Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre Aralık 2023'te aylık enflasyon yüzde 2,93 artış gösterirken, yıllık bazda yüzde 64,77 oldu. TÜİK, Tüketici Eğilim Anketi’ndeki sorulardan yola çıkarak hissedilen enflasyon oranının 2 kat daha yüksek olduğunu belirledi. Kuruma göre aradaki fark, tüketim alışkanlığı ve harcama kalıplarından kaynaklanıyor.

Artan enflasyon ve dövizdeki hareketlilikle beraber vatandaşın geçim sıkıntısı her geçen gün büyüyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan 2 kat yüksek olduğunu hesaplarken, halkın resmi istatistiklere olan güvensizliğinin tüm ülkelerde geçerli olan bir sorun olarak görüyor.

TÜİK’in verilerine göre enflasyon yıllık bazda yüzde 64,77 olarak hesaplanırken, 2023 yılı tüketici enflasyonu vatandaşlarca yüzde 129,4 dolayında hissedilebiliyor.

TÜİK’e göre TÜFE verilerini, 2023 yıllı enflasyonunu yüzde 127 olarak açıklayan ve veri serilerine erişilemeyen Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verileriyle karşılaştırmak mümkün değil. TÜİK ve İTO endeksleri arasındaki yapısal fark ölçümlerde de yıllardır farklılık yaratıyor, yüksek enflasyon bu farkı daha belirgin hale getirmiş bulunuyor.

'HİSSEDİLEN ENFLASYON AÇIKLANDAN 2 KAT YÜKSEK'

Ekonomim'de yer alan habere göre; TÜİK, ECB gibi resmen açıklamasa da vatandaşların tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarını dikkate alarak hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan 2 kat yüksek olduğunu hesaplamış durumda. TÜİK’in hissedilen enflasyon hesabındaki temel dayanağı ise Tüketici Eğilim Anketi’ndeki sorulara verilen yanıtlar.

Algılanan enflasyonun, ölçülen enflasyondan yüksek olmasının çeşitli nedenleri şu şekilde sıralanıyor:

Tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi, TÜFE oranının tespitinde kullanılan en çok kullanılan mal ve hizmet sepetinin bireylere göre değişmesi

TÜFE sepetinde yer alan tüm ürünler aylık ve yıllık olarak farklı fiyat hareketleri göstermekle birlikte bireylerin kendilerinin sıklıkla tükettikleri mal ve hizmet fiyatlarına odaklanmaları (Örneğin; sigara içen kişiler sigaraya gelen zamları; bebeği olan kişiler ise bebek bezi ve bebek maması fiyatlarını yakından takip etmekte ve genel enflasyon algılarını bu ürünlerin fiyat artışını dikkate alarak oluşturmaları).

Yılın ilk 10 Ayında 145 Bin Ton Şeker İthal Edildi, Üretim Rekoruna Rağmen iİhal Ediliyor, Pancar Çiftçisi İsyanda Yılın ilk 10 Ayında 145 Bin Ton Şeker İthal Edildi, Üretim Rekoruna Rağmen iİhal Ediliyor, Pancar Çiftçisi İsyanda

'BİREYLER YÜKSEK ARTIŞ GÖSTEREN ÜRÜNLERİ DİKKATE ALIYOR'

TÜFE oranının tespiti için oluşturulan sepetteki mal ve hizmetlerden bazılarının fiyatı bir dönemden diğerine artarken, bazıları sabit kalıyor. Bazı mal ve hizmet fiyatları ise mevsimsel ve konjonktürel etkilerle düşüyor. Bireyler düşen ve sabit kalan fiyatları değil, sadece ilgili dönemde yüksek artış gösteren sınırlı sayıdaki ürün fiyatını (ortalama beş ürün) dikkate alarak bir değerlendirme yapıyor. Hissettikleri enflasyonu bu doğrultuda oluşturuyorlar (örneğin ekmek gibi temel tüketim maddelerinin yanı sıra tüketicilerin kiraları, internet, cep telefonu iletişim ücretleri gibi çok sayıda madde fiyatı her ay artış göstermiyor).

'ESKİ FİYATLAR İLE CARİ DÖNEM FİYATLARI KARŞILAŞTIRIYOR'

TÜFE endeksi, fiyatların genel seviyesinde zaman içerisinde meydana gelen değişimi ölçüyor; yayınlanan veriler temel olarak aylık veya yıllık artışları ifade ediyor. Oysa bireylerin mal ve hizmet fiyatlarıyla ilgili beklentileri oluşurken hafızaları genellikle çok daha geriye gidiyor. Vatandaşlar ürünlerin çok eski fiyatları ile cari dönem fiyatlarını karşılaştırabiliyor.

TÜİK’e göre seçimden sonra yaşanan hızlı kur ve petrol fiyatlarının etkisindeki yüksek enflasyon, TÜİK verilerinin güvenilirliğini de gösterdi. Ağustos ayında aylık bazda TÜİK’in ENAG’ı geçmesi bu kuruluşun seçimden önce şişirdiği verileri daha fazla artırmak istememesinden kaynaklanıyor.

Ekonomi çevrelerinin aylık enflasyon tahminleri ile TÜİK tarafından açıklanan tahminlerin birbirine yakın seyrettiğine dikkati çeken uzmanlar, “temel bir istatistiki yöntem olan “aykırı değer” yaklaşımıyla durum ele alındığında, ENAG rakamlarının tüm tahminlerden ve açıklanan resmi rakamlardan yukarı yönlü ve kuvvetli bir biçimde ayrıştığı müşahede edilmektedir” değerlendirmesinde bulunuyor.

'ENAG HESAPLAMA YÖNETMİNE İLİŞKİN BİLGİ PAYLAŞMIYOR'

TÜİK uzmanları “ENAG, enflasyon hesabı yayımına başladığı 2020 yılından bu yana, kendi verileriyle TÜFE’de kaydedilen artışları sitesinde gösteremiyor” saptamasına bulurken, ekonomi yönetimine yapılan bir sunumda şöyle deniliyor:

“ENAG’ın internet sayfasından erişim sağlanan bir sayfalık metodolojik dökumanda, Tüketici Fiyat Endeksi hesaplaması için geçerli olan yöntem ve uygulamalara ilişkin bilgiler paylaşılmamaktadır. Örnek olarak, veri derleme yönteminin ne olduğu, ürün tanımının (marka, gramaj, ambalaj vb.) nasıl sabitlendiği, kaç işyerinden kaç fiyat derlendiği gibi bilgilere ulaşılamamaktadır.

'TÜRKİYE GENELİNİ TEMSİL ETMEYECEĞİ AÇIKTIR'

Yine aynı metinde “ENAG oluşturduğu sistem ile Türkiye genelinde ulaşılan tüm tüketim verilerini toplamayı amaç edinmiştir” şeklinde bir ifade geçmekle birlikte bunun, bir merkezden faaliyetini sürdüren birkaç kişilik bir ekiple nasıl mümkün olabildiği anlaşılamamaktadır. Sadece internet üzerinden satış yapan işyeri bilgileri kullanılarak elde edilen sonuçların ciddi kapsam eksikliği sorunu içermekte olduğu, dolayısıyla Türkiye genelini temsil etmeyeceği açıktır.”

Editör: Ahmet Kacır