Erbakan Hocamızın meşhur sözü:
“Fındık, kıymetini bilemediğimiz o kadar önemli bir üründür ki, İsrail’de yetişseydi, eczanelerde tane işi satarlardı.”
Sadece bu sözü söylemekle kalmamış, eline ilk geçen fırsatta yani başbakan olur olmaz fındığa tarihinde görülmemiş bir fiat biçmiş ve üreticiyi memnun etmişti.
Sonraki iktidarlardan onun verdiği fiyatı dolar bazında başka birileri verememişti. Peki Erbakan Hocamız ve siyasi hareketi halkımızdan bunun karşılığı vefayı ve ilgiyi görebilmiş midir? Pancar üreticilerinde, çay üreticilerinde, pamuk üreticilerinde, tütün üreticilerinde, işçide, emeklide, memurda, sanayicide olduğu gibi fındık üreticilerinin davranışlarındaki o yarayı hiç deşmeyelim.
Fındığın bu günkü durumuna bakalım:
Üreticilerin fiili yaşadıkları hesaplamalara göre, bu yıl fındıkta kilogram başına 24 ila 26 TL maliyet var. Girdi fiyatları en azından yüzde 30 ila yüzde 50 oranında artmış durumda. Böyle olunca da asgari 35 TL fiyat beklenirken, AKP iktidarı 26,5 TL değer biçmiş. Yani bir başka ifade ile üretici, maliyetini ancak karşılayıp, her yıl olduğu gibi bir yıl karşılıksız çalışmış duruma düşürülmüştür. Neden böyle oluyor?
Bir defa üretici fındık pazarlamasında hemen hemen hiç söz sahibi değildir. Küresel güçlerin dayatması ile üretici kooperatifleri fındık pazarlamasında devreden çıkarılmıştır. Başka bölgelerdeki kooperatifler gibi Fskobirlik te fındık fiyatı belirleme ve fındık alımı yapma gibi faaliyetlerden men edilmiş, üretici küresel sömürü çarklarının aleti olan firmaların insafına bırakılmıştır. İktidarlar her ne kadar fiyat belirleseler bile, bu dev firmalar yaptıkları fiili durumlarla fiatları olumsuz yönde etkilemektedir. Düşünüldüğünde bu küresel sömürü çarkına malzeme taşıyan firmalar fiat belirleyen mekanizmaya doğrudan ve dolaylı yollardan etki ederek, yağlı ekmeklerinin üzerine bal da sürmenin gayretine girmektedirler. Bir elin parmakları sayısını geçmeyen bu dev firmalar Karadeniz bölgemizin fındıklarını alıp dünya gıda sanayiine satarak, ama istedikleri fiyattan satarak büyük rantlara konmaktadırlar. Mesela bir çikolata sanayiini bilançolarına bakarsak, hammaddesi büyük ağırlıkla fındık olan bu dalın, fındıkla ürettiği mamullerde, döndürdüğü sömürü çarkının büyüklüğünü kavrayabiliriz. Dünya fındık üretiminin neredeyse tamamına yakınının Karadeniz bölgemizde olduğu bilindiğine göre, bu küresel firmaların rolleri daha iyi anlaşılır.
Bu dev firmalar, üreticilerimizin bir gün uyanıp, üretim güçlerini kullanarak bu sömürü çarkına müdahale edebileceklerini hesaplamış olduklarından, şimdiden tedbirlerini almakla meşguller. Yani üretimi de kontrol edebilmek için paralarını hazırlamışlar, verimli bölgelerden devasa fındık bahçelerini uzun vadeli kiralayarak veya satın alarak ve bunu günden güne de arttırarak kendi amaçlarına hizmet etmekteler.
Siyasi iktidar bu sonu felaket olabilecek senaryonun hayata geçirilme sürecinde hemen hemen hiçbir şey yapamamaktadır. Ya da yapmamaktadır. Sadece cilalı cümlelerle uçuş sahneleri tasvir etmektedir. Bunları önlemek şöyle dursun, döviz girdisi sağlamak için olayı teşvik bile etmektedir. Ayrıca fındık üreticilerinin dünyanın bu dev gıda firmalarının kasalarına akan rantlardan hakettikleri miktarı alabilmeleri için, devletin yapması gerekenler var. Bunlar bu yazımızın boyutlarını çok aşatıkları için giremiyoruz.
Yine siyasi iktidar bugünkü uygulamalarla üreticilere dönüm başına teşvik primleri vermekte. Bu büyük bir hatadır. Üretmek niyeti olan da olmayan da bu primi almaktadır. Doğrusu ise üretim ve kalite desteklenmelidir. Böyle olursa çok üreten, kaliteli ürün üreten bu desteği haketmek için çabalayacak, bu da rekolte ve kaliteyi olumlu yönde etkileyecektir.
Biz bu yazımızda sadece fındıkta kanayan yarayı işaret ettik. Pamuğu alın, çayı alın, tütünü alın, haşhaşı alın, buğdayı alın, mısırı alın, hangi tarım ürününü alırsanız alın, hep benzer problemlerle karşılaşırsınız. Böylece iktidarın tarım politikalarının açmazlarını görürsünüz.
Çözüm mü?
Çözüm Erbakan Hocamızın çizdiği ve fiilen de hayata geçirdiği rotayı izleyerek; üretimi ve fındığın hammaddesi olan sanayi dallarını teşvik ederek, devlet olarak da öncülük ederek, hakedilen seviyeye yükseltilmesidir.
Kısaca çözüm Milli Görüş’tür.
Yarı şaka, yarı ciddi bir cümleyle bitirelim:
İktidarlar bu yanlış politikaları böyle devam ettirirlerse, yakında fındık ithal eden ülkeler kuyruğuna biz de gireriz.
FINDIKLARI ÇUVALLADIK
Fındığı toplayınca kururdu,
Pazarlamak için çuvallardık;
Küresel çarklar tokadı vurdu,
Bu yıl en baştan çuvalladık!..
Ekrem Şama
...