MANÂNIN MADDEYE TESİRİ
Madde ve mana olarak ikiye ayrılan insan mana boyutunun yansıması ile hayatı kucaklar yada red eder.
Mana boyutunun güzelliği ise madde boyutunda inkişaf eder. Ister olumsuz ister olumlu! Bu kişinin ruh yansıması hayata düşer. Hayatın gidişatını ruh hali belirler. İlk ruhun mimarisi ailede başlar.
İyi bir ailede yetişen çocuk gelecek adına daha güzel potansiyellere sahiptir. Çünkü aile birebir kendinde ne varsa çocuğuna aktarır. Onlar için doğru olan herşeyi empoze eder. Savaşçı ruhlu , kavga ve öfke odaklı bir ailenin çocuğu onların yansıması olarak çatışmayı seven, kavgayla beslenen bir birey olur.
Sevgi dolu bir ailenin çocuğu ise daha uyumlu daha naif bir ruha sahip olur. Topluma daha faydalı olur. Gittiği heryerde çiçekler açar. Çünkü hücrelerinin içinde sevgi doludur. Kimseyi kusurlu görmezler, eleştirmezler.
Bu ruha sahip dolu kişiler yani sevgi dolu kişilerin dünyada işleride güzel gider. Çünkü hayata sevgi dolu baktıkları için heryerde sevgi görürler. Negatif duyguların esiri olan insanlar ise hep şikayet eder ve hayatlarını öfke ve eleştiri ile geçirirler. Bu yüzden hayat onlara da onu gösterir. Demem o dur ki; bizler hayata hangi gözlüklerle bakarsak hayat bize onu sunar.
Bazen olumsuz ruh yapısına sahip bir aileden hayata pozitif bakan bireylerde çıkabiliyor. Bunun nedeni ise genetik faktördür. Bizler ruhumuzda ve bedeninizde ikiyüzellidört atanın genlerini taşıyoruz. Yaptığımız güzellikler onların bizim ruhumuza ettiği tesirlerdir.
İnsan düşünce yapısını değiştirebilir. Buna karar vermesinin nedeni ise hayatta yolunda gitmeyen birşeylerin olmasıdır. Düşünce dünyasında yenilik yeni bir dünya kurmak için bir adımdır. Hayatımızın ressamı, mimarı olabiriz. Ancak bunu duygu ve düşünce dünyamızı yeniden inşa ederek.
Hızla gelişen dünyaya ayak uydurmak ancak dünya ile uyumlu bilince sahip olarak uyum sağlanabilir. Bizler dünyanın gerisinde kalmak istemiyorsak hergün bilincimiz üzerinde çalışmamız gerekiyor. Bu şekilde aileden gelen olumsuz kodlarıda sileriz kendimize yeni bir format atarız.
Bizler üzerimizde kendimize emek vermedikçe başkalarının kuklası olarak oynarız. Kendi bilgi dünyamızı genişlettiķçe ise esaretten kurtuluruz. Özgürlük kendi içimiz de saklı. Kitaplar özgürlüğe açılan pencerelerdir. Ruhun nefes aldığı dinlediği yerlerdir. Kitapsız bir hayat oksijeni düşük sislerle ve bulutlarla dolu bir hayattır. Kitap ruhun beslenme kanalıdır.
Hayırlı huzurlu haftalar sevgili okurlar...
Aslı Soylu