Her Yanımız İt Tuzağı

Her Yanımız İt Tuzağı

İnsanoğlu kavga esnasında birbirlerine “İt gibi ürüme” derler. Kastedilen it köpektir ve havlayarak uluyarak kendini ifade eder.

Hakaret etmek istediğinde de İt benzetmesi yapar. 

Ama öyle bir zamanda yaşıyoruz ki! İnsanoğlu insanlıktan çıktı, gözünü şan, şöhret kolay para kazanma, rahat yaşama arzusu sardı hedefe giden her yol mübahtır diyerek yapmadıkları çirkinlik pislik kalmadı.

Gözlerini bürüyen bu hırs onlara akıl almaz işler yaptırdı.

İt dediğimiz o hayvanlar bile bu insanların yanında çok masum kaldı. 

Her güne umutla uyanan bizler, duyduğumuz gördüğümüz, şahit olduğumuz olaylar karşısında şaşkına uğrayıp “Yok artık bu kadarı da fazla” demekten kendimizi alamıyoruz. Güzel vatanımız her gün bir skandalla anılır oldu.

Dünyaya gözlerini yeni açan çoğu sağlıklı bebekleri yoğun bakımda yatıyor gösterip, devleti soyup soğana çevirmek için aç bırakıp, tarihi geçmiş ilaçlar kullanarak, yatış sürelerini uzatan ve günahsız sabileri öldüren çete gündemde.

Yaptıklarını duyunca kan beynimize sıçrıyor. Bunlar nasıl insan, nasıl Müslüman diye düşünüyoruz. 

Sorsan hepsi Müslüman elhamdülillah. Ama bırakın Müslümanlığı bunlar insan değil acımasız mahluklar.  

Bir anne adayı düşünün yavrusunu dokuz ay karnında taşıyor, her gün dünyaya teşrif edeceği anı iple çekiyor, yavrusu ile konuşuyor onunla ilgili hayaller kuruyor. 

Her gece yatağına yattığında bebeği ile alakalı hülyalara dalıyor.

Bebek kız ise onun saçlarını tarayıp ördüğünü, güzel güzel elbiseler giydirdiğini, okullara gönderdiğini hatta gelin olduğunu bile hayalinde canlandırıyor.  

Erkek ise evladını babası ile birlikte top oynamaya halı sahaya, hatta vakit namazlarında camiye göndermeyi hayal ediyor. Üniversitede okutup damat olduğu günleri düşünüyor.

Gün geliyor vakit saat doluyor yavrusu dünyaya teşrif ediyor.

Yavrucak ne bilsin bütün dünyaları sadece para ve kötülük olan ard niyetli doktor amcasının hemşire abla ve abisinin eline doğacağını, bilse böyle kötü bir dünyaya doğmak için acele eder mi?

Gözlerini kan bürümüş merhametsiz, vicdansız çete elemanları hemen bir hastalık bahane edip bebeği, daha anne kokusunu ciğerlerine çekmeden yoğun bakıma alıyorlar. (Düzgün çalışan doktorları, sağlıkçıları ve hastaneleri tenzih ediyorum elbette.) 

Kan donduran tüyleri diken diken eden, vahşet burada başlıyor. Bebek günlerce yoğun bakımda tutuluyor aç bırakılıyor, tarihi geçmiş ilaçlar veriliyor uyduruktan akciğer yetmezliği, solunum yetmezliği gibi yanlış teşhislerle günlerce yoğun bakımda tutulan bebek yanlış tedavi sonucu hastalanıyor günler aylar geçiyor süre uzadıkça devletin kasasını boşaltılıyor.

Çete telefon takibine takılıyor ve bu konuşmalar kayıtlara geçiyor. Çetenin başı gençliğinde terör örgütü üyesi olmaktan ceza almış vicdansız birisi.

Sonuç; Kucağına yavrusunu alacağı günü sabırla bekleyen lohusa anne hastane köşelerinde bitap düşerken, “Başınız sağ olsun bebeği kaybettik” diyerek daha hayata yeni merhaba diyen annesinin kokusuna doyamayan bebeğin cansız bedenini arsız, utanmaz, vicdanı sızlamayan katiller anne babaya teslim ediyor. 

Şimdi soruyorum sizlere hangisi it? 

Annesiz kalan bir kedi yavrusuna annelik yapan onu emziren, ölen sabinin mezarı başında günlerce nöbet tutan ya da bir avuç mamayı unutmayan, nimete nankörlük etmeyen köpek mi?!...

Birkaç günlük ahir ömründe acı ile tanışan, ağladığında annesini yanında bulamayan, acıktığında annesinin rahmet çeşmesinden içemeyen, anne sıcaklığını hiç tatmayan minnacık bir bebeği sırf para için öldüren ya da sakat bırakan insan kılığına girmiş ama insan olmayan bu mahluklar mı İt?!....

Birçoğu yapay zekâ ile oluşturulan köpeklerin insanlara saldırdığı görüntüleri servis eden, paylaşan hayvan düşmanları şimdi anladınız mı! kim daha tehlikeliymiş. 

Ne oldu o yayınlar birden bıçak gibi kesildi çünkü yayınlarınız amacına ulaştı birçok masum hayvan zehirlenerek işkence görerek öldürüldü.

Bakın hep söylerim kana susayan vampirler önce kirli emellerini hayvanlar üzerinde gerçekleştiriyorlar.

Çünkü hayvanlar sahipsiz ağızları dilleri var ama konuşamıyorlar. 

Ah! Bir konuşabilselerdi insanoğlunun ne kadar zalim olduğunu gözler önüne sererlerdi. 

Mahşer yerinde hayvanlar da diriltilecek boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır. 

Hayvan yasasının hemen ardından Narin olayı patladı bütün ülke bu olaya odaklandık kızımıza dualar ettik sağ salim bulunsun diye ama olmadı o da kirli emellere kurban edildi. 

Ardından Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner cinayeti. 

Katil İkbalin kesik başını hiç acımadan aşağıda feryat eden annesinin ayakları önüne attı.

Bir anne düşünün evladını o caninin elinden alırım umuduyla surlara gidiyor ve ayaklarının dibine kızının kesik başı fırlatılıyor.

Aman Yarabbi! düşünmesi bile tansiyonumu şekerimi fırlatırken o anı yaşayan anne ne haldedir tahayyül edemiyorum. 

Ve yüreği vicdanı olan gördü ki, bu iki ayaklı “İTLER” dört ayaklı itlerden daha tehlikeli.

Can güvenliğimiz yok, tehlikenin nereden geleceği belli değil. 

Aramızda sokaklarda caddelerde sadistlerle, canilerle, hatta katillerle geziyoruz.

İstatistik mi istiyorsunuz hemen vereyim; 

2024 yılında 278 günde 288 kadın cinayeti işlendi.

Çocuk cinayetlerine gelince, öldürülen tek Narin değil, FİSA’NIN 2024 Ocak- Nisan ayını kapsayan raporunda 343 çocuk önlebilir sebeplerden dolayı öldü. 

Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine verilecektir.

O masum bebekler, dile gelecek, o günahsız çocuklar, kadınlar katillerinden davacı olacaklardır. 

Hayvanlar bile dirilecek kendilerini katledenlerden davacı olacaklardır.

Kork o mahkemeden ki, Hâkimin kendisi şahittir.

Devletin dini Adalettir der Hz. Ali. 

Mahkeme-i Kübra da cezalarını görecekleri kesin bizim beklentimiz “İT”den de aşağılık olan bu insan görünümlü canilerin bu dünyada da hak ettikleri cezayı görmeleri.

Selam ve Dua ile

Aynur YAVUZ