AKP iktidara geldiği günden beri özelleştirme hız kazandı ve pek çok KİT’ler satıldı. Bunun yanı sıra AB’ye girme adına yapılan ev ödevleriyle de yasalar değiştirilerek AB uyum yasaları getirildi. Petrol yasası bunlardan biridir. Zaten AB demek milli değerlerden uzaklaşmak ve tamamen batıya teslim olmak değil midir?
Farkındaysanız hem Cumhurbaşkanı hem hükümet yetkilileri zaman zaman “milli” olmanın önemine vurgu yapıyorlar. Bunlardan biri Maliye Bakanı Berat Albayrak; 12 Ağustos 2020 tarihinde CNN’de katılmış olduğu bir programda; “Türkiye milli bağımsızlık mücadelesi yürütüyor. Ekonomik anlamda bir milli bağımsızlık modeli ortaya koyduk. İki senedir kıyamet bunun için kopuyor. Türkiye ekonomi modelini değiştirdi, artık eski modelden çıkıyor." dedi. .Aslında bu söylemler düşününce ne kadar kıymetli sözler olduğuna kanaat getiriyorsunuz. Fakat iş icraat kısmına geldiğinde aynı söylemleri orada göremiyoruz. Zaten sıkıntı bura da başlıyor.
Milli olmak ve milli değerlerini korumak önemlidir. Her kim ki, ülkemize ve milli menfaatlerimize hizmet ediyorsa, biz onu baş tacı yaparız. Olması gereken de budur. Ama siyasiler şunu da unutmasın, keskin dil ülke menfaatlerine hizmet etmez.
59 yıldır yürürlükte olan 6326 sayılı Petrol Kanunu yerini 6491 sayılı yasaya bıraktı. İki yasayı karşılaştıralım ve milli menfaatlerimizin neler olduğuna bakalım.
11 Haziran 2013 tarih ve 28674 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu’nda bir önceki mevcut 6326 sayılı petrol kanununda bulunan “milli menfaat” vurgusunu kaldırıyor “devlet hissesini” kuyularda sahalara göre azaltıyor. Bunun dışında 6326 sayılı kanunda bulunan “Devlet adına arama ve işletme ruhsatı alma hakkı TPAO’ya aittir” hükmü çıkarılıyor, 6491 sayılı kanuna yeniden konmuyor ve böylece süresi dolan petrol üretim sahalarının devlet adına üretime devam etmesi için TPAO’ya verilmesini öngören yasa maddesi kaldırılarak, bu petrol sahaların özel sektör şirketlerine verilmesinin yolu açılmış oluyor. Ve böylece TPAO’nun özelleştirilmesinin de önü açılmış oluyor.
6326 sayılı kanunun bölüm 5’te bulunan Milli menfaatler korunması bölümünün 12. Maddesi; Yabancı devletlerin, idaresinde doğrudan veya dolaylı şekilde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü tasarı ile yasadan çıkarılarak, stratejik öneme sahip bir konuda yabancı devletlerin belirleyici olması önündeki engeller ortadan kaldırılmıştır. Bu yeni yasa 6491 konulmamıştır.
Yine 6326 sayılı petrol yasasının 13. Maddesine göre; Ülke içinde üretilen ham petrol ve doğal gaz ile bunlardan elde edilen petrol ürünlerinin kara sahalarında % 65’inin ve deniz sahalarında % 55’inin memleket ihtiyacına ayrılması zorunluluğu vardı. Çünkü doğal afet olur, savaş olur ve benzeri konularda ülkenin menfaatleri bu yasayla ön planda tutulmuştur. Sonra çıkartılan 6491 sayılı petrol kanununda bu madde de kaldırılmış olup, yabancı şirketlere ürettikleri petrol üzerinde sınırsız tasarrufta bulunarak, tamamını ihraç etme hakkı getirilmiş, memleket ihtiyacını gözetme ve kollama durumu ortadan kaldırılmıştır. Olağanüstü durumlarda bile ülkede üretilen petrolün ülke içinde kullanılmasının sağlanması imkânsız hale getirilmiştir.
6326 sayılı kanun 7. Maddesinde “Sınırlara 5 km mesafede, tarihi, dini yer veya tesise, su tesisine bir yol veya umumi geçide 60 metre mesafede, şehir veya kasaba, belediye imar sahası dâhilinde petrol faaliyeti Bakan müsaadesi olmadan yapılamaz” hükmü de 6491 sayılı yeni kanundan çıkarılarak, çokuluslu şirketlerin sınır tanımaksızın her yerde faaliyette bulunmaları kolaylaştırılmıştır.
Burada ben kalkıp bu yasa milli değildir diyemem. Buna siz kendiniz karar vereceksiniz. Ülkemiz yer altı ve yer üstü madenler konusunda zengindir. Mesele bunları işletecek teknolojiye yatırım yapıp yapmadığımızdır. Eğer siz çıkartmaz, yabancıların çıkartmasına izin verirseniz, onlar bize hiçbir katma değer vermeden, alıp giderler. Maden bitince de yerinde sadece çukurlar ve tüneller ve çalıştırdıkları işçilerin işsiz kaldıkları yanımıza kâr kalır. Kanadalı şirket Kaz dağlarında altın çıkartıyor. Biz çıkartacak teknolojiye sahip değiliz ki, bu şirkete vermişiz. Oysa biz çıkartmalıyız ve bütün altın bizde kalmalı. Şimdi sadece bu şirket beyan ettiğinin yüzde 4,5’unu devlet payı olarak vermektedir. Dikkat ediniz “beyan ettiğinin”
Ülkemizde bulunacak her doğal gaz, petrol ve diğer madenler bizi memnun ve mutlu eder. Sonuç olarak bunlar halka refah olarak dönecektir. Siz bu çıkan madenleri refaha dönüştüremezseniz halk için hiçbir önem arz etmez. Çünkü fakirlik devam eder.
Bulmak önemli, halka ulaştırmak daha önemli, millileştirerek ülkenin menfaatlerine sunmak en önemlisidir. Hükümetten bunları beklemekteyiz. Artık kaderimiz değişmeli, refah halka yayılmalıdır.
Okuduklarını anlayamayan siyasi cahiller yine bu yazıyı anlayamayacaklardır.