SAYIN BAKANIM; BAŞÖRTÜSÜ ALLAH'IN EMRİ, YA KUL HAKKI?

SAYIN BAKANIM: BAŞÖRTÜSÜ ALLAH'IN EMRİ, YA KUL HAKKI?

Bu yazımı, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin Beyefendi’ye hitaben yazmak istiyorum...

Çünkü Sayın Milli Eğitim Bakanımız özellikle Balıkesir MEM'deki torpilli makam hırsızlığını hiç görmüyor, bilmiyor, duymuyor...

Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde eğitim öğretim falan fasa fiso durumuna çekilmiştir… Balıkesir Valiliği dahil, Karesi Kaymakamlığı dahil, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü ve İl Şube Müdürleri, Karesi İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü hepsi birer torpilli ve torpilci makam hırsızı kollayıcısı… 

Tersi olsa, haklıya hakkını hakettiği gibi vermesini bilirlerdi…

HA! HOCA HANIM KONUŞMAYIN BÖYLE KURUMLARIN HUZUR VE SÜKUNETİNİ BOZUYORSUNUZ 

Huzuru bozulan kurumlar değil de torpilli, torpilci ve mobbingci makam hırsızları olmasın sakın...

NE ALA MEMLEKET, HIRSIZA HIRSIZ DEMEK SUÇ OLDU

Hırsızlık yapan kravatlı ve makam sahibi olunca suç olmuyor mu? 

Olmuyor…

Ona hırsız diyen suçlu oluyor!

Çünkü o kişi/ler devlette makam sahibi olmuş...

Bu kişiler devlette makam sahibi olunca ne oluyor?

Ne olacakkk, istediği gibi torpil yapacak; eşini, dostunu, arkadaşını, yakınını, varsa sevgilisini uygun gördüğü makamlara yerleştirecek...

Bunun adı daaa makam hırsızlığı olamayacak, öyle mi?

Kimse bu duruma ses çıkarmayacak, herkes torpil ile bir yerlere gelmiş makam hırsızına, liyakatli kişinin hakkını gasp etmiş bu kişiye saygı gösterecek, öyle mi?

Bu absürtlüğü eleştiren, bu çarpıklığı düzeltmeye çalışan, bu nedenle ses çıkaran, karşı çıkan olursa da, torpilciye asla engel teşkil etmeyen Kanun ve Yönetmelik maddeleri hali hazırda tıkır tıkır işliyor.

Sebep: Kurumların huzur ve sükunetini bozdun...

Cezalardan ceza beğen, seç beğen al tarzında yağmur gibi ceza üstüne ceza yağar...

Çünkü hırsıza hırsız dedin...

Torpilciye torpilci dedin...

Mobbingciye mobbingci dedin...

GELELİM; BAŞÖRTÜSÜ ALLAH'IN EMRİ 

Tesettür hangi ayetle farz kılındı?

Kur'ân'da tesettürle doğrudan ilgili olarak A'râf Sûresi 26-27, Nûr Sûresi 30-31, 60, Ahzâb Sûresi 33 ve 59. âyetler zikredilmektedir. A'raf Suresi 26. Ayet: “Ey Âdemoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik.”

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) uygulamalarından doğrudan öğrendiğimiz biçimiyle Müslüman kadınlar saçlarını örtmelidir...

Müslüman kadınlar için gayri müslim kadınlarla ayırt edilemeyecek şekilde giyinmek övünç kaynağı değil, dinen haram işleme sebebidir. İnanmayanları bağlayan bir dini vecibeden ise zaten bahsedilemez.

28 Şubat süreci, hatırlarsanız, tamamen Müslüman kadınların başörtüsü üzerinden kurgulanmıştı. O dönem, en önemli enstrümanları “Başörtüsü ile kamu kurum ve kuruluşlarında kimse çalışamaz ve kimse başörtüsü ile Kamusal alana giremez” idi... Neden? Yasak. Anayasamız ise öyle demiyordu…

Tabii ki o dönem herkes, hep bir ağızdan, var gücü ile haykırmaya başladı: Başörtüsü Allah'ın emri...

Doğru mu? Doğru.

Bu anlamsız ve keyfi yasaklamaya karşı tepkiler ve direnişler o dönem haklı mıydı? Elbette haklıydı...

GELELİM KUL HAKKI MESELESİNE 

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de kul hakkı hemen her surede geçmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinde Yüce Allah (C.C.) kul hakkına sık sık vurgu yapmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm'de hukūkullah tabiri geçmemekle birlikte birçok âyette hak (meselâ bk. el-İsrâ 17/26; er-Rûm 30/38; ez-Zâriyât 51/19), adalet (el-Bakara 2/282; en-Nisâ 4/58; el-En'âm 6/152), kıst (en-Nisâ 4/127, 135; el-Mâide 5/8, 42; el-Hûd 11/85) ve zulüm (el-Bakara 2/279; en-Nisâ 4/10, 30; el-Hac 22/39) üzerinde durulmuştur.

Kuran'da kul hakkı ile ilgili çok sayıda ayet vardır. Ayetlerin yanı sıra Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de hadisleri ile kul hakkının ne denli kötü ve büyük bir günah olduğuna vurgu yapmıştır. Bakara, Nisa, Enam Sureleri başta olmak üzere hemen hemen Kuran'ın bütün surelerinde kul hakkına atıfta bulunulmuştur.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDAKİ TORPİLLİ MAKAM HIRSIZLARINA SES ÇIKARAN VAR MI?

Başta dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer olmak üzere, şu anki Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin Beyefendi’nin torpil ile makam kapmaca hırsızlığı hakkında ağzını deyim yerindeyse bıçak açmıyor...

Çıt yok, hiç ses yok…

LİYAKAT SAHİBİ KADIN ÖĞRETMENİN MAKAM HAKKI TORPİLCİ HIRSIZLAR TARAFINDAN ÇALINSIN SONRA GİT MAHKEMELERE YILLARCA HAKKINI ARA

Makam ve mevki sahibi torpilci ve mobbingci makam hırsızları önce liyakat sahibinden hakettiği makamı çalıyor, ellerinde hem makam yetkileri var, hem danışmanları var, hem ortak hareket ediyorlar, hem devletin maaşı ile o kurumda çalışan ve onlara hizmet eden pek çok avukatları var, hem il müfettişleri ve görevlendirdikleri muhakkikleri var, hem Ankara’dan üst makamlardan arka çıkanları, onları koruyup kollayanları var...

Yani makam hırsızları kendilerine göre öyle bir sistem kurmuşlar ki, hırsızlık işini tam tabiri ile bir güzel kitabına da uyduruyorlar...

SONRA DA DİYORLAR Kİ: MADEM HAKLISIN, TORPİLCİ MAKAMDA OTURSUN, SEN YILLARCA MAHKEMELERE KOŞTUR, HAK ARAMA MÜCADELESİ VER

Liyakat hakkı dediğin zaman karşına geçer bu makam hırsızları, pişkin pişkin, sırıta sırıta “Hoca Hanım, madem hakkın, mahkemeye”...

İşi kitabına çoktan uydurmuş çünkü...

İdare Mahkemeleri de önlerinde dağ gibi dosya yığınları yokmuş gibi kırmızı halı sermiş, liyakat sahibi öğretmen gelsin, ışık hızıyla hakkını verelim diye hali hazırda bekliyor sanki...

İdare Mahkemesi’ne başvurmak dediğin, prosedür gereği aylar ve hatta yıllar süren bir hukuk mücadelesi...

Başta güzel ülkemin her şeyin en iyisini hak eden öğrencileri olmak üzere, mağdur olan her kim varsa mağduriyetleri de katlanarak artıyor bu süreçte…

Liyakat sahibi hakkını aramaya başladığı zaman da “Devletin işleyişini bozdun, vayyy efendim kurumların huzur ve sükunetini bozdun, vayyy efendim gakk dedin, vayyy gukk dedin” diye birkaç tane de hali hazırda ezbere bir disiplin cezası yapıştırırlar. Arkasından yetmez, sürgün üstüne sürgüne gönderirler, kafana tam omurilik bölgesinden bir de ne tesadüf ise son hızla öğrencinin attığı bez futbol topu yapıştırırlar...

SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZA SORUYORUM: 2023-2024 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İÇERİSİNDE YÜZ BİNLERCE KADIN ÖĞRETMENDEN KAÇ TANE KADIN ÖĞRETMENİN KAFASINA BEZ FUTBOL TOPU İSABET ETTİ?

Kadın yaratılış olarak nazik ve zarif yaratılmış bir varlıktır.

Okullarda kadın öğretmenler görev yapıyorsa futbol topu gibi ciddi yaralanmalara neden olabilecek malzemelerle ilgili gerekli önlemlerin de alınmış olması gerekmez mi?

Beden Eğitimi öğretmenleri futbol topu ile oynayan öğrencileri kontrol etmez mi?

Bahçede nöbetçi öğretmenler bu konuya dikkat etmez mi?

