Yazımızı anlamlandırması hasebiyle öncelikli olarak hepimizin anlamını bildiği, daha doğrusu bildiğini sandığı, “Din” kavramının anlamını kısaca bir ele alma, açıklığa kavuşturma gereği duyuyorum.
Arapça kökenli bir kelime olan Din, sözlükte “örf ve âdet, yol, inanç, adet, kulluk, ceza ve karşılık, mükâfat, itaat, hesap, boyun eğme, hâkimiyet ve galibiyet, saltanat ve mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul ibadet, millet, şeriat” gibi çeşitli anlamlara gelir. Bugün Batı dillerinde din karşılığı kullanılan religion kelimesinin aslı Latince’dir ve “bir şeyi vazife edinmek, tekrar tekrar okumak, yapmak”, ayrıca “insanları Tanrı’ya bağlayan bağ” anlamlarını içermektedir.
Her dinî kültürün din kavramını ifade etmek üzere seçtiği kelimelere ait anlamların ortak noktasının “yol, inanç, âdet, kulluk” olduğu, söylenebilir. Yani genel anlamda “Din” Hayat tarzı demektir.
Gelelim konumuza, CHP Dallas Ailesi gibi.
Cumhuriyet Halk Partisi İl ve ilçe teşkilatlarından gelen taciz tecavüz iddiaları, sözde mağdur! İfadeleri yenir yutulur türden değil. Taciz veya tecavüze uğrayan kişilerin ifadeleri ahlaksızlığın hangi boyutlara ulaştığını, velhasıl artık mızrağın çuvala sığmadığını açıkça gösteriyor. Tabii bu gelen haberler sadece toplumu yönetmeye talip olan siyasi parti teşkilatlarındaki kişilerin yaptığı birkaç vaka ile sınırlı mı? Tabii ki hayır. Bir ambar buğdayın numunesi bir avuçtur. Geride ahlaksızlık üzerine kurulu bu hayat tarzını kendisine “Din” edinmiş koca bir ambar! var. Sarhoşluğu ve fuhşiyatı, Dinimizin ve toplumun kahir ekseriyetinin ahlaksız olarak kabul ettiği bu hayat tarzını normal kabul eden, sınırsız derecede özgürlükçü bir hayat tarzını topluma benimsetmeye çalışan koskoca bir yığın var geride…
Hani derler ya balık baştan kokar, bizim! CHP zihniyeti de o hesap. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Selefi olan Genel başkanın bir kadın milletvekili ile yaşadığı ilişki ve görüntüler sosyal medyaya düşünce istifa etmek zorunda kaldığı herkesçe mâlum. Görüldüğü üzere bu ahlaksızlık sadece il ve ilçe teşkilatları ile sınırlı değil, genel başkanlık seviyesinde de rahatça yaşanabiliyor.
Bir toplumda, bir kurumda, bir etkinlikte kadın ve içki ön planda tutuluyor, çıplaklık ve sarhoşluk olmazsa olmazlardan sayılıyor, medeniyet olarak görülüyorsa, o toplumun veya o kurumun her kademesinde Zinanın Fuhşiyatın görülmemesi mümkün değildir, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Başta Harf inkılabı ve kılık kıyafet devrimi olmak üzere kadîm bir toplumun köklü medeniyeti ile arasını bıçak gibi kesmek isteyen, mevcut sistemin kurucu kadrosu Sözde modern hayata geçiş yalanları ile bu milleti bozmaya çalıştılar ve muvaffak ta oldular. Buna karşı duracak kişileri ise dar ağaçlarında sallandırdılar vesaire. Kurdukları düzeni ayakta tutabilecek, devamlılığını sağlayabilecek sac ayaklarından en önemli ikisi ise “İçki ve kadındı” yani “Sarhoşluk ve fuhşiyat”. Dedelerinin mirasına sahip çıkan şimdiki kadroların içki sevdası, başörtüsü ve tesettür düşmanlıkları bundan kaynaklanmaktadır. Onlar hayatlarında sınırsız içki, kadını ise çıplak veya en azından dekolte görmek istemektedirler. Arzuları hep bu yöndedir.
Müslüman genç kızları neredeyse Anadan üryan soyarak sözde güzellik yarışmasında boy göstermeleri, İçki kadehleri ve çıplak kadınlar ile havuz sefası yaparak topluma rol model olan Ataları yeni sistemin temellerini atarken, sonraki neslin hayat tarzının nasıl olması gerektiğini topluma pratikte gösterirken, torunlarından da bunun aksine daha ahlaklı bir hayat tarzına sahip olmaları tabii ki beklenemez.
“Onlar atalarının dini üzeredir” derken söylemek istediğim tam olarak budur. Bu ahlaksız hayat tarzı, bu iğrenç bu namussuzca yaşam biçimini onlar için çok normaldir ve kimseye bir söz söyletmez, asla dokundurtmazlar.
Rabbimiz Allah Kur’an-ı Kerim’de onların hayat tarzını, Atalarına olan bağlılıklarını açıkça gözler önüne sermiştir.
Ne zaman o kimselere (gerici, gelenekçi ve taklitçi cahillere: “Gelin) Allah’ın indirdiğine (akli ve nakli delillere, insani ve İslami değerlere) uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz atalarımızı izinde ve üzerinde bulduğumuz şeye (yerleşik geleneklere ve geçmişten kalan göreneklere) uyarız” derler. (Peki) Ya ataları (ve örnek aldıkları eski toplulukları ve tarihi tabuları) ; akılları gerçeğe ermeyen ve doğru istikameti de bulup bilemeyen kimseler idiyse? (Hâlâ mı körü körüne onların peşinden gidecek ve köhnemiş bir geçmiş hevesiyle, gerçeklere direnecekler?) Bakara 170
Velhasıl Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşananlar buzdağının görünen yüzüdür, gerisi daha geridedir. Aslında kınayacak bir şey de yoktur, bu bir zihniyet sorunudur, hayat tarzı sorunudur. İçki ve çıplaklığı topluma benimsetmeye çalıştığı Cumhuriyet’in kuruluş aşamasındaki resimlerinde ve videolarında da açıkça görülen “Kurucu kadronun” torunlarından farklı davranmalarını beklemek abesle iştigal olur. Onlar Atalarının torunlarıdır, Bu hayat tarzı onların dinidir ve torunlarıda dinlerinin emir ve yasaklarına uygun hareket etmektedirler vesselam.