Nerede bu Dimyat?...

Nerede bu Dimyat?...

Bilinen sözdür; “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak…”

Bu söz nereden geliyor diye biraz araştırdım, öyküsü şöyleymiş;

Dimyat denilen yer, Mısır'da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskelenin adı. Eski zamanda Mısır'ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde bu iskeleden kalkan gemilerle Türkiye’ye gelirmiş.

İşte buraya pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi, denizde Arap Korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar. Güçlükle evine dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmiş ve İstanbul'dan kalkmış, memleketi olan Karaman'a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar.

Sözün öyküsü böyle.

Şimdilerde birçok olay için bu atasözünü kullanıyoruz.

Ünlülerden Ezgi Mola’nın başına gelenleri okuyunca,  bu söz geldi aklıma.

Bir genç kızı cinsel yönden istismar ettiği için intihar etmesine neden olan biri için sosyal medyada tecavüzcü ifadesini kullanınca, Savcılık Ezgi Mola hakkında soruşturma açmış. Sanatçı da, cezadan kurtulmak için aleni özür dilemek zorunda kalmış.

Yasalar açık; herkes, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı verilinceye kadar masumdur. Dolayısıyla bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan bir kişi hakkında, onun suçlu olduğunu varsayarak, belli sıfatlar yakıştırmak, yargılanan kişinin haklarını ihlâl ediyor.

Belki garip, ama böyle.

Ezgi Mola kadına yönelik artan şiddet ve tecavüz olayları nedeniyle duygularını ifade etti, isyanını anlattı.

Hepimizin sesi oldu.

Ama, işte yasalar…

Haklı iken haksız duruma düşmek ya da Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan olmak…