Kelebek Kanat Çırpıyor
Yer Norveç.
Yıl 1687
Isaac Newton diye biri demiş ki; “Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.”
Evet, “etki ve tepki.”
Gözlerinizi kapatın ve bir dakika düşünün; her etki bir tepkiye, her tepki bir başka tepkiye yol açıyor.
Yüzyıllar önce yaşamın özüne ilişkin söylenen bu söz, yaşama ilişkin her şeyde karşımıza çıkıyor.
Örneğin, şu İstanbul Sözleşmesi konusu.
Kadınları şiddetten koruduğu belirtilen bu sözleşmenin kaldırılmasıyla her iki yönden de bu karara ilişkin eleştiri yapıldı.
Ama gelin kendi yaşamımıza ilişkin gözlemlerimizi anımsayarak bakalım; kadına şiddet olgusu, tek başına bir sonuç mu, yoksa daha önceki etkilerin oluşturduğu bir sonuç mu?
Kim ne derse desin, aile içi şiddet var.
Bunu inkâr etmek mümkün değil.
Özellikle eğitimi olmayan, kapıya konulduğunda yaşama tutunacak hiçbir dalı olmayan milyonlarca kadınımız için aile içi şiddet, kader olmuş durumda.
Peki aile içi şiddeti doğuran etkinin ne olduğunu düşündük mü?
Eğer her hareket zıt bir sonucu doğuruyorsa, aile içi şiddeti doğruna ilk etkinin ne olduğu konusunda da, akıl yürütmek gerekmez mi?
Nefsi savunmak dışında, hiçbir şiddet haklı değildir, meşru değildir.
Ama aile içi şiddete uğrayan kadının, buna muhatap olması için nasıl bir başlangıcın olduğunu, bu başlangıçta kendi payının ne olduğunun da bilinmesi gerekir.
Eminim bu satırları okuyanlar çevrelerinde, belki de kendi yaşamlarında bu zalim şiddet ile ilgili bir sürü öyküyü yaşanmışlıkları anımsayacaktır.
İşte burada şunu yapalım mı; ne kadına, ne hayvana, ne bitkiye, hiçbir canlıya yapılması meşru olmayan şiddetin oluşmasında, o anımsadığımız öykülerdeki şiddet mağdurlarının etkisi nedir?
İster yüzyıllar önce Newton söylemiş olsun, ister günün moda deyimiyle kelebek etkisi diyelim, her yapılan karşıtını doğuruyor.
Dileğim, hepimizin kelebeğinin kanatları insanlık için çırpsın