GÜNCEL

"Oteli Olan Polis Müdürleri Var, O Otellerde Fuhuşun Ötesinde Öksüz Kızlar Çalıştırılıyor" Bakan Yerlikaya İle Paylaştı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Oteli olan polis müdürleri var. O otellerde fuhuşun ötesinde öksüz kızlar çalıştırılıyor." demişti. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, "Genel Başkanımız, konuyla ilgili bilgi ve detayları İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya ile paylaştı." dedi.

İYİ Parti Medya İlişkileri Başkanı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Kürşad Zorlu, genel merkez binasında gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Zorlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 50+1 çıkışıyla ilgili soruya yanıt verdi. Genel Başkan Meral Akşener’in, 'Yerel seçimlere her parti ayrı girsin' çağrısını hatırlatan Zorlu, “O günlerde çok anlaşılmadı, bazı çevreler farklı noktalara çektiler ama görüyorsunuz ki; 50+1 sisteminin taşınması, böylesine bir kutuplaşma ile ülkenin yönetilmesi, ekonomik problemlerin çözülmesi mümkün değil.” dedi. Zorlu, “İYİ Parti açısından sistem tartışmalarının geldiği nokta çok kıymetli olmakla birlikte, bizim uyarılarımız geçmişten bugüne ortadadır.” İfadesini kullandı.

 İYİ Parti Medya İlişkileri Başkanı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Kürşad Zorlu, genel merkez binasında gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Partisinin istişare toplantısının hafta sonunda İstanbul’da düzenlendiğini hatırlatan Zorlu, “Genel İdare Kurulu Üyelerimiz, Milletvekillerimiz, İl Başkanlarımız, Belediye Başkanlarımızın katılımıyla hem yaklaşan yerel seçimlere yönelik çalışmalarımız hem de diğer konular hakkında görüş alışverişinde bulunma fırsatımız oldu.” dedi.

Genel Başkan Meral Akşener’in konuşmasının ardından bazı başkanlıkların son durum hakkında sunum yaptığını, hemen hemen tüm katılımcıların görüş ve düşüncelerini dile getirdiğini kaydeden Zorlu, “Özellikle son günlerde partimizin odağında yer aldığı gerçek dışı tartışmalar ve iddialar karşısında, tam bir birlik ve mutabakatla yolumuza yürüme kararlılığımızın altını çizdik. Partimize yapılmak istenen baskı ve dayatmalara; bilhassa da farklı saiklerle içimize sızan ve çıkarları gerçekleşmediğinde yalan ve iftiraya başvuran siyaset kalpazanlarına ve bozgunculara karşı İyiler ve cesurlar hareketi, milletinin sesi olma sorumluluğundan asla vazgeçmeyecektir.” şeklinde konuştu.

Zorlu, İYİ Parti’nin kuruluş amaçlarına da uygun biçimde Genel Başkan Akşener’in önderliğinde hür ve milli siyaset alanını açabilmek ve makul siyaseti inşa edebilmek için var gücüyle çalışacağını vurguladı.

“Yapay gündemler öne çıkarılıyor”

Yerel seçimlerin yaklaştığını, siyasi iktidarın propaganda makinasının da bu çerçevede hızını arttırdığını belirten Zorlu, ülkenin asıl sorunlarının üstünü örtmek için yargı krizinden Anayasa değişikliğine kadar birçok yapay gündem öne çıkarıldığını söyledi.

Zorlu, “Esasında günlerdir partimizle ilgili asılsız bilgi ve iddiaların uçuştuğu kimi yayınların da bu amaca hizmet ettiğini üzülerek takip ediyoruz. Bir yanda Anayasa gündemi diğer yanda yalan ve iftiralarla bezenmiş İYİ Parti haberleri. Gündemde ne yok derseniz; ekonomi ve işsizlik, enflasyonla mücadelede atılacak adımlar, alım gücünü artırmaya yönelik somut hamleler hakkında derin bir sessizlik hakim.” ifadelerini kullandı.

IPSOS raporuna göre insanların yüzde 87'sininen önemli sorun olarak ekonomiyi gördüklerini, yüzde 76'sının ekonomi yönetiminden memnun olmadığını belirten Zorlu, yüzde 68'lik bir kesimin kurların, yüzde 78'lik bir bölümün ise enflasyonun yükseleceğini öngördüğünü aktardı.

