlikle yanılıyorsunuz. Darbeden sonra 2017 yılında terfi etti ve tuğgeneral oldu, FETÖ ile mücadelenin yürütüldüğü çok önemli bir göreve getirildi. Sonra tümgeneral oldu. Bu satırlar yazılırken de yükselmeye devam ediyor. Özetle, FETÖ’ye dokunan bizim gibiler adeta yanarken, FETÖ ile arası iyi olanlar, 15 Temmuz’dan sonra da yükselmeye ve kritik görevler gelmeye devam ediyorlar.”

Sahi kim bu “karanlıktan gelen albay”?”

Kaynak: Sözcü- Odatv