İçimdeki Nehir

İçimdeki Nehir

Toplumumuzda özellikle dijital çağın getirdiği anonimlikle birlikte hakaret etmek neredeyse normal kabul edilmeye başlanmıştır. Sosyal medya platformlarında, tartışma ortamlarında ve hatta günlük hayatta sıkça karşılaşılan bu olumsuz davranış, bireylerin duygusal ve psikolojik sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ancak hakaret edenlere karşı sessiz kalmak yerine içimizdeki gücü ve direnci bulmalıyız. 

Mevlana Celaleddin Rûmi: “Ben artık akan bir nehir gibiyim, attığınız ateşten topların hepsi nehre düştü ve söndü. Onlar bana ait değil, onlar sizin pencereniz.”

Hakaret Edenlere Karşı Bir Manifesto:

Vücut:

Ben artık akan bir nehir gibiyim. Attığınız ateşten topların hepsi nehre düştü ve söndü. Bedenim, bu topların izlerini taşımaz. Sizlerin sözleri, benim nehir gibi akışımda kaybolur gider. Zihnim, bedenim ve ruhum, sizin zehirli oklarınıza karşı bir kalkan gibi güçlenmiştir.

 

Zihin:

Düşüncelerim, hakaretlerinizin erişemediği bir kale gibidir. Beni yıkmak için ne kadar çabalasanız da içimdeki bu kale dimdik ayaktadır. Sözlerinizin gücü benim iç dünyamı zedeleyemez. Kendime olan güvenim, sizin kelimelerinizin ötesindedir. Sizlerin sözleri sadece kendi acizliğinizi ve negatif enerjinizi yansıtır.

 

Ruh:

Ruhum, sizin karanlık gölgelerinizden etkilenmez. Benim içimdeki ışık, sizin karanlığınıza meydan okur. Sizlerin sözleri, benim ruhumu zedeleyemez. Ruhum, sevgi ve hoşgörüyle beslenir. Sizlerin kin dolu sözleri, sadece kendi iç karanlığınızı açığa çıkarır.

Hz. Resulullah (asm.)öyle olaylara karşılaşmıştır ki bu olayların hiçbiri onun imanına, içindeki en derin noktaya zarar vermemiştir. "Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz bu davadan vazgeçmem" demiştir.

Hakaret edenlere karşı sessiz kalmak yerine içimizdeki nehir gibi akan gücümüzü keşfetmeliyiz. Bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu hakaretlerin etkilerinden korumalıyız. Unutmayalım ki hakaretler sadece hakaret edenin acizliğini ve içsel boşluğunu yansıtır. Bizler ise içimizdeki güçle bu negatif enerjiyi absorbe edip sevgi ve hoşgörüyle dolu bir yaşam sürmeye devam edeceğiz. Hakaretler, bizim penceremiz değil, sizin karanlık odalarınızın yansımalarıdır.