Çalışma Bakanı Sayın Vedat Işıkhan “Ülkemizde aşırı yoksulluk bulunmamaktadır" sözlerine karşı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerinin gerçekleri gözler önüne serdiğine dikkat çeken Zorlu, bu verilere göre; aşırı yoksulluk çeken ailelerin dahil edildiği “Aile Destek Programı’ndan”  2023 Ocak-Temmuz döneminde 3,7 milyon hanenin yararlandığı söyledi. 

“Yoksulluğu yönetmek isteyen bir siyasi iktidar var”

Milyonlarca vatandaşın derin yoksullukla mücadele ederken, ortaya çıkan bu gerçekliğin vahim bir tablo olduğunu ifade eden Zorlu, “Muhakkak ki, her sosyal devletin vazifesi evsizlere çatı, yoksullara aş vermektir. Fakat siyasi iktidar, kasten derin yoksulluk yaratmış ve sosyal yardıma muhtaç bıraktığı vatandaşlarımızı, iktidar değişirse sosyal yardımlar kesilecek propagandasını ortaya koymuştu.  İnsanlarımızın yoksulluğunu ortadan kaldırmak değil, yoksulluğu yönetmek isteyen bir siyasi iktidardan bahsediyoruz. Bizim endişe ve üzüntüyle dile getirdiğimiz sosyal yardıma muhtaç aile sayısı ne yazık ki siyasi iktidar için sadece “cepteki seçmen” olarak demirbaş defterine yazılmaktadır. Bu yüzden yerel seçimler çok önemli. Biz inanıyoruz ki, değerli yurttaşlarımız bu kötü gidişata yaklaşan yerel seçimlerde en net cevabı verecekler” dedi.

21 yıllık AK Parti iktidarı ile asgari ücretli ülkesine dönüldüğünü belirten Zorlu, “Haliyle asgari ücretin belirlenme dönemi yakınlaştığı için Kasım-Aralık ayları asgari ücreti en çok konuştuğumuz zamanlar oluyor.  TÜRK-İŞ’e göre bekar ve çocuksuz bir çalışanın aylık yaşam maliyeti Ekim 2023 itibariyle 17.803 TL. Yani asgari ücret tek kişiyi yaşatmaya yetiyor mu? Hayır. 4 kişilik bir hanenin açlık sınırı ne kadar? TÜRK-İŞ’e göre 13.684 TL, DİSK’e göre 12.928 TL. Yani tek asgari ücret 4 kişinin dengeli beslenmesini sağlıyor mu? Hayır. Peki yoksulluk sınırı tarafında durum ne? 4 kişilik hane için yoksulluk TÜRK-İŞ’e göre 44.573 TL, bir başka araştırmaya göre 44.718 TL. Bu 4 kişilik hanelerde anne, baba ve 15-19 yaş aralığındaki genç çalışsa ve her biri asgari ücret alsa haneye ne kadar giriyor? 34.206 TL. 3 kişinin çalışması 4 kişilik haneyi yoksulluk eşiğinin üzerine çıkarıyor mu? Yine hayır!” şeklinde konuştu.

Zorlu şöyle devam etti:

“Sayın Bakan’ın ayrı bir hesabı mı var, bilmiyoruz. Ancak aylık yaşam maliyeti, açlık sınırı, yoksulluk sınırı tartışmalarında kullanılan göstergeler, vatandaş açısından hiç ama hiç yeterli değil. Eğer, bir sosyal politika uzmanı olarak kendisi ya da bakanlığındaki yüzlerce uzman bu verilerin farkında değilse durum daha da vahim. Biliyorsanız ve bunu çarpıtıyorsanız da vay bu ülkenin haline. Sözde rasyonele dönen ekonomi politikasının irrasyonel tarafının vatandaşa, zaten hayatını idame ettirmekte zorlanan vatandaşa daha da yüklenmek olduğunu hepimiz yaşayarak öğrendik. Şimdi bu sözde rasyonelliğin ücretlere nasıl yaklaştığını da pek yakında tecrübe etme zamanı.”

“Komik meblağların dayatılmaması için elimizden geleni yapacağız”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” şeklindeki açıklamasını hatırlatan Zorlu, “Burada hangi enflasyon diye sormak lazım. TÜİK’in TÜFE enflasyonun diğer enflasyon göstergelerinden bugüne kadar yaşadığı ayrışma bir yana, asgari ücretlinin harcama dinamiklerini TÜFE sepetinin ne kadar yansıttığı da ayrı bir tartışma konusu. Mesela TÜİK’e göre Ekim itibariyle yıllık tüketici enflasyonu yüzde 61,4 ama gıda enflasyonu yüzde 72,1, gerçek kira enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde. Kiracı statüsündeki bir ücretli için kira ve gıda dışında pek harcama alanı kalmadığından, ücretlinin yaşadığı enflasyon TÜFE’deki ortalamanın baya üzerinde aslında. Buna karşın bakanların açıklamalarını duyunca ücretlileri ve emeklileri acaba hangi sürpriz bekliyor diye düşünmeden edemiyoruz.

Ancak böyle komik meblağların sizlere dayatılmaması için elimizden geleni yapacağız. Parti olarak ücret ve aylıklar için önerilerimizi de sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağız.” değerlendirmesini yaptı.

Milletin açlık sınırının altındaki asgari ücretle kirasını ödeyemez durumda olduğunu ancak siyasi iktidarın  “siyasi kriz”ler çıkararak yokluğun ve yoksulluğun üstünü  örtmeye çalıştığını ifade eden Zorlu, “Bu ülkemizin alıştığı bir tablo haline geldi. Ne var ki ekonomik kriz üstünü örtünce uyumuyor, üstüne toprak atmakla ekonomi iyileşmiyor, enflasyon düşmüyor, paramız değer kazanmıyor. Oysa ısrarla söylediğimiz gibi; ekonomik büyüme ancak insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü kabul eden, vatandaşlarına ve yabancılara hukuki güvence veren bir devlet yönetim anlayışıyla sağlanabilir.” değerlendirmesini yaptı.

Zorlu şöyle devam etti:

“Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’ne parmak sallayan siyasi iktidarın adalet sistemindeki her olumsuzluğun ülke ekonomisine zarar yazdığını görmesine rağmen bunu sürdürmesi aslında politik istikrarsızlığı bir işaretidir. Biz Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki krize ilk tepki veren siyasi parti olarak bu krizin Anayasa değişikliğinin tartışmaya açılması için yaratıldığını söylemiştik. Eğer böyle ise buna sonuna kadar karşı çıkacağımızı da söyledik. Anayasa veya kanunların uygulayıcısı olan mahkemeler ve yargı mensuplarına siyasi baskı kurarak kendi kurallarını dikta eden mevcut iktidarın “adalet karnesi” her geçen gün daha da zayıflıyor.”

Siyasi iktidarın iki eliyle hukukun yakasına yapışmış durumda olduğunu belirten Zorlu, “Bir de üçüncü elleri var ve yeri sabit, mütemadiyen milletimizin cebinde, milletin ise cebi delik cepken delik. Değerli vatandaşlarımızı bu gelişmeleri dikkatle irdelemeye davet ediyoruz. Öğretmenler atama bekliyor, taşeronlar kadro bekliyor, emekliler zam bekliyor, asgari ücretliler insan onuruna yakışır bir ücret bekliyor. Açlık sınırının altındaki asgari ücret ve yoksulluk sınırının altındaki memur maaşlarını görmezden gelen iktidar; kulağı sağır, gözü kör biçimde hamaset yaparak siyasi rant sağlama peşinde zaman harcıyor.” şeklinde konuştu.

Dünya Çocuk Hakları Günü

Tüm olumsuzluklara rağmen bugünün başka bir önemi olduğuna dikkat çeken Zorlu, “20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen “Çocuk Anayasası” olarak anılan, ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi var. Bugün, ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak kutlanıyor. Bizim bunu kutlamaya ne kadar hakkımız var, bunu da bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.

Ekonomik olarak dezavantajlı vatandaşların yaşadığı gecekondu bölgelerindeki çocuklara bakıldığında; sarı benizli, solgun ve mutsuz çocuklar görüleceğine işaret eden Zorlu, “Maalesef çocuklarımız gıdaya erişemez haldedir. Bu kesim hızla artıyor. Ne acıdır ki okullarda açlıktan bayılan çocuklar olduğunu bizzat öğretmenler dile getirmektedir. Siyasi iktidarın 21 yıl sonunda geldiği noktada; çocuk işçiler, ekonomik sebeplerle okulunu bırakmak zorunda kalan çocuklar, suça sürüklenen çocuklar ve mağdur çocuklar… Acı tablonun özeti budur” dedi.

TÜİK verilerine göre 2022 yılına ait, Güvenlik Birimlerine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri Raporu’ndan bazı başlıklar aktaran Zorlu, “2022 yılında suça sürüklenen çocuk sayısının 601 bin 754 olarak birimlere geldiğini görüyoruz.  Daha kötüsü 2015 yılında 2014’e göre çok ciddi bir artış varken; 2022’de 2021 yılına göre yüzde 21’e varan bir artış gözlemlemekteyiz. Suça sürüklenen çocukların yüzde 37,8’ine yaralama, yüzde 25,2’sine hırsızlık isnat edilmiştir.Mağdur çocuklara ilişkin verilerde ise yaralama, cinsel suçlar, aile düzenine karşı suçlar gibi tasnifte; cinsel suç mağduru çocuk sayıları: 2020 yılında 18,500, 2021 yılında 24,400. 2022 yılında 31.900. Bir başka ifadeyle her gün 88 çocuk cinsel istismara uğruyor.” ifadesini kullandı.

“Yasaların caydırıcılığının artırılması, çocukta farkındalık yaratılması, ailelerin ve çocukların bilinçlendirilmesi hususunda yetkili kurum ve kişilerin ihmalleri olduğu dehşet veren istatistiklerle sabittir.” diyen Zorlu, bu konuda hem İçleri Bakanlığı’na hem de Adalet Bakanlığı’na yönelik soru önergesi verdiğini ekledi.

Çocukların gıdaya, eğitim ve sağlık hizmetlerine, teknolojik gelişmelere ve sosyal imkanlara erişimde güçlük çektiğini kaydeden Zorlu, “Cumhuriyet’in en büyük kazanımı olan fırsat eşitliği için acı bir tabloyla karşı karşıyayız. İstikbalimizin güvencesi olan çocuklarımızın umutsuzluğu ve çaresizliğinden endişe duyuyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

İYİ Parti’nin rüzgar gülü projesinin siyasi iktidar tarafından engellendiğini hatırlatan Zorlu, “Çünkü okula aç giden çocuklar olduğu gerçeğini defalarca ortaya koyduk. Ama bu konuda sözlerini yine tutmadılar.  Hükümete çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal gelişimlerini desteklemek adına harekete geçmek, çocuk suçluluğunu önlemek için somut adımlar atmak, çocuklarımızı her türlü fiziksel ve cinsel şiddetten korumak için gerek yasa düzenleme gerekse proje odaklı çalışma yapmak zorunda olduğunu hatırlatıyoruz. Bu konuda İYİ Parti olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız” açıklamasını yaptı.

Zorlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

“Akşener konuyla ilgili bilgileri İçişleri Bakanı Yerlikaya ile paylaştı”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in "Oteli olan polis müdürleri var. O otellerde fuhuşun ötesinde öksüz kızlar çalıştırılıyor." şeklindeki sözleri hatırlatılan Zorlu, “Genel Başkanımız uzun yıllardır politikada. Bu ülkede İçişleri Bakanlığı yaptı. Kimsenin cesaret edemediği konulara girerek, bu cesareti göstererek çok ciddi bir bakanlık süreci geçirdi. Bu bakımdan Genel Başkanımızın, görüş ve açıklamalarının iyi irdelenmesi gerektiğini tavsiye ediyorum. Sayın Genel Başkanımız, konuyla ilgili bilgi ve detayları İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya ile paylaştı. Bunun altını çizeyim. Bu konudaki hassasiyeti, konuyu sonuçlandırma konusundaki kararlılığı için de buradan bir kez daha partimiz adına Sayın Yerlikaya'ya teşekkürlerimizi sunuyorum. Konunun detaylarıyla ilgili Genel Başkanımız önümüzdeki günlerde gerekli açıklamaları yapacaktı.

Ogün Samast hakkında yeni iddianame

Serbest bırakılan Ogün Samast hakkında yeniden iddianame düzenlenmesi sorulan Zorlu, "Toplum vicdanını yaralayan böyle bir katliamın karşısında duruyoruz. Durmak gerekir. İnşallah ülkemiz bir daha böyle olaylarla karşı karşıya kalmaz. İkinci boyutu, hukuki boyutu ise; elbette biz de takip ettik. O günlerde 18 yaşının altında olduğundan, üst sınır olan 24 yıllık cezayla cezalandırılmıştı. Bu şartlı salıverme meselesi; ülkemizde görebildiğimiz kadarıyla otomatik bir prosedür gibi işletiliyor. Bildiğimiz kadarıyla bununla ilgili bir komisyon söz konusu. Burada toplum vicdanını böylesine yaralayan bir katliam karşısında, komisyonun böyle bir inisiyatifi varsa bunu sonuna kadar kullanmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Ek iddianameyi ise biz de takip edeceğiz.

Ümit Dikbayır, disiplin kurulan sevk edildi

İYİ Sakarya Milletvekili Ümit Dikabayır'ın hakkında çıkan iddialarla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunacağını söylediği aktarılan Zorlu, "Kamuoyumuzda bir süredir, bazı istifa eden arkadaşlar esas alınarak İYİ Parti'ye haksız bir yön verilmeye çalışıldığını görüyoruz. Elbette eleştirilere açığız, elbette bu konudaki değerlendirmeler, yorumlar bizim için çok kıymetli. Ancak iş, gerçek dışı beyanlara geldiği zaman geçtiğimiz hafta da söylemiştim; bu başka bir şey. Bahsettiğiniz isim bugün Genel Başkanımızın imzaları ile yetkileri çerçevesinde; tedbirli ve kesin ihraç istemi ile disiplin kurulana sevk edildi. Konuyla ilgili detayları yetkili arkadaşlarımız önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşır. İyiler ve cesurlar hareketinin kuruluş felsefesinde Türk milletinin bekası, milletimizin birliği ve bütünlüğü, Türk milletine dayatılan siyasi anlayıştan kurtulması hedefi vardır. Bu hedefe ilerlemeye devam ediyoruz. İYİ Parti'nin bu felsefesini kullanarak içimize gelen, daha sonra da kendi çıkarları gerçekleşmediğinde bunu bir başla öyküyle millete sunmak isteyenlere iyi dikkat edilmesi lazım. Milletimizin vicdanı bunu çok iyi biliyor. Bir başka partiye de geçebilirsiniz. Sayın Erdoğan'ın bile geçmişte bir açıklaması var. Eğer bunu yapıyorsanız, yürekli iseniz esas olan milletvekilliğinden de istifa etmektir. Sayın Fakıbaba bunun en son örneğidir. Dolayısıyla İYİ Parti'nin Türk siyasetinde oturduğu yer çok önemli. Bugün siyasi iktidarın geldiği nokta da bizim söylemlerimizle uyumlu bir hale gelmeye başlamıştır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 50+1 açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Seçiminde 50+1 sisteminin kaldırılabileceği yönünde açıklama yaptığı hatırlatılan Zorlu, "Biz bu açıklamanın hukuki ve siyasal açıdan en somut ifadesini ortaya koyan siyasi partiyiz. Sayın Genel Başkanımız, 26 Ağustos'ta Kocatepe'de milletin huzurunda diğer siyasi partilere bir çağrıda bulundu. 'İki yumruk arasına sıkışmış milleti bu kıskaçtan kurtaralım. Her birimiz kendi adaylarımızla kendi başımıza rakip olalım. Alternatifler arasından en iyiyi seçme hakkını milletimize verelim.' O günlerde çok anlaşılmadı, bazı çevreler farklı noktalara çektiler ama görüyorsunuz ki, 50+1 sisteminin taşınması mümkün değil. Böylesine bir kutuplaşma ile ülkenin yönetilmesi, ekonomik problemlerin çözülmesi mümkün değil. Bir hususun altını çizmek istiyorum; oran buraya-şuraya çekilir şeklindeki teklifler bir yana, sadece bununla ülkedeki artan problemi çözemezsiniz Sayın Erdoğan. Kuvvetler ayrılığı prensibi nerede? TBMM'nin hakları şu anda nerede duruyor? Ülkede denetimsizlik hat safhaya çıkmış. Gelir adaletsizliği başta olmak üzere, adalet sistemimizde çok büyük yaralar almış. Böylesine vahim bir tabloyu, sayısal çoğunluk değerlendirmesine sığdırmak çok yanlış. İYİ Parti açısından sistem tartışmalarının geldiği nokta çok kıymetli olmakla birlikte, bizim uyarılarımız geçmişten bugüne ortadadır. Demokrasi ve özgülükler adına bu sürecin bir an önce inşa edilmesi ve sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Erdoğan'ı da bu çağrısı sonrası; özellikle yerel seçimlerde samimiyet noktasında göreceğiz. Orada altılı masa diyor. Kimin eli kimin cebinde diyor. Şu gerçeği de biz hatırlatmak zorundayız; siz de altılı masaydınız. Siz de ittifak içindeydiniz. Cumhur İttifakı da altı üyeden oluşuyordu. Bu tartışmalar uzar gider ama esas olan şudur; İYİ Parti'nin çağrısının ne kadar haklı olduğunu göreceksiniz.” yanıtını verdi. 

Kaynak: Milli Gazete