Hedef Dindar Nesil, Sonuç Seküler Deist Gençlik

Hedef Dindar Nesil, Sonuç Seküler Deist Gençlik 

Konuya iki soru sorarak girmek istiyorum. Birincisi, AKP neden dindar nesil yetiştiremedi? Bir Anadolu gençlik derneği kadar neden başarılı olamadı? İkincisi ise neden refahı tabana yayamadı ve derin yoksulluk oluştu? Insanimız açlık sınırı altında yaşayıp en temel haklarına dahi erişemediği, sosyal dışlanma ve ayrımcılığın sebep ve sonuç olduğu derin bir yoksulluk halinden bahsediyorum.

Bir başka sonuç  ise:  Protestan İslam bir toplum meydana geldiği gerçeğidir.

Tarikatların bir holdinge dönüşmesi ve kendi alanlarında birer otorite hale geldiğinden; dini bir otorite ve hiyerarşi kabul etmeyerek kendi kafasına göre Kur-an’dan  ve sünnetten hüküm çıkarması, dini konularda yeterince yeterli olmayan bir yapılardan bahsediyorum.

Bu bir projenin sonucudur. Hatırlayınız. 

 Amerika, Sovyetler Birliğini çökertmek için, yeşil kuşak projesini hayata geçirerek, Sovyetler Birliği’nin etrafında bulunan ülkeleri ılımlı hale getirmişti. AKP; Fethullah Gülen ile beraber o projenin devamı olan ılımlı İslam projesini hayata geçirdi. Bugün toplumda oluşan ataist ve deist bir gençlik  bu projenin  sonucu olabilir mi?Tarıkatların oy deposu olarak gören iktidarın bu yapılara yol vermesini bu proje dahilinde düşünmek gerekiyor. 

 Bu proje sadece gençlerle sınırlı değil. Toplumun her kesimi etkilendi. Esnafta nasibini aldı. Esnaf ahlakını temsil eden ahilik sisteminin bitmesi, esnafa güvenin kaybolmasına neden oldu. Sözünde duran,ahlaklı çalışan bir usta bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Siz böyle bir topluma Saadet Partisi olarak,”önce ahlak ve maneviyat,adil ve adaletli bir dünya” diyorsunuz. Ama bu ahlaki değerlerin  alıcısı yok.

 Milletin istediği helal bir siyaset değil!

Seküler yaşam toplumun kılcal kan damarlarına kadar işlemiş, zina ve fuhuş almış başını gidiyor. Özelleştirilmiş  Milli Piyango yeni kumar çeşitlerini sanal alemde hayata geçiriyor. Saadet partisi olarak aile diyorsunuz, onlar insanlar yalnız yaşasınlar diye bir artı bir evlere hapsetmek istiyorlar. Halka, hakkın yanında olun diyorsunuz. O güçlüden yana oy kullanıyor. Siz güçlünün haksızlık yaptığını anlatıyor,ifade ediyorsunuz. O size küfür ve hakaret ediyor. Ekonomi bozuk diyorsunuz. O vatan millet Sakarya diyor. Sonunda güçlü olana ders vermek için yine gidip başka bur güce oy veriyor. Saadet partisi olarak helal siyaset anlayışı, ekonomi projeleriniz, milli görüş belediyeciliği vb. konular, halkı ilgilendirmiyor.

Çünkü halk Dunning-Kruger sendromunu yaşıyor.  Cornell Üniversitesi'nde görevli iki psikolog David Dunnig ve Justin Kruger bu konudaki araştırmaları ile 200 yılında Nobel ödülü'ne layık görülmüşlerdir. Yaptıkları deneyler sonucunda vardıkları sonuç şöyle; “cehalet, bireyin kendine olan güvenini artırır”, bu teoriyi tersinden okursak; Ne kadar bilgiliysen, o kadar kendine güvenin azdır.”Bilgi sıfırsa özgüven tavan olur. Kendini alim sanır cahil, “Boş başak dik durur, dolu başak eğilir.” Okumayan araştırmayan bir toplumu meydana getirmek için, TV programları yeter. Ayrıca Amerika-Türkiye Eğitim anlaşmasının meydana getirdiği bir eğitim sistemimiz var. 

Kısacası eğitimle beraber, TV dizileri, sosyal medya ve kadın programları,bunca yıldır  yıldır toplum mühendisliği yaparak, özellikle bu 22 yıldır sistematik bir şekilde çekilen diziler  AB ve ABD’nin istediği bir toplum meydana getirdi. Üretim toplumundan tüketim toplumuna geçtik. Ahlakı, helali,kardeşliği,komsuluğu,saygıyı, milli ve dini bayram duygularını tükettik.

Tükettik tüketmesine ama tükedirken de tükendik. Şimdi ben bu durumda olan değerli arkadaşlarımıza,kardeşlerimize nasıl helal siyaseti anlatabilirim ki? Makam ve menfaat hatırına değil, ibadet aşkıyla hak yoluna koşanları anladığımız gün, bu ülkenin kalkınacağı gündür.