GÜNCEL

Murat Yetkin: Mehmet Şimşek Dış Politikadan İç Güvenliğe Kadar fFili Başbakan Gibi

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘e “fiili başbakan” benzetmesi yaparak, “Bu kendi talebi de olmadı; krizden çıkış için Orta Vadeli Planın aksaksız uygulanması gereği Şimşek’i etkisi yüksek ama yetkisi bakanlığıyla sınırlı bir fiili başbakan işlevine taşıdı” görüşünü aktardı.

Şimşek yetkisi olmasa de etkisi olan bir başbakan gibi. Bu etki özellikle Haziran ve Temmuz aylarında çetin bir sınamadan geçecek” yorumunu yapan Yetkin, “Önümüzdeki iki aydaki çetin sınavlar daha farklı. Kamu İhale Yasası düzenlemeleri ile Vergi Reformu düzenlemelerinin Meclis’e gelmesi bekleniyor. 2001 mali krizi sonrası Kemal Derviş reformlarıyla getirilen Kamu İhale Yasasında her bir önemli ihaledeki müteahhitlerin ihtiyaçlarına göre yapılan değişiklikleri saymayı ben 192’de bıraktım.

Şimşek’in önerilerine TBMM’de, şuraya yazıyorum, muhalefet partilerinden AK Parti Grubundan muhalefet gelme ihtimali var. Keza Şimşek’in vergi denetiminin sıkılaştırılması ve vergi muafiyetlerinin azaltılması önerisinin de Temmuz sonuna dek TBMM’den çıkması gerekiyor; çok kolay olmayacak. O nedenle yetki Erdoğan’da olsa da Şimşek’in başbakan etkisini kullanması gerekecek” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK Partililer yeterince yapıyor. 31 mart seçimlerini kaybetmelerinde sanki Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın tek karar verici olarak etkisi yok muş gibi, kendileri her şeyi düzgün yapmış gibi hala “Emekliye sam verdirtseydi seçimi alırdık” faslındalar. Bir yandan da ertesi sabah kalktıklarında hâlâ koltuklarını korumaya dua ediyorlar. Ama bu durum Şimşek’in şu anda yetkisi olmayan ama etkisi olan bir fiili başbakan işlevinde bulunduğu görünümünü değiştirmiyor. Bu kendi talebi de olmadı; krizden çıkış için Orta Vadeli Planın aksaksız uygulanması gereği Şimşek’i etkisi yüksek ama yetkisi bakanlığıyla sınırlı bir fiili başbakan işlevine taşıdı.

Milli Eğitim Bakanı Cumhurbaşkanından öğretmen atama kontenjanı mı istedi? Önce git Şimşek’le konuş deniyor. Ulaştırma Bakanı bir altyapı projesi mi geliştirdi? Yolu önce Şimşek’ten geçiyor. Şimşek de keyfi bir iş yapmıyor; en azından şimdiye dek aykırı bir örneğe rastlamadık. Açıp Kara Kaplı Kitaba, yani Orta Vadeli Programa bakıyor. Görüşünü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bildiriyor. Kararı veren Erdoğan.

Fiili başbakan etkisi, Cumhurbaşkanı kararı

O yüzden diyorum, Şimşek yetkisi olmasa de etkisi olan bir başbakan gibi diye.

Bu etki özellikle Haziran ve Temmuz aylarında çetin bir sınamadan geçecek.

Bürokrasideki bazı makam sahiplerinin Kamuda Tasarruf önlemlerinin kenarından dolaşmak için alelacele makam araçlarının hizmet sözleşmelerini üç yıl kuralından etkilenmeyecek şekilde yenilediği haberlerini okumuşsunuzdur. Tasarruf önlemlerine en ciddi direnişin bürokratik makam sahiplerinden gelmesi zaten bekleniyordu.

Ama önümüzdeki iki aydaki çetin sınavlar daha farklı. Kamu İhale Yasası düzenlemeleri ile Vergi Reformu düzenlemelerinin Meclis’e gelmesi bekleniyor. 2001 mali krizi sonrası Kemal Derviş reformlarıyla getirilen kamu İhale Yasasında her bir önemli ihaledeki müteahhitlerin ihtiyaçlarına göre yapılan değişiklikleri saymayı ben 192’de bıraktım. Şimşek’in önerilerine TBMM’de, şuraya yazıyorum, muhalefet partilerinden AK Parti Grubundan muhalefet gelme ihtimali var.

Keza Şimşek’in vergi denetiminin sıkılaştırılması ve vergi muafiyetlerinin azaltılması önerisinin de Temmuz sonuna dek TBMM’den çıkması gerekiyor; çok kolay olmayacak. O nedenle yetki Erdoğan’da olsa da Şimşek’in başbakan etkisini kullanması gerekecek.

Dış politikadan iç güvenliğe dek

Hatırlayalım: Erdoğan 2018 seçimlerini kazandıktan sonra ekonominin sorumluluğunu Şimşek’ten alıp, Hazine ve Maliye’yi de birleştirmek suretiyle damadı berat Albayrak’a vermeseydi, “nas var, bize ne oluyor” söylemiyle “Faizi düşürürsek enflasyon düşer” tezini uygulamaya kalkıp, “söylediklerini yapmayan” Merkez Bankası başkanlarını değiştirmeseydi, biz bugün ne acı reçete ne acı ilaçtan ne de emekli maaşların neden artırılamadığından söz etmeyecektir. Dış politikadan “başbakan etkisi” budur

Zıtlaşma temelli dış politikadan (kötü anlamıyla söylemiyorum) daha uzlaşmacı bir çizgiye geçilmesi de 2022’den itibaren ekonomik kriz ve dış kaynak bulma gerçeğiyle paralel gelişti. Hamas 7 Ekim’de İsrail’e saldırmasaydı, İsrail de Gazze’de insanlığın yüzkarasına dönüşen Filistinli kırımına başlamasaydı, biz şu anda İsrail’le denge değiştiren enerji ve ulaştırma anlaşmaları konuşuyor olacaktık. Gazze’ye tepki olarak, ekonomik krize rağmen ticareti kesme kararı doğru karardır, o ayrı, ama Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığına, İbrahim Kalın’ın MİT’in başına getirilirken gözetilen plan başkaydı.

Gri Liste ve dış kaynak akışı

İçişleri Bakanı Ali Yerkikaya’nın Şimşek’le aynı gün göreve başladığından bu yana çetelerle, mafyalarla, siber suçlarla mücadelesi Türkiye’nin OECD’nin Gri Listesinden çıkma hedefinden bağımsız değildir. O mücadele yıllarca çetelerle dirsek temasındaki siyaset çevrelerine dokunduğu içindir biraz da bugün İçişleri bünyesine yansıyan kavga.

Hatırlayacaksınız, Şimşek yeniden göreve gelmesi ardından TBMM’deki ilk sunumlarından birinde Türkiye’nin OECD’nin Gri Listesinden çıkmasının dış kaynak akışını hızlandıracağını söylemişti. Haziran ayı o açıdan da önem taşıyor.

Şimşek’in kendi talebi dışında “yetkisiz ama etkili” bir başbakan işlevinde olmasının süresi de sınırlı. Kabaca OVP’nin tamama ermesi olarak düşünebiliriz. Ama yapılanların tüm karar ve sorumluluğu Erdoğan’a aittir; günümüz Türkiye’sinin gerçeği budur.