KELİME-İ TEVHİDİN ANLAMI

KELİME-İ TEVHİDİN ANLAMI

Kelime-i Tevhid'in  manasını bilmeyenler, olgun, şuurlu, Müslüman olamazlar. Bu kelimenin 15 büyük (genel),

8 özel manası vardır.  

Kelime-i Tevhid'in: 

 "LA İLAHE "bölümüne  nefiy  ve red bölümü denir. 

 "İLLALLAH "bölümüne ise kabul ve ispat bölümü denir. 

Ayrıca Kelime-i Tevhid velâ ve berâ yani  (İslama göre dost kim,düşman kim) konusunu ihtiva etmektedir .

Bu kelimenin manasının bilinmeden söylenmesinin  enfusi ve afaki ilahlarin reddi konusunda, kişi nefis tezkiyesi ve kalp-ruh tasfiyesinin hiçbirine dahil olmaz .

Halbuki bu mukaddes Kelime-i Tevhid, enfüsi ve afaki ilahlarin ( batil ) için gönderilmiştir. 

Bütün peygamberler bu kelimenin ne olduğunu nasıl telaffuz  edileceğini insanlara talim için gönderilmislerdir.

Şeriat ve Tarikat ehlinin bu manalari bilmesi farz ve zorunludur. "LA İLAHE "Kur’an'ın bir yarısıdır "İLLALLAH "kelimesi ise diğer yarısını anlatmaktadır. Alışkanlık icabı sadece sayısal olarak bu kelimeyi okumak, insanı suret ve taklidi iman sahibi yapar. Tafsili ve istidâli iman sahibi olmaz.Bu  kelimenin manasını bilmeyenler Cahil bir toplum sayılır. Sahabe efendimiz gibi  Kelime-i Tevhid eğitimi almamız lazımdır. 

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem  önce Kelime-i Tevhid ile geldi. 13 yıllık Mekke  dönemi Kelime-i Tevhid eğitimi ile geçti. 

11,5 yıllık canhıraş bir eğitimden gectikden son Allah ( Celle Celalühü) Namazı  ziyade etti. Allah (Celle Celaluhü) Sahabe-i Kiram efendilerimiz Namazı tasdik  ettiklerinde;orucu onlara farz kıldı. Orucu tasdik ettiklerinde;zekâtı farz kıldı. Zekâtı tasdik ettiklerinde;haccı farz kıldı. Haccı tasdik ettiklerinde ise, cihadı farz kılarak,  dinini tamamlamış oldu.

Tevhidi  düzen :Lâ ilâhe ile yani beşeri ( batıl) sistemleri reddetmekle  başlar. İllallah  ile hakimiyetini kurar.

LÂ: Her ikisinde de  " Lâ ilâhe... diye öncelikle red ile, yani "Lâ"( hayir) ile,  kabul etmemekle, râzı olmamakla inkâr eden bağrına basmayan ve reddeden bir ifade üslubu ile cümle başlıyor. 

İslama girmek isteyen gayri müslim,önce vücudunu maddi pisliklerden (alkolden,gusül ve diğerlerinden temizlendikten sonra, kalbindeki manevi ilah pisliklerin de ( izahını edeceğimiz Kelime-i Tevhid'i ve esaslarını kalben inanarak diliyle inkâr ederek) temizleyerek İslam sarayına girer. 

İslam yeryüzünde Allah’ın değişmez binasıdır .Her binanın bir kapısı ve bu kapının da bir anahtar vardır. İslam binasını açan anahtar sadece Kelime-i Tevhid 'dir .Kelime-i Tevhid'in anahtarı da başındaki Lâ 'dir.

Lâ ( hayır), kurtuluş kapısını açan bir anahtardır. Bugün insanlık bir  ızdırap içerisindedir. İnsanlığı rahatsız eden gayr- İslami kanunlar ,hayatı kemiren putlar, hüküm süren sahte ilahlardir. İnsanlığı bunların pençesinden kurtaracak bir şey vardır. O da  Kelime-i Tevhid'in ilk parçası, İslam binasının anahtarı, peygamberlerin putları ve şirk düzenlerini yıkan  baltası,küfür ile iman arasındaki itikad bekçisi Lâ'dir.

Çünkü Lâ: yeryüzündeki tüm ilahlarin,  putların  korucuların , sistem ve nizam belirleyicilerinin beynine ve hayatına inene  eskimez, paslanmaz, değişmez  Rahmâni  bir baltadır .

Lâ; tevhid ve şirk arasındaki değişmez ilahi bir engeldir. Kelime-i Tevhid'in başındaki Lâ 'yı kaldırdığımız zaman iman ile şirk tamamen birbirine karışır. 

Lâ; taştan, tahtadan etten, kemikten ,tunçtan, betondan ve kağıttan meydana gelmiş küçük ve büyük her türlü pulun ve tâğüti ( beşeri) düzenlerin başına  inen ilahi bir balyozu.

Lâ ; küfrün sadece bir maddesine değil tüm maddelerine karşı amansız bir hayırdır, reddir, isyandır. 

Lâ; İslamla  çatışan kanun, emri, prensip ve hükümlerin başına inen bir rahmet baltasıdır. Ancak Lâ balyozu, ilahi nizamın  dışında ortaya atılan veya ihdas edilen hükümlerin, ahkamların  kanunların başına inmeden önce bu hüküm ve ahkamlari ihdas eden sahte ilahlarin başına iner.Yani önce sahte ilahları temizler,daha sonra da onların uydurduklarını.

Bugün ilâhlık iddiasının şekli değişmiştir. Fakat ilâhlık davası değişmemiştir. Eski çağlarda sahte ilahlar insanları  açıktan açığa kendilerine kulluk etmeye çağırıyorlardı. Bugünkü sahte ilahlar ise dilleriyle değilde halleriyle, beşeri kanunlarıyla iddia ediyorlar.