Şeref ve namus kavramını ağzına alacak en son kişi Kılıçdaroğlu’dur!
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a yönelik sözleriyle ilgili, “Türkiye’de şeref ve namus kavramını en son ağzına alacak kişi Kılıçdaroğlu’dur. Kaset operasyonuyla iş başına gelen bir insanın siyasi nezaketin çok ötesinde, hakaretle beraber şeref ve namus vurgusu yapması akla ziyandır. Kızdıkları, hakaret ettikleri, sevmedikleri Tayyip Erdoğan değil, bu millettir” dedi.
Turan, Mecliste basın mensuplarına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin kurultay konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerini değerlendirdi. “Hafta sonunda Cumhuriyet’in en büyük, en eski, en köklü partilerinden birinin utançla izlediğimiz kongresine şahitlik ettik”diyen Turan, kurultayın “Mustafa Kemal’in partisinin” geldiği yer açısından sadece siyasetçileri değil, vatandaş olarak da kendilerini üzdüğünü ve rahatsız ettiğini söyledi.
Ülkede 75 milyon insanın birlikte yaşadığına işaret eden Turan, karşılıklı nezaket ve saygıyı koruyacak adımlar atmak zorunda olduklarını vurguladı. Dünkü tablonun Türkiye’de hala siyasi kültürün nezaketten ne kadar uzak olduğunu ve siyasi ahlakın ne kadar dışında olabildiğini bir kez daha gösterdiğini belirten Turan, öne çıkan hakaretlerden birinin Kılıçdaroğlu’nun ısrarla ifade ettiği şeref ve namus kavramı olduğunu söyledi.
Turan, “Bence, Türkiye’de şeref ve namus kavramını en son ağzına alacak kişi Kılıçdaroğlu’dur. Herkesin seçimle, delegeyle iş başına geldiği bir siyasi atmosferde çok büyük kaset operasyonuyla göreve gelmiştir. Kaset operasyonuyla iş başına gelen bir insanın siyasi nezaketin çok ötesinde hakaretle beraber şeref ve namus vurgusu yapması akla ziyan bir şeydir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun öne çıkan diğer hakaretinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “diktatör” benzetmesi olduğunu hatırlatan Turan, şu görüşleri ifade etti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız gençliğinden beri, 10′lu yaşlardan beri sürekli siyasetin içinde, hep seçimle göreve gelmiş bir insan. Gün gelmiş gençlik kolları kongresiyle, belediye başkanlığıyla, il başkanlığıyla, belediye başkanlığıyla, Başbakanlığı ve tabii ki Cumhurbaşkanlığı ile beraber hep siyasi sistem içinde seçimle gelmiş. Ancak atama gibi olan, kaset operasyonuyla gelen bir kişinin, ömrü seçimle geçmiş bir kişiye diktatör demesi, ancak bizim gülmemizi, acımamızı sağlayan bir ifadedir. Aslında bence sevmedikleri, kızdıkları, hakaret ettikleri Tayyip Erdoğan’ın kendisi değil. Çünkü Tayip Erdoğan’ın hep seçimle geldiği ve seçimle gittiği tüm kamuoyunca malum. Bence sevmedikleri Tayyip Erdoğan değil, sevmedikleri ve hakaret ettikleri yıllardan beri bu milletin Tayyip Bey’e sahip çıkmasından dolayı millettir. Kızdıkları, hakaret ettikleri milletin kendisidir. 13 yıl başbakanlık yapan, bir yıldan beri başarıyla Cumhurbaşkanlığı yapan bir insana hakaret etmek aslında ona sahip çıkan millete hakaret etmektir. Kızdıkları, hakaret ettikleri, sevmedikleri Tayyip Erdoğan değil, bu millettir. “
Turan, dünyadaki genel örneklere bakıldığında, düz bir mantıkla her siyasi yarış içinde muhalefetin oy arttırdığını, iktidarın oylarının düştüğünü söyledi. Türkiye’de kötü örnek, kötü siyasi ahlak anlayışının kendilerine milletin devlet adabına uzak insanlara sahip çıkmadığını, destek olmadığını ve oy vermediğini gösterdiğini anlatan Turan, şöyle devam etti: “Düşünebiliyor musunuz, muhalefet oy artırması lazım ilkesine rağmen her seçim oyunu kaybeden bir parti var. Üstelik bu parti, Türkiye’nin en eski, en köklü partisi. Kılıçdaroğlu’nun bu küfürbaz , siyasi ahlak ve nezakete aykırı hali bir vatandaş olarak bizi üzmekle beraber bir AK Parti’li olarak bizi gelecekten umutlu hale getiriyor. Ben bugünden şunu ilan edebiliyorum; 4 sene sonraki seçimlerde göreceksiniz Kılıçdaroğlu şu anki oy oranını aşamayacak. Çünkü dün yapılan kongre bize hiçbir ders alınmadığını, ne kadar milletten uzak olunduğunu, devlet adabına tavra da milletin sahip çıkmayacağını bir daha göstermiştir. Bundan sonraki süreç hem milletimin vereceği vicdani karardır hem de savcılarımızın bu konuda vereceği karardır.”
TCK’nın 299. maddesine göre Cumhurbaşkanı’na hakaretin suç olduğunu ve bir vatandaşa yapılan suçtan ekstra olarak düzenlendiğini vurgulayan Turan, teknik olarak savcıların ne yapacağından öte millet vicdanında büyük infial uyandırdığını, CHP seçmeninin konuya el atması, örnek ve umut olmayan anlayışa bir şekilde sahip çıkmaması gerektiğini savundu.
Turan, “Kurultayın umut, heyecan olması lazımdı. Ama gördük ki kongre varmış, yokmuş belli değil. Gürsel Tekin ile Atilla Taş’ın yarıştığı ve Atilla Taş’ın daha fazla oy aldığı kongre haline geldi. Ne umut var, ne heyecan var, ne vizyon var. Bundan sonraki karar ve süreç sayın CHPli seçmen ve delegelerindir” dedi.