Kendim Ettim Kendim Buldum

Kendim Ettim Kendim Buldum

Pazara gidiyorsunuz meyve sebze pahalı, kuru bakliyat pahalı, fırına gidiyorsunuz ekmek pahalı, doğalgaz, odun,kömür pahalı, elektrik,su  pahalı,ulaşım pahalı, benzin ,mazot,gaz pahalı,berberler dahi pahalı,  kiralar el yakıyor, ev sahibi kiracı kavgaları ölüme kadar gidiyor. 

 Ülkemizde hiç ucuz olan bir şey yok mu? Tabii ki var!

 Yeni doğan bebekler, insan hayatı, emekli maaşı ve asgari ücret.

Hükümet farkında mı? Bilmiyorum, ama bir gerçek var ki; yılbaşından bu yana asgari ücretin alım gücü, yıl sonunda TCMB’ YE göre 11.741 lira olacağı tahmin ediliyor. Hayatın bu kadar pahalı olduğu bir ortamda, insanlar onurunu, şerefini ve akıl sağlığını nasıl korusun? Kimse açlık sınırının altında yaşamayı kabul etmiyor/etmemeli. Ama her geçen gün o sınır iyice aşağıya çekiliyor. Temel ihtiyaçların karşılanması, bireylerin en temel haklarından biri olmalı. Ama ne yazık ki, her şeyin fiyatı katlanırken, emeklinin, asgari ücretlinin, dar gelirlinin maaşı o kadar cılız ki, yalnızca hayatta kalabilmek için çalışmak zorunda kalıyorlar.

Yıllardır bu ülkede sağ kesim din, sol kesim ise Atatürk'ü siyasi malzeme yapmıştır. Ve bizim halkımızda bunu her seferinde yutmuştur. Ne yazık ki bu kutuplaşma, insanlar? kendi içinde birleştirmekten çok, bölmüş ve ayrıştırmıştır. Hepimiz aynı gemideyiz, ama bu geminin hangi hızla batacağı, kimse tarafından düşünülmüyor. Bugün hâlâ "Kendim ettim, kendim buldum" diyebilenler var mıdır? Vardır tabi ama gelin görün ki, bu cümle tam anlamıyla gerçeği yansıtmıyor. Kendi bulduğu gibi yanlış karar sonucunda diğer kişiler de bu çileden nasibini aldı.

 Gerçek şu ki, yıllardır bu ülkede izlenen ekonomi politikaları, büyük ölçüde vatandaşın sırtına yük oldu. Kimse sabah uyandığında, "Bugün daha da zorlaşacak" düşüncesiyle güne başlamak istemez. Ama birçok insanın tek umudu, bir şekilde günü iyi geçirebilmektir.

Son yıllarda ekonominin, siyasetin ve toplumsal yapının birleşiminden ortaya çıkan bu karmaşa, insanlar için bıçak sırtında bir yaşam biçimi oluşturuyor. Bir yanda işsizlik, diğer yanda yüksek enflasyon, bir de buna eklenen kiralar ve hayat pahalılığı…

Birçok kişi, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için günü kurtarmaya çalışıyor. Ama bu yeterli olmuyor. Çünkü artık yeterince gıda almak bile bir lüks haline geldi.

Ülke olarak büyük bir değişim ve dönüşüm sürecindeyiz.Anayasanın değişimi konuşuluyor.  Ancak bu dönüşüm sadece belirli kesimlerin lehine oluyor. Geçmişte de bu böyle oldu, böylede olmaya devam edecektir. 

Toplumun geri kalanına gelince, çoğu zaman görmezden geliyorlar. Asgari ücret, emekli maaşları, düşük gelirli aileler ve işçiler, sürekli bir yoksullukla karşı karşıya. Dedem zamanında, babam zamanında ve benim zamanımda da yoksulluk değişmedi. Çocuğum ve torunumun da farklı bir şey yaşayacağını düşünmüyorum/düşünemiyorum. 

 Zenginler ise daha da zenginleşiyor. Dünde öyleydi bugünde.  Oysa devletin görevi, halkının refahını yükseltmek olmalı, ancak bugünkü ekonomik tablo buna ters bir yönde şekilleniyor.

Ve nihayetinde, “Kendim ettim, kendim buldum” diyenlere sesleniyorum: Evet, belki de bir çoğumuz kendi kaderimizi bir şekilde şekillendirdik. Ama unutmamalıyız ki, toplumsal bir sorumluluğumuz var. insanlar kendi başlarına bu zorluklarla mücadele ederken, toplumun bütününü gözeten bir politika, herkesi güvence altına almalıdır. Ne yazık ki, bu dönemde yalnızca birkaç kesimin çıkarları ön planda. Oysa bizler, birlikte güçlü bir toplum olabilmek için, birbirimize yardım etmeli ve gerçekten hak ettiğimiz refahı sağlayabilmeliyiz. 

Bunu başarabilmenin yolu Saadet Partisinde siyaset yapmaktan geçiyor. Hep rüzgardan, güçlüden yana oldunuz. Artık haklının tarafında olma zamanı geldi. Buna mecbursunuz. 

İnsanlar sadece daha iyi yaşam koşullarına değil, aynı zamanda hak ettikleri saygıya ve güvene de ihtiyaç duyuyor. Bu gerçeği fark ettiğimizde, hepimizin hayatı daha yaşanılır olacaktır. Ama şimdilik, “Kendim ettim, kendim buldum” diyerek, sadece kendi vicdanımızı rahatlatmamız, toplumun geniş kesimlerinin içinde bulunduğu bu darboğazı değiştirmeyecek.

Herkesin ülkesine, vatanına karşı sorumluluğu vardır. Bunun başında siyasi tercihini yaparken, alışverişte gösterdiğin hassasiyeti, ülkeyi yönetecekleri seçerken de göstermen ülke adına daha iyi olacaktır. 

Saadet partisi yeni kongresiyle beraber temiz siyaseti, helal siyaseti bu ülke bir kez daha tanık olacaktır. Umarım bu sefer kandırılmadan Saadet Partisi'nin saflarında yerinizi alırsınız.