KUMAR

KUMAR

Ahmet, 26 yaşlarında, uzun boylu, diksiyonu düzgün, çevresinde tanınan, sevilen, sosyal ve kültürel ilişkileri olan bir delikanlı idi.

Oldukça pozitif düşüncelere sahip, çevresine duyarlı,

Olayları analiz yeteneği ve birçok şeyi öngörüleri ile önceden tahmin etme becerisi yüksek biriydi.

Ahmet’in bu özellikleri, dik duruşu ve yakışıklılığı nedeni ile çevresindeki hemen hemen tüm kızlar Ahmet’e bir şekilde ilgi gösterir, onunla arkadaş olmak isterdi.

Ahmet’in o yüzden kafası bu konuda çok karışıktı, etrafındaki kızların birçoğu güzel olduğundan aralarında bir seçim yapamaz, bir karar veremezdi.

Ahmet işletme fakültesini bitirmiştir.

Babası tüccardır. 

Gayri menkullere ve arabalara sahip, hali vakti yerinde ve yaşadıkları semte göre de zengin sayılabilecek bir ekonomik durumdaydı.

Ahmet ortaokul ve lise yıllarında okul çıkışı evine gelip yemeğini yiyip doğruca babasının ticaret yaptığı dükkanına gider, babasına her konuda elinden geldiğince yardım ederdi.

Babası Ahmet’e çok güvenir, her konuda Ahmet’i destekler, başarılı olması için elinden geleni yapardı.

O yüzden babası Ahmet’e yeni aldığı iki tane dairenin tapusunu daha üniversite yıllarında vermiştir.

Ahmet üniversiteyi bitirmiş, 26 yaşına girmiş,

Çekirdekten ticaret öğrenmiş, piyasa bilgisi her konuda yüksek olan bir genç olduğu için…

Babası da artık yaşlanmış, büyük çocukları evlenmiş gitmiş ve

Bir tek Ahmet kalmış olduğundan

Ben de artık dinleneyim, emekli maaşım ve kira gelirim var nasıl olsa diye düşünüp

Bin bir emekle kurduğu dükkanı Ahmet’e bırakmaya karar vermiş ve elini eteğini ticaretten çekmiştir.

Ahmet atılımı yüksek, gözü pek karakteri ve nokta atışı tahmin gücü yüksek piyasa bilgisi ile harmanlanmış olduğu için kısa sürede büyük başarılar elde eder.

Çevresinin hem takdirini toplar, hem de dikkatini çeker…

Tüm çevre esnaf gelir, Ahmet’e akıl danışır, yol iz sorar olmuştur.

Ahmet’in sayesinde, işinde çok başarılı olanların sayısı her geçen gün artmaya başlar. 

Öyle ki, çevre esnaf Ahmet’e sormadan yeni kararlar alıp uygulamaz olmuştur.

Ahmet çevresine çok duyarlı, çok yardımsever olduğu kadar;

Kıskançlık, fitne, fesat ile hiç alakası olmayan biriydi.

Sadece başarıya odaklı bir delikanlıydı.

O yüzden, Ahmet sayesinde birçok kişi işini çok kısa sürede büyütmüştür.

Ahmet 28 yaşına gelmiştir.

3-5 arkadaşı ile birlikte Kıbrıs’a tatile gitmeye karar verirler…

Her şey dahil, ultra lüks, beş yıldızlı bir otele yerleşirler…

Derken Ahmet’in arkadaşları casino oyunlarına gideceklerini söyler ve Ahmet’in de kendileriyle gelmesini isterler…

Ahmet o zamanki para ile 20 liralık bir oyun oynamaya karar verir.

İlk akşam gece saat 2’ye 3’e kadar casinoda kalmışlar ve Ahmet’ten toplamda ilk gece 200 lira kadar para gitmiştir…

10 günlük tatilin sonunda Ahmet’in casino oyunlarına vermiş olduğu para 10 bin lirayı geçmiştir…

Fazla kafasına takmamış olsa bile, boşa giden para Ahmet’in canını çok sıkmıştır.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, tatile gitmiş olduğu arkadaşları Ahmet’in dükkanına gelir, sohbet muhabbet derken, söz, bulundukları ilde o tarz casino oyunlarının olduğu yerlere gelir.

Ve hep beraber toplanıp casino oyunlarının bulunduğu mekana giderler…

Artık Ahmet 20 lira ile değil, direk ilk 500 lira ile oyuna başlamıştır…

Günler, geceler derken, haftalar, aylar böyle geçmeye devam ederken, tam bir yılın sonunda, Ahmet babasının almış olduğu iki dairenin birini satar, hem kayıpları hem de işleri toparlamaya karar verir, casinoya gidişleri de durdurur.

Taze ve sıcak para gelince rahatlamış gibi, işleri biraz toparlar gibi görünce de kısa bir süre sonra casino alışkanlığına yine devam etmeye başlar…

Artık sabaha kadar casinoda kumar ile geceyi geçiyor, sabaha karşı evine gidiyor ve öğlen gibi de zar zor dükkanına gidiyordur. Dükkanında çalışan elemanlar dükkanı artık Ahmet’e sormadan istediği gibi çalıştırır ve yönetir olmuştur…

Ahmet dükkanında günde sadece 3-4 saat kalıyor ve gün sonunda satıştan toplanan parayı alıp arabasına atlayıp çıkar olmuştur.

Derken, 6 ay sonra, oturmuş olduğu dairesini de satmaya karar verir ve satar…

Artık ticaret yaptığı dükkanında yatıp kalkmaya, orada yaşamaya başlamıştır.

Ahmet casino oyunlarından zaman zaman kazanmış olsa bile, toplama bakıldığında sürekli ve ciddi kayıplar içindedir…

Derken, iş yerine ait 3 araçtan birini de satar…

Sonra sırasıyla diğerini…

Ve en nihayetinde dükkanın son aracını da satar…

Ahmet’in elinde sadece dükkanı ve kendi binek arabası kalmıştır…

Fakat çok uzun sürmez.

Kendi özel aracını da satışa çıkarır ve satar…

Ahmet’in casino bağımlılığı artarak devam etmiş ve kız arkadaşları da Ahmet’in ilgisizliği ve duyarsız davranışları nedeniyle onu terk etmiştir.

Etrafında elle tutulur gözle görülür, adam niyetine konulacak arkadaş namına kimse de kalmamıştır…

Tabiri yerindeyse, çevresinde sadece art niyetli, saçma sapan tipler kalmıştır…

Ahmet’in çeklerini ödemek için sürekli kredi çektiği bankalar da artık kredi vermez olduğundan,

Çeklerini ödemek için,

Ahmet, çözümü tefecilerden para almakta bulur…

Ve 1 yıllı daha öyle götürür…

Artık, Ahmet’in işi, işin içinden çıkılamaz hale gelmiştir…

Borçları çoktur ve ödeme yapamadığı tefeci gruplar da peşine düşmüştür…

Borçlar sonunda o hale gelmiştir ki, babasının ona bıraktığı çok merkezi bir muhitte bulunan, ticaret yaptıkları dükkanını satmış olsa bile, daha 3 daire parası edecek kadar geriye borcu kalıyordur…

Alacaklılar ve tefeciler ise Ahmet’i sürekli tehdit eder hale gelmiştir…

Ahmet artık, nereye kaçarsa kaçsın onlardan kurtuluş olmadığının farkına varmıştır…

Ahmet’in ailesi olayları duymuştur.

Büyük şoka uğramış, büyük üzüntüye kapılmış, çok büyük hayal kırıklığı yaşamış olsalar da Ahmet’e ellerinden gelen yardımı yaparlar ve babası üzerinde bulunan gayri menkullerinden bir kaçını satar ve Ahmet’in tüm borçlarını kapatır…

Ahmet’i Kıbrıs’a götüren, onu ilk casinoya alıştıran arkadaşlarının da zararları ve kayıpları bir daire parası ile sınırlı kalmış olsa bile, onlar bir şekilde kendilerini ailelerine duyurmadan kurtarmayı, bu işin içinden sıyrılmayı başarmışlardır…

Evet, yıllar önce bu hikayeyi bana bizzat Ahmet’in babası anlatmıştı.

Ve babasının kendi yaptığı hesaba göre, üç yıl kadar kısa sürede giden para 11 daire parası…

Birçok kişi için neredeyse bir servet değerinde 11 daire…

Birçok insanın bir daire alabilmek için ömür boyu çalıştığını düşünürsek, çok kısa sürede giden bu para, birçok insan için büyük bir servet değerinde…

O yüzden bu konuda gençleri bilinçlendirmek için daha büyük adımlar atılmalı, daha büyük çalışmalar yapılmalı diye düşünüyorum.

Kimse kendine, zekasına, arkadaş çevresine güvenip benim başıma gelmez diye düşünmemeli.

Bilinçli bir toplum olma yolunda, bu tür gizli bağımlılıklar ile daha çok mücadele etmeliyiz…

Gençlere “oyun” adı altında sunulan bilgisayar ve atari oyunlarından pek çoğu, kumar oyunları özelliği taşıyor maalesef.

Gençleri tuzağa çeken casino oyunlarının bağımlılık seviyesi sanılandan çok daha yüksek.

Bağımlılık potansiyeline sahip kişilerin hayatlarını nasıl ve ne şekilde mahvettiğini bana anlatılan anekdot ile size aktarmaya çalıştım.

Bağımlılık potansiyeli yüksek kişilerin kumardan kendini kurtarması çok daha güçtür…

Bu türden bir bağımlılık geliştiğinde, kişinin bu bağımlılıktan kurtulabilmesi için profesyonel destek alması gerekir.

Bu konuda toplumsal bilinçlendirmeye yönelik eğitim çalışmaları yapılmalı ve ciddi şekilde, planlı olarak, kumarın tüm zararları, her yönüyle gençlere anlatılmalıdır.

Sanal kumar ve sosyal medyanın içine gömülen casino oyun tuzaklarına düşmemeleri gerektiğinin altını çok kalın çizgiler ile eğitimciler olarak çizmemiz gerektiğini düşünüyorum…

Bu konuda çalıştaylar yapılmalı ve gerek sosyoloji gerekse psikiyatri alan uzmanlarının birlikte planlayacağı bir rotanın belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum…

Oyun oynayarak kolay ve havadan paranın hiçbir zaman kazanılmayacağını…

Emek verilerek kazanılmış paranın, oyun adı altındaki tuzaklar yüzünden kolayca kaybedilebileceğinin gençlere anlatılması gerekiyor…

Sanal oyun kumarlarının merkezi sistemden kontrolünün sağlandığının ve sadece kumarı oynatan kişilerin para kazandığını, oynayan herkesin aldatılıp kaldırılıp dolandırılıp kaybettiğini, ince detaylarına kadar anlatılması gerekiyor…

Yoksa, daha birçok gencimiz hayatlarının baharında bu kötü alışkanlık yüzünden solup gidecek…

Pırıl pırıl gelecekleri mahvolacak,

Kendilerine, ailelerine, çevrelerine, topluma yararlı birer birey iken,

Kendisini atıl hale getirecek…

Böyle bir duruma düşüp hem ailesine, hem çevresine, hem topluma yük haline gelmesinin önüne ise ancak eğitim ile geçilebilir…

Oyun ile kumarın çok ayrı şeyler olduğu, ancak ve ancak programlı olarak verilecek eğitimlerle topluma anlatılabilir,

Kurulan tuzakların farkındalığı sağlanarak bilinçli gençlik yetiştirilebilir…

Aksi halde,

Tuzaklar hazır…

Kurulu…

Düşecek gençleri beklemekte…

Dr. Meryem ÇILDIR