Financial Times, İBB Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını, Türkiye’nin demokrasisi ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi bir gerileme olarak değerlendirdi. Gazete analizinde, "İmamoğlu'nun gözaltına alınması, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti algısına zarar veriyor. Siyasi baskılar artarken, ekonomideki kırılganlık derinleşiyor." ifadelerine yer verdi. Ayrıca Gazete, Şimşek'in yürüttüğü ekonomi programının siyasi gelişmeler nedeniyle tehdit altında olduğunu yazdı.

Financial Times, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti algısına büyük zarar verdiğini belirttiği analizinde, "soruşturmanın ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine" de dikkat çekti.

"DEMOKRASİYE GÖLGE DÜŞTÜ"

Financial Times, İmamoğlu’nun Türkiye’deki en güçlü muhalefet figürü olarak öne çıktığını ve gözaltına alınmasının, ülkenin demokrasi standartları açısından ciddi endişelere yol açtığını vurguladı. Haberde, mamoğlu’nun gözaltına alınmasının Türkiye’nin demokratik beklentilerine darbe vurduğu ve hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüğü" ifade edildi.

Gazete, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 seçim zaferinin ardından ekonomi politikalarında rasyonel bir rotaya dönme umudunun arttığını", ancak "İmamoğlu'na yönelik operasyonun bu beklentileri zayıflattığını" belirtti.

"MUHALEFET ÜZERİNDEKİ BASKILAR ARTIYOR"

Analizde, "İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının, CHP’nin onu 2028’de Cumhurbaşkanı adayı göstermeye hazırlanmasından hemen önce gerçekleştiğine" dikkat çekildi. Aynı zamanda, "bir gün önce İstanbul Üniversitesi tarafından İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesiyle siyasi geleceğinin riske girdiği" vurgulandı.

Yetkililerin "suçlamalara dair net deliller ortaya koyamaması durumunda", bu operasyonun "Türkiye’de otoriterleşme sürecinin hızlandığı yönündeki kaygıları artıracağı" ifade edildi.

"EKONOMİK İSTİKRARI TEHDİT EDEN GELİŞMELER"

Financial Times, "Mehmet Şimşek'in yürüttüğü ekonomi programının siyasi gelişmeler nedeniyle tehdit altında olduğunu" yazdı. Gazete, "Türk lirasının değer kaybı ve Türkiye'nin risk primindeki (CDS) yükselişin, yatırımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomik reformlara bağlılığına olan güvenini kaybettiğini gösterdiğini" belirtti.

Analizde, "Erdoğan'ın yabancı yatırımcı çekme çabalarının, hukukun üstünlüğü ve demokratik süreçlerin aşındığı bir ortamda sekteye uğrayabileceği" yorumu yapıldı. Avrupa’nın, Türkiye ile ilişkilerini ticari ve stratejik kaygılar nedeniyle sürdürmek isteyeceği belirtilirken, "hukuki ve siyasi gerilimlerin, Türkiye'nin AB ile gümrük birliğini genişletme hedefini de zorlaştırabileceği" ifade edildi.

Son olarak, gazete, "İmamoğlu’na yönelik gözaltının, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri açısından önemli bir test niteliğinde olduğunu ve Batı dünyasında geniş yankı uyandıracağını" vurguladı.

İmamoğlu'na Gözaltı Kararı Yabancı Ekonomistlerin Gündeminde:Bu Yalnızca Muhalefete Değil,Kilit İş Gruplarına da Saldırı İmamoğlu'na Gözaltı Kararı Yabancı Ekonomistlerin Gündeminde:Bu Yalnızca Muhalefete Değil,Kilit İş Gruplarına da Saldırı

MEHMET ŞİMŞEK'İN EKONOMİK GETİRİLERİ TEHLİKEDE

Karar'ın haberine göre,  Gelişmeler, 2023 yılında enflasyonu keskin bir şekilde düşürmeye yardımcı olan piyasa dostu Mehmet Şimşek'i maliye bakanı olarak geri getirmesinden bu yana elde edilen ekonomik kazanımları tehdit ediyor. Çarşamba günü Türk Lirasının dolar karşısındaki düşüşü, yatırımcıların Cumhurbaşkanı'nın yapısal reformlara olan bağlılığına güvenilemeyeceğinden korktuğunun bir işareti. Pek çok kişi Cumhurbaşkanı'nın ekonomiden ziyade kendi siyasi geleceğiyle ilgilendiğinden endişe ediyor.

Erdoğan'ın yabancı yatırım arzusu, uluslararası şirketlerin kurumların zayıflamasıyla caydırılması halinde, yine de bir kısıtlama görevi görebilir. ABD Başkanı Donald Trump'ın yüksek sesle eleştiri getirmesi pek olası görünmese de Avrupalı liderler NATO üyesi bir ülkede yaşananlardan duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirebilir. Türkiye'nin AB ile gümrük birliğini geliştirme arzusu AB'nin elini güçlendirse de Erdoğan'ın da pazarlık gücü var zira Türkiye aksi takdirde AB'ye geçebilecek 4 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor.

Yine de Avrupa'nın eleştirileri, kıtanın ABD'ye olan güvenlik bağımlılığının azaltılmasında Türkiye'nin büyük bir katkı sağlayacağı umuduyla hafifleyebilir. Ayrıca Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü, AB'yi, Erdoğan'ın bir rakibini hedef almayı göze alabileceğine ikna etmiş olabilir.

Bu durum, 1950'lerden itibaren çok partili demokrasi girişimleri sık sık askeri darbelerle kesintiye uğrasa da Türkiye'nin kilit bir NATO üyesi olduğu soğuk savaş döneminin yankılarını taşıyor. Ancak 85 milyon nüfuslu bu ülkede demokrasinin daha da gerilemesi, Trump 2.0'ın küresel ilişkileri nasıl altüst ettiğinin ve otoriterliğe meyilli liderleri nasıl güçlendirdiğinin bir başka üzücü işareti olacak.