Ölürsem Şehit Kalırsam Gazi

Ölürsem Şehit Kalırsam Gazi

Aziz milletimizin vatanımızı işgal eden güçlere karşı 19 Mayıs 1919'da başlattığı destansı mücadelenin, 30 Ağustos 1922'de şan ve şeref dolu bir zaferle nihayete erdiği kutlu günün 102. yıl dönümünü milletçe büyük bir gururla kutluyoruz.

İstiklal mücadelemizi zaferle taçlandıran ve şanlı tarihimizin önemli bir dönüm noktası olan 30 Ağustos Zafer'inin 102. Yıldönümü kutlu olsun!

30 Ağustos zulme, işgale, esarete, teslimiyete karşı Türk milletinin topyekûn haykırışı, birlik ve beraberliğimizin önünde hiçbir gücün duramayacağının ispatı, özgürlük ve bağımsızlık yolundaki inanç, irade ve kararlılığın göstergesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolun mihenk taşıdır.

Ağustos ayı milletimiz için büyük zaferlerin kazanıldığı bir aydır. 1 Ağustos 1571 tarihinde Kıbrıs'ın Fethini, 11 Ağustos 1473 tarihinde Otlukbeli Zaferini, 23 Ağustos 1514 tarihinde Çaldıran Zaferini, 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Zaferini, 29 Ağustos 1521 tarihinde Belgrat'ın fethini, 29 Ağustos 1526 tarihinde Mohaç Meydan Muharebesi kazanan yüce milletimiz, 26 Ağustos 1922'de başlattığı Büyük Taarruzu 30 Ağustos günü büyük bir Zaferle taçlandırmıştır.

Varlığına kastedilen yüce milletimiz, içinde bulunduğu güç koşullara rağmen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde toparlanarak, canından üstün tuttuğu vatanı için azim ve kararlılıkla savaşmış, tarihinde yeni ve büyük bir destan daha yazmıştır.

Bir insan için hürriyet ve hürriyetin timsali olan vatan en önemli değerlerden birisidir. Vatan sadece toprak parçası değildir. Vatan, hürriyet ve bağımsızlık demektir. Vatan, kültürün şekillendiği yerdir. Vatan, tarihimizdir, töremizdir. Vatan, canımızdır, namusuzdur. Vatan, geçmiş ve geleceğimizdir. Vatan, sevgimizdir, uğruna kanımızı akıttığımız en yüce değerlerimizden birisidir. Bu husus şu mısralarda ne güzel ifade edilmektedir.

'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır'

Yüce milletimiz kurtuluş savaşı ile bağımsızlığını ve özgürlüğünü her koşulda koruma kararlılığını bir kez daha tüm dünyaya duyurmuştur.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Vatan müdafaasından maksat, sadece sahip olunan toprakları korumak olmayıp o topraklar üzerinde yaşayan insanların dinini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hürriyet içinde yaşatmaktır. Yüce Milletimiz bu gayeyi en güzel şekilde gerçekleştirmiş vatan semalarında dalgalanan bayrakları gönderlerden indirtmemiş, namusunu çiğnetmemiş, ezanını dindirtmemiş, vatan uğruna canını malını feda etmiştir.

Erzurum’da Nene Hatun, Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam, işgallerin ardından İstanbul'da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalışan Halide Edip Adıvar, ilk direniş fetvasını veren ve örgütünü kuran Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Afyon Müftüsü Hüseyin (BAYIK) Efendi ve daha nice adları bilinmeyen vefakâr erkeklerimiz ve cefakâr kadınlarımız… düşman işgaline karşı canla başla karşı durmuşlar. 

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımızın daha ilk satırlarında Kahraman Milletimizin tek bir evladı kalıncaya kadar vatanı koruyacağını ne güzel dile getirmiştir.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Yüce milletimiz kurtuluş savaşını “Ya İstiklal Ya Ölüm” , “Ölürsem Şehit Kalırsam Gazi” düsturlarıyla hareket ederek kazanmıştır. Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımızda bu hususa şöyle işaret etmektedir.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Geçmişteki zaferlerimizi yâd etmek elbette değerlidir. Ecdadımızın hatırasını yaşamak ve gelecek nesillerimize aktarmak elbette kıymetlidir. Ancak bundan daha da önemli olan tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların idrakinde olmaktır.

Savaş alanlarında gösterilen azim ve kararlılık, geçen yıllar içerisinde siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda da başarıyla sergilenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti her alanda gelişen ve kalkınan bir devlet durumuna gelmiştir.

Atalarımızın emaneti olan yurdumuza her koşulda sahip çıkmak, devletimizi ve cumhuriyetimizi korumak ve daha da yüceltmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bugün bizlere düşen ise bütün yokluklara ve zorluklara rağmen kazanılan bu eşsiz zaferin ardından kurulan Cumhuriyetimize, birlik ve beraberlik içinde bin yıldan bu yana sürdürdüğümüz kardeşlik ruhuyla sahip çıkmak ve ülkemizi her alanda en üst seviyelere çıkarmak için var gücümüzle çalışmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere İstiklal Savaşımızın tüm kahramanlarını, şehitlerimizi saygı ve rahmetle, gazilerimizi ise minnet ve şükranla anıyorum.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü