Karar yazarı İbrahim Kahveci, iktidarın, tarikat ve cemaatlerin kamu mallarına yönelik tutumlarını değerlendirdiği yazısında, "Talan-yağma gibi kamu malları cemaat-tarikat görünümlü STK’lar eliyle kullanılmıyor mu?" dedi.
Kahveci yazısında, "Acaba Müslüman bir ülkede 1.2 milyar dolar yapım maliyetli bir köprüye 20 milyar dolara yakın Hazine garantisi verildiğinde bu kamu malının hakkını kim savunmalıdır? Elbette Müslümanlar... ve de Müslüman görüntülü STK’lar" dedi.
"Mesela seccadeye verilen dini değer Antalya Havalimanı ihalesine verildi mi? Cemaat-tarikat ehlinde kimsenin umurunda oldu mu? Hiç duymadık" diyen Kahveci, şu ifadeleri kullandı:
"Sorarım size bugün hangi cemaat-tarikat kamu malını yetim malı gibi görüyor. Talan-yağma gibi kamu malları cemaat-tarikat görünümlü STK’lar eliyle kullanılmıyor mu?"
Yeni Milli Eğitim Bakanı “Çocukların dağa çıkarmasına engel oluyorlar” diye tarikat ve cemaatlerle yapılan Milli Eğitim protokollerini savundu.
1930 yılında dağda değil ama ovada, yani Menemen’de Türk teğmen Kubilay’ın başını kesenler de tarikat ve cemaat örgütlenmesiydi.
Hadi bunlar tarihi olaylar diye geride kaldı diyelim... Ve biz bugüne bakalım...
Acaba Müslüman bir ülkede 1.2 milyar dolar yapım maliyetli bir köprüye 20 milyar dolara yakın Hazine garantisi verildiğinde bu kamu malının hakkını kim savunmalıdır? Elbette Müslümanlar... ve de Müslüman görüntülü STK’lar.
Siz hiç Müslüman görüntülü bir örgütün (yani tarikat ve cemaatin) AK Parti iktidarında kamu malları üzerinde hassasiyetini gördünüz mü, duydunuz mu?
Mesela seccadeye verilen dini değer Antalya Havalimanı ihalesine verildi mi? Cemaat-tarikat ehlinde kimsenin umurunda oldu mu? Hiç duymadık.
Ama ne duyduk? O örgütler vasıtası ile muhalefet hakkında külliyen yalan olan ne varsa dolaştırılıp durulmuş. Yani iktidar uğruna günahlar sevaplaştırılmış gibi bir şey...
***
Bir cami hocamız cuma vaazında şunları söylüyordu: “İslam toplumsal yaşamı düzenler. Mesela cuma namazında cami kapısında ayakkabı giyip-çıkarma yerine ayakkabınızı bırakıyorsanız kendinizi sorgulayın. Kırmızı ışıkta geçiyorsanız kendinize bir bakın. Kaldırıma park ediyorsanız bir düşünün... Yani Müslüman başkalarına eziyet etmez. Müslüman toplumsal yaşamda zulmetmez.”
Müslüman kamu malında nasıl olur? İşte buna Temel Karamollaoğlu diyor ki “Kamu malı yetim malı gibidir”
Sorarım size bugün hangi cemaat-tarikat kamu malını yetim malı gibi görüyor. Talan-yağma gibi kamu malları cemaat-tarikat görünümlü STK’lar eliyle kullanılmıyor mu?
Neyse... Ben kendi vicdanımda Müslüman ve toplumsal yaşam içerisinde bir tarzı-kuralları benimseyerek yaşamaya çalışıyorum. Umarım kamu malı-rüşvet, yolsuzluk ve toplumun fakirliği noktasında duyarlılık Müslümanlık adı altında doğrulara gidişe vesile olur. Umarım...
İSLAMİ SÖYLEM KULLANMAYAN ŞİMŞEK NE DEDİ?
2021 yılında suni şekilde faiz indirimleri nasıl ve ne gerekçe kullanılarak başlatıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ortada Nass. var, sana bana ne oluyor” diyerek bu durumu adeta Kuran-’ı Kerim’i kullanarak başlattı.
Şimdi faizler artırılıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yine İslami bir söylemle “Faziletli Döngü” olarak tanımlıyor. Ama yine hiçbir tarikat-cemaat gibi yapılardan gık yok.
Bizler bu tür döngülere alışmış durumdayız. O nedenle İslami sözlerle her duruma ayak uydurmak yerine bilimle konuşanların sözlerine bakıyoruz.
İşte burada Hazine ve Maliye Bakanı mehmet Şimşek çok öne çıkıyor. Kendisi matematik kullanarak asgari ücret ve emekli maaşları hakkında TBMM’de konuşma yaptı.
Dedi ki; “Son 21 yıldır çalışanlarımızı, emeklilerimizi, memurlarımızı enflasyona ezdirmedik. Son 21 yılda en düşük memur maaşında reel artış yüzde 174; ortalama memur maaş artışı yüzde 111; asgari ücrette yüzde 201; en düşük emekli aylığının reel artışı yüzde 455. Sonuç olarak, çalışanlarımızı, emeklilerimizi hiçbir dönemde enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyeceğiz. Ekonomimiz büyüdükçe, refahımız arttıkça daha adil bir şekilde paylaşacağız.”
Mehmet Şimşek’in bu konuşmasında kullandığı iki parametre çok önemli: 1-Hangi enflasyon 2-En düşük maaşlar mı yoksa ortalama ücretler mi?
Gelin bu hesabı 2005-2022 dönemlerinde inceleyelim.
Önce asgari ücrete bakalım: 2005 yılında asgari ücret 350,2 TL (261,2 $)
2022 yılında ortalama asgari ücret hesabı yapalım: 4.253,40+5.500,35=4.876,88 TL (294.7$)
Önce dolar bazında söyleyelim: 261,2 dolardan 294.7 dolara yani yüzde 12,8 reel olarak yükselmiş bir asgari ücret var. Lakin 2005 yılından 2022 yılına kadar ABD enflasyonu ile değer kaybeden bir dolar da var. O zaman ne oluyor biliyor musunuz? Asgari ücret reel dolar bazında aslında yüzde -24,7 gerilemiş oluyor.
Gelelim enflasyon tarafına. 2005 yılından 2022 yılına kadar asgari ücret %1392,6 artış göstermiş. Aynı dönemde TÜİK enflasyonu %823,7 artış gösteriyor. Yani TÜİK enflasyonuna göre asgari ücret reel olarak %69,1 reel artış gösteriyor.
Ama durun...Mesela İTO aynı dönemde fiyatların %981,8 arttığını söylerken Türk-İş açlık sınırının %1197,8 arttığını ilan ediyor. Bu durumda asgari ücret İTO fiyatlarına göre %41,8 reel artış göstermiş olurken Türk-İş açlık sınırına göre ise sadece %16,3 reel artış göstermiştir.
Ve TÜİK-ÜFE Gıda endeksine bakıyoruz. Çünkü TÜİK-TÜFE Gıda endeksi yerine ÜFE Gıda endeksi çok daha gerçekçi veriler içeriyor. İşte buna göre asgari ücret 2005 yılından 2022 yılına sadece ve sadece %9,7 reel artış göstermiş oluyor.
YA EMEKLİLER???
Bakınız, en büyük kelime oyunu “en düşük maaşlar” olarak yapılıyor. Neden ortalama emekli maaşı hiç dile getirilmiyor? Ben açıkçası Mehmet Şimşek’in bu konuda cesurca konuşmasını beklerdim.
2005 yılında ortalama emekli maaşı (dul ve yetimler dahil) 427.9 liraydı (aynı tarihte asgari ücret 350,2 TL). Yani gördüğünüz gibi 2005 yılında ortalama emekli+dul+yetim maaşı ortalaması asgari ücretin yüzde 18,2 daha yukarısında yer alıyordu.
Ve 2022 yılı: Ortalama emekli+dul+yetim maaşı 4.000,1 TL ile ortalama asgari ücret olan 4.876,9 liranın altına düşmüş durumda (fark -%21,9).
Peki, emekliler enflasyona ezdirilmiş mi?
2005 yılından 2022 yılına kadar ortalama emekli+dul+yetim maaşları TÜİK enflasyonuna göre %13,5 reel artışı gösteriyor. Lakin İTO fiyat artışına göre ise -%4,8 reel kayıp var. Ama asıl kayıp Türk-İş açlık sınırına göre.Emeklilerin maaşı açlık sınırına göre -%22,0 erimiş durumda. Hele bir de TÜİK-ÜFE Gıda sektörüne baktığımızda emekli+dul+yetim maaşlarının -%26,3 kayıpta olduğunu görüyoruz.
Ben size şöyle bir rakam vereyim mi? 2005 yılında 2022 dolar kuru ile 478,3 dolar maaş alan bir emekli, artık 241,7 dolar maaş alabiliyor. Yani ortalama emekli+dul+yetim maaşları dolar bazında reel olarak -%49,5 erimiş oldu.
Ve bunca veriye rağmen asgari ücretlinin, emeklinin, dul ve yetim aylıklarının ne kadar cömertçe artırıldığını savunuyoruz. Açıkçası Mehmet Şimşek’e ‘sadece siyasi olacak’ diye bu doğruları göstermemesinden dolayı üzgün olduğumu belirtmek isterim.
Bu arada not ekleyeyim: Türkiye EYT ile emeklilik sistemini daha da çökertmiş ve gelecekte emekli maaşlarının artmasının önünü de kesmiştir.
Bana bugün kamuda bir yetki verseler ilk olarak şu emeklilik sistemini düzenlemek isterdim. Çünkü gerçek emeklilerin maaşı eritildikçe eritiliyor ve ilerleyen yıllarda emeklilik ile dilencilik eş anlama gelecektir. Maalesef.