HAK VE ADALET

HAK VE ADALET

Dünya yaratıldığından bu yana yaratılan her canlı, Allah’a ibadet ve O’na itaat ile görevlendirilmiştir. Bu durum insanlar için biraz daha farklı olsa da tüm canlıların görevi Allah’ı anmaktır hayat boyu.

Ama bunu yaparken yaşamak içinde bir çaba sarf etmek mecburiyetinde, hayatını idame ettirmek için çalışmak, topluma karışmak zorundadır insan.

Tamda bu sırada toplumların yönetilmesi için örnek teşkil eden peygamberler ve bu peygamberlerin kurduğu ve yönettiği devletlere bakmak ve onları örnek almak zorundayız.

Bizim için örnekler ise, insanlar içinde yaşamış olan peygamberler, alimler ve tarihtir. 

Bu vesile ile kurulan devletlere baktığımızda, İslam devletleri Allah’ın kanunu ile yönetilmiş ve amaçları devleti idame ettirebilmek, İslam’ı yaymak ve halkı adalet ile yönetebilmek olmuştur.

“Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.” Nisa suresi 58. Ayet.

Bu ayete baktığımızda, işleri sorumluluk alabilecek ve bu konuda gerçekten işinin ehli olan kişilere görev vermenin farz olduğunu, bunun Allah’ın emri olduğunu görüyoruz. Asla işi bilmeyen insanlara görev verilmemesi, yoksa devletin ve halkın zarar göreceğini bu ayette görmüş oluyoruz.

İnsanlara adalet ile hükmetmeyi yine Allah bize gösteriyor ve peygamberi vasıtasıyla bunu nasıl yapacağımızı bize öğretiyor. Adalet kişilere göre değil Kur’an-a göre uygulanmalı ve yine peygamberlerin yaptıkları bizlere örnek olmalıdır. 

 Bir Müslüman ile bir münafığın adalet aradığı, peygamber huzurunda adaletin haklı olan münafık tarafına verildiğini pek çok kez işitmişsinizdir. 

Adalet insanlara göre değil haklı olan tarafa verilmelidir.

“İşlerinde aralarında danışırlar. (istişare ederler)” Şura suresi 38. Ayet.

Bir çıkmaza girildiğinde veya bir iş yapılacağı zaman işte bu ayet aklımıza gelmiyorsa biz hak din üzere iş yapmıyoruz demektir. İşlerimizi istişare ile yapmak yine ayet ile sabittir. 

 Bir karar alınacağı zaman sahabe “Ey Allah’ın Rasulü bu sözü ayet ile mi söylüyorsunuz yoksa kendi sözünüz mü?” Diye sorabiliyorlardı ise işte bunun tek sebebi hak ve adalet ile hükmedilen bir devletin mensubu olduklarındandı.

“Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.” Müddessir suresi 6. Ayet.

Devlet kademelerinde ve şahsi yapılan her iyiliği yeri geldiğinde başa kakmanın ne kadar yanlış olduğuna ise bu ayet bir delildir. 

Hangi makamda olursanız olun, o makamın hakkını servet veya gösteriş ile değil yaptığınız hakka faydalı işler ile kendinizi gösterebiliyor ve iyilik yaptıklarınızın başına kakmıyorsanız işte siz o işin ehlisiniz demektir.

Her kim ne yaparsa yapsın adalet ile, hak ile bir işi yapıyor ve sonunda alnının akı ile hayatına devam diyor ise işte bu ayetler ile amel etmiş demektir.

İşi ehline veriyor, işlerini istişare ile yapıyor ve yapılan işleri başa kakmıyorsanız siz Allah’ın tamda emrettiği gibi yaşıyorsunuz demektir.

İşte; tamda bu şekilde yönetilen bir devleti kimse yok edemez ve asla o devletin başına bir iş gelmez emin olun.

Buna ister devletin dini adalet deyin ister başka bir şey, biz uygulamaya bakar ona göre yorum yapar, hak ve adaletin olup olmadığını ise halka yapılan ve davranılan hareketlere göre onay verir veya vermeyiz.

Herkes yaptığını, dünyada olmasa bile vereceği bir hesabı olduğunu bilmeli ve ona göre adımlarını atmalıdır.

Tam tersi ise, yönetimdekilerin refah ve ferah içinde, lüks ve bolluk içinde yaşadığı ama halkın tam tersi bir durumda yaşadığı bir zaman olursa işte Allah o yöneticilere yardım etsin demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.

Örnek alacağımız şahıslar için “ama” ile başlayan cümleler yerine “evet onlar gibi olmalıyız” tabirini kendimize rehber edinirsek inanın bunun çokta zor olmayacağını göreceksiniz.

Sadece nefsimize ve şeytana dur diyebilir, hak ve adaleti önder edinebilirsek eğer kendimize, yönetende yönetilende huzur bulacaktır.

Hz. Ebu Bekir’in, devletin ona verdiği maaşı hazineye bırakması ve bunu vefatından sonra Hz. Ömer’in görmesi ve “ölümünden sonra bile onu geçemedim.” Diyerek olağan üstü hayatlar yaşamış bir geçmişi olan bir millet olarak örneklerini çoğaltabileceğimiz bu şahısları, öncelikle peygamberimizin hayatını örnek alarak yönetilebilmek duası ile. 

SELAMETTE OLUN SELAMETLE KALIN

SABRİYE TÜRKMEN KAYA