Kader mi?
Bartın'ın Amasra ilçesinde yaşanan maden ocağı kazasından sonra hepimizin yüreği bir kez daha yandı, yine derinden sarsıldık. Hiç kolay değildi 41 can...
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan olay yerine gitti ve yaşanan elim hadiseye ''kader'' derken, vefat eden kardeşlerimizin ailelerine taziyede bulundular.
Cenazelerin bir gün sonra çıkarılmasını da başarı olarak ifade ettiler.
Elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın bölgeye gitmesi hepimizi ziyadesi ile memnun etmiştir.
Fakat bu feci kazayı sadece kadere bağlamak ziyadesiyle üzdü bizleri.
''Tedbirini al takdiri Allah'a bırak'', ''Tedbir bizden takdir Allah'tan'' diye ve benzer daha nice sözler sözlenmiştir.
Peygamber Efendimiz(SAV)'e bir bedevi şöyle sordu: ''Ya Rasulallah çölde devemi bağlayayım da mı namazımı kılayım yoksa onu serbest bırakayım da mı namazımı kılayım?”
Hz. Peygamber: “Önce deveni sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a tevekkül et.”(Tirmizî, Muhammed b. İsâ, Sünen, Kahire, 1962, Kıyâmet,
Yine Nisa Suresi 71. ayeti kerimede Allah (C.C): ''Ey iman edenler! Tedbirinizi alın da savaşa öyle ya ayrı bölükler halinde çıkın veya hep birlikte çıkın.''
Görüldüğü gibi Allah (C.C) Savaş dahil işlerimizde "...tedbirinizi alın!" buyuruyor.
İslam dininde tedbir almak vardır. Ve elbette tedbir takdire aykırı değildir.
Müslüman her işinde tedbiri elden bırakmaz.
Bu Müslümanlar için önemli bir ilkedir. İnsanların başına gelen birtakım sıkıntıların önemli bir bölümü kendi tedbirsizlik kendi ihmalleri sonucudur. İslam kişinin yaşamını yitirmesine yahut sakat kalmasına neden olabilecek, mala, cana, etrafına zarar verebilecek tedbirsizlikleri men etmiştir.
Biz beklerdik ki Sayın Cumhurbaşkanımız: '' Sorumlular bulunup gereken şekilde cezalandırılacaktır.'' diye bir açıklama yapsın.
Bir madencinin ablası Sayın Cumhurbaşkanı'na, kardeşinin kendisine ‘burada gaz kaçağı var bizi patlatacaklar’ dediğini aktardı.
Madem böyle bir şey vardı, Maden işletmesi niçin tedbir almadı?
Bunun hesabı sorulmayacak mı?
İşçilerin hayatı bu kadar ucuz mu?
Maden işletmeleri devlet tarafından gerektiği gibi denetleniyor mu?
İşletmelerde teknolojik yenilikler kullanılıyor, gereken tedbirler alınıyor mu? Soruları çoğaltabiliriz...
Maden ocakları başta olmak üzere diğer sektörlerde çalışan işçilerin iş güvenliği sağlanıyor, beslenme, barınma sorunları gideriliyor, işçi ücretleri hakkıyla veriliyor mu?
Araf suresi 85. ayette şöyle buyrulmuştur: "...Ölçü ve tartıyı tam yapın. İnsanlara mal ve ücretlerini eksik vermeyiniz..."*
Hz. Peygamber: Bir kimse bizim işimize tayin olunursa, evi yoksa ev edinsin; bekarsa evlensin; hizmetçisi yoksa hizmetçi ve biniti yoksa, binit edinsin. Kim, bunlardan fazlasını isterse o, ya emanete hıyânet eder veya hırsızlığa düşebilir." (Ebû Dâvud, İmâre, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 299).*
''Burada, ücret ve maaşların, işçi, yahut memur kesimine sağlaması gereken hayat seviyesine işaret edilir. Buna göre, işçi ücretinden; memur maaşından yapacağı tasarruflarla makul süre içinde ev edinebilmeli; bekârsa evlenebilmeli; bakan, vali veya hakim gibi sosyal çevresi hizmetçi istihdamını gerektiren bir meslekte çalışıyorsa hizmetçi edinebilmeli ve gerektiğinde bir araç satın alabilmelidir. Ayrıca, bu aracı rahat kullanabileceği ekonomik bir ortamın meydana gelmesi de amaçlar arasında sayılabilir. Gerçekte, işçinin ürettiği ekonomik değerlerin bedelleri içinde, bu sayılanları karşılayacak ölçüde emek bedeli vardır.'' (Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslâmî Yaklaşımlar, Istanbul 1988, s. 166-176)*
Ömer b. Abdülazîz işçi kesimine şöyle seslenmiştir:
"Herkesin barınacağı bir evi, hizmetçisi, düşmana karşı yararlanacağı bir atı ve ev için gerekli eşyası olmalıdır. Bu imkânlara sahip olmayan kimse borçlu (gârim) sayılır ve zekât fonundan desteklenir."(Ebû Ubeyd, el-Emvâl, Nşr. M. Halil Hurras, Kahire 1388/1968, s. 556).*
Tabii bir de her yerde işçi ücretlerinin eşit olması meselesi var. Misal İstanbul'un hayat şartları ile Anadolu'nun hayat şartları aynı değildir. İstanbul’da asgari ücret( zaman, emek farkı olmadan verilen ücret) ile Anadolu'da iki bin nüfuslu ilçede aynı mı olmalı? İşçi ve işveren hakları İslam hukukunda belirlenmiştir. Kamu veya özel sektörde bugün buna riayet edilse belki bugün bu meseleleri konuşuyor olmayacağız.
Bilmem hatırlar mısınız? 5 Ağustos 2010 yılında Şili'de bir bakır ve altın madeninde kaza olmuştu ve yerin 700 metre altında mahsur kalan 33 işçi 69 gün sonra hepsi sağ salim kurtarılmışlardı. İşçilerden umut kesilmiş, lakin kazadan 17 gün sonra işçilerin sondaj makinesine yazdıkları not ile yaşadıkları anlaşılmış ve 69. günde işçiler özel bir kapsülle yeryüzüne çıkarılmışlardı.
Madencilik riskli bir iş, dolayısıyla iş güvenliği çok önem kazanıyor. Şili'de bu hadisede iş güvenliğinin biraz da olsa sağlandığını anlıyoruz. İşçiler sığınak odalarının birine girerek hayatta kalmayı başarmışlardı.
Demek ki tedbir alınınca birtakım kazalar yaşanmıyor yine biraz da olsa tedbir olunca kaza olsa bile insanlar hayatta kalabiliyormuş.
Selam ve dua ile...
Kaynak: * https://kuran-ikerim.org/kuran-ve-sunnette-isci-ve-memurlarin-emegi-ile-ilgili-duzenleyici-hukum-var-midir-isci-ucretlerinin