OH OLSUN, UF OLSUN!
“Oh olsun” mini cümlesini zaman zaman kullanırız.
Kızdığımız birinin başına olumsuz bir durum geldiğinde kullanırız. İyi olmuş, layığını bulmuş, hatta daha beter olsun, anlamlarını yükleriz bu cümleciğe.
Uf olsun, mini cümlesini de kullanırız zaman zaman.
Bu cümlecik bir anne şefkati taşır. Yavrusunun bir yerini, incitecek bir durum olduğunda kullanılır. Yavrunun acısını kendi yüreğinde hissetme, onu dindirme, ona merhamet etme duası demektir. Hemen ilave olarak “öpiyim de geçsin” cümleciği gelebilir ama bu yazımızın onunla bir ilgisi bulunmuyor.
İki turlu seçimlerin ikisi de bitti. Görünüşe göre seçmenin çoğunluğu “Cumhur’u” ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih etti. “Millet’in” vaatlerini ve çözüm için gösterdiği çareleri, ayrıca da Milli Görüş’ün hayra motor, şerre fren olma geleneğini de göz ardı ederek benimsemedi.
Bu durum, bunca tecrübeye ve acı yaşanmışlıklara rağmen 21 yıllık icraatı ve gelinen maddi-manevi iflas durumunu yeniden benimsemek ve devamını arzulamak demekti. Biz Milli Görüşçüler bu duruma oh olsun, diyebilir miyiz? Asla! Ancak uf olsun, deriz.
Kazanır kazanmaz Türkiye’nin ekonomi yönetimini; gözleri parlak olup, “göstergeleri en düşük duruma kadar düşüren” birinin yönetiminden almışlar, kafası parlak, kendisine daha önce “İngiliz vatandaşı” ve Cumhurbaşkanı tarafından “dolandırıcı” damgası vurulan birine emanet etmişler. O da gelir gelmez, daha yemin etmeden, piyasaları en az yüzde 20 tepe taklak etmiş, fakirin hakkını zengine doğru pompalamış ve daha da pompalayacağını da açıkça ilan etmiş. Şimdi biz Milli Görüşçüler bu duruma bakıp oh olsun, diyebilir mi? Hayır, uf olsun, der!
Erkekle erkeğin evlenebilmesi kuralını koyacak kadar aile kavramını dejenere eden bir batı ülkesi parlamentosunda yıllarca görev yapmış, o ülkenin tabiiliğini kabullenmiş birinin, Türkiye’ye getirilip, başka kimse bulunamamış gibi aile sorumlusu yapılması, mağdur ve müflis bir vaziyette yıllarca; gerek hapishanelerde, gerek ailesinden ve çocuklarından uzakta 6284 ve benzeri kanunların islah edilerek, kendilerinin kurtarılmasını bekleyen milyonlarca mağdurun, ayrıca “Cumhur ittifakına” bunları şart koşup kabul de ettirdiğini zannedenlerin beklentilerine “kazık bir fren koyarcasına” ve “alay edercesine” set çekilmesi karşısında, Milli Görüşçüler oh olsun, diyebilir mi? Asla diyemez, uf olsun der.
Seçilir seçilmez daha makamlarına oturmadan her türlü geçim ve ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlere dozerlerle zam koymaya yeniden başlamaları, buna karşılık develüasyon ve enflasyonla belleri bükülen dar gelirli, çalışan, emekli ve diğer ücretlilere ise cımbızla iyileştirme planladıklarını alayı vula ile ilan etmeleri karşısında oh olsun, denilir mi? “Eşel Mobil” sistemini öneren ve geçmişte eline fırsat geçtiğinde hayata geçiren, böyle bir çözümü üreten Milli Görüş bunlara ancak uf olsun, deme durumundadır.
AKP iktidarınca LGBT gibi Lanetli fiillerin ve faillerinin önündeki engelleri kaldırarak ortalığa yayılmasının sağlanmış olduğunu bile bile, bunların önünün kesilmesi ve ahlaki sükutun durdurulması beklentisi ile yine bunlara oy veren ve fakat “Eşcinsellerin başımızın üstünde yeri var” diyenlerin icraatın başına getirilmesi karşısında, sükutu hayale uğrayanlara karşı, oh olsun mu denir? Denilmez, uf olsun denilir.
Çürük yapılaşmaya göz yumulması hatta üstüne üstlük bu kanunsuz ve nizamsız çarpık yapıları “imar barışı” ucubesi ile yasallaştırılması ve acı bir felaket olan deprem ve sellerin on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, milyonlarcasının da mağdur olması ile neticelenen yaraların sarılacağı umudu ile yine bunlara oy verenlerin; bu felaketlere sebep olanları yeniden icraatın başına getirmesi karşısında yutkunmak durumunda kalanlara oh olsun, denilebilir mi? Asla! Uf olsun, denilebilir.
NATO’ya, AB’ye, ABD’ye bağımlılığımızı azaltacak, D-8 ve akabinde İslam Birliği projelerine rağmen, “Millet’e” değil “Cumhur’a” oy verilmesi ile gelen NATO, AB ve ABD’ye sadakatin devam etmesi, hatta daha da artması ile kendini gösteren, bağımsızlığımızın önünde kasisler oluşturan durumlara karşı oh olsun, diyecek tiynette değiliz. Uf olsun diyebiliriz.
Uf olsun kardeşler!
Yüzde 52’miz anlamamakta, yüzde 48’imiz de anlatamamakta direndiğimiz için!
Kendimizi düzeltmedikçe durumumuz düzelmez!
Uf olsun hepimize!
DEĞİŞİME DİRENENLER
Ucu karanlığa dayanan,
Razı olunan bir gelecek;
Değişimlere direndikçe,
Başa daha neler gelecek?
Ekrem Şama
...