Asgari ücrete yapılacak zammın hangi enflasyon oranına göre belirleneceği tartışılıyor. Karar yazarı İbrahim Kahveci, yılda bir kez zam yapılacaksa açlık sınırının dikkate alınması gerektiğini belirtti, batmak üzere olan çok sayıda şirket nedeniyle önümüzdeki dönem işsizliğin artacağını ifade etti. 

Kahveci'nin yazısının ilgili bölümü şöyle: 

Gündem asgari ücret...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’da yüzde 35 zam sinyali ile beraber “yılda bir kez zam” modeline dönüleceğini açıkladı. 

Şu anda asgari ücret 11.402 lira. Buna yüzde 35-40 civarı zam yapılması durumunda asgari ücretin 15.400 civarı bir ücret oluyor. 

Oysa yılda bir kez zam yapılacaksa bu yılın yaşanan enflasyonu yanında gelecek yılın yüzde 36 yılsonu beklenen enflasyonu da dikkate alınmalıdır. Hatta ve hatta herkes biliyor ki, 2024’ün ilk yarısında enflasyon zirveye çıkacak. 

Ama biz yine de yılsonu yüzde 36 resmi beklentiyi dikkate alalım. Açlık sınırı şu anda 14.026 lira olduğunda göre yaklaşık aralık ayı fiyat artışı ile 2024 fiyat artışı toplamı yüzde 40 civarı ediyor. O vakit açlık sınırı 16.636 liraya yükselmiş olacaktır. 

Şimdi mesele şu: Beklenen açlık sınırına göre mi zam yapılacak yoksa geçmiş enflasyon sıfır kabul edilip sadece beklenen enflasyona göre mi zam yapılacak?

Sosyal medya’dan Hakan Kara’da benzer hesap yaparak işin orta yolunu açıkladı. Buna göre gelecek yılın ikinci yarısında asgari ücret açlık sınırının altına düşecek şekilde ayarlanırsa ortalama asgari ücret 17.500 liraya geliyor. 

Bu hesap bizim alttaki grafikte de aynı sonucu veriyor. Eğer asgari ücrete 2024 yılında bir kez zam yapılacaksa en düşük seviyesi 17.500 lira olmalıdır. 

***

Asgari ücret hesabı bu şekilde ama mesele asgari ücret bile değil.

Bakın dünkü yazımda dış ticaretin tüketime dayalı şekilde hızla artmaya devam ettiğini verdim. 

Bunun anlamı şudur: Bu faiz oranı enflasyonu düşürmek için yeterli gelmemektedir. Yan faizler daha da artırılmak durumundadır. 

Seçimden önce defalarca yazdım: “Uygulanacak program bellidir ama maliyetinin ne olacağına toplum karar verecektir” demiştik. 

Nitekim toplum yüksek maliyetli istikrar programını tercih etti. Türk Halkı daha yüksek maliyet ödemek istedi, daha çok fakirlik istedi ve ona göre oy verdi... Adeta “kuru soğana Reis’lerini yedirmediler. 

Şimdi fatura ödeme zamanı geliyor. 

***

Dikkat ederseniz ekonomi yönetimi ısrarla enflasyonun bir nedeninin yüksek ücretler olduğunu söylüyor.

Bana göre bu çok yanlış bir varsayım ama onlar da haklı... Çünkü vatandaş açlık sınırının altında ücrette bile REİS’lerine koştu. En düşük emekli maaşı 7500 lira ile dururken herkes REİS dedi. 

''Vatandaşı Önce Aç Bıraktılar Şimdi de Susuz Bırakacaklar” ''Vatandaşı Önce Aç Bıraktılar Şimdi de Susuz Bırakacaklar”

O zaman yönetiminin düşük ücret için önünde bir engel yoktur. Toplumu daha da fakirleştirmek için önlerinde geniş bir alan mevcut. 

Ama asıl mesele şudur: Önümüzdeki dönemde kemer sıkma sürecinde düşük ücrette bile iş bulmak zorlaşacaktır. Hatta 3-4 milyon civarı kişinin işini kaybedeceğini ben defalarca yazıyorum. (Seçimlerden önce yazdım)

Bakınız 2019 yılında kemer sıkma politikasında 2 milyon 252 bin lise ve altı eğitimli işini kaybetmişti.

Şimdi çok daha sert bir kemer sıkma politikası gelecek ve de artık dış politikada da feci şekilde sıkışmış durumdayız. 

Ben derim ki ücretin düzeyine bakmayın ve işinize sahip çıkın. Çünkü Türkiye zombi şirketlerde dünya lideri. Yani batmak durumda şirketimiz çok fazla. 

Artık düşük faiz ve ucuz emek bileşeni ile süren bu yalancı cennet bitiyor. Sizlere resmen deniyor ki, “bir ücret alıyorsanız sevinin, seviyesi hiç önemli değil”. 

Haklılar... 

Ödenmesi gereken faturayı Halk istedi ve tercih etti. Afiyet olsun ve geçmiş olsun. Buyurun ödeyiniz...

screenshot-2.jpg

"Dikkat ederseniz ekonomi yönetimi ısrarla enflasyonun bir nedeninin yüksek ücretler olduğunu söylüyor.

Bana göre bu çok yanlış bir varsayım ama onlar da haklı... Çünkü vatandaş açlık sınırının altında ücrette bile REİS’lerine koştu. En düşük emekli maaşı 7500 lira ile dururken herkes REİS dedi.

O zaman yönetiminin düşük ücret için önünde bir engel yoktur. Toplumu daha da fakirleştirmek için önlerinde geniş bir alan mevcut.

Ama asıl mesele şudur: Önümüzdeki dönemde kemer sıkma sürecinde düşük ücrette bile iş bulmak zorlaşacaktır. Hatta 3-4 milyon civarı kişinin işini kaybedeceğini ben defalarca yazıyorum. (Seçimlerden önce yazdım)

Bakınız 2019 yılında kemer sıkma politikasında 2 milyon 252 bin lise ve altı eğitimli işini kaybetmişti.

Şimdi çok daha sert bir kemer sıkma politikası gelecek ve de artık dış politikada da feci şekilde sıkışmış durumdayız.

Ben derim ki ücretin düzeyine bakmayın ve işinize sahip çıkın. Çünkü Türkiye zombi şirketlerde dünya lideri. Yani batmak durumda şirketimiz çok fazla.

Artık düşük faiz ve ucuz emek bileşeni ile süren bu yalancı cennet bitiyor. Sizlere resmen deniyor ki, 'bir ücret alıyorsanız sevinin, seviyesi hiç önemli değil'. Haklılar..."

Yazının tamamı için tıklayın

Editör: Ahmet Kacır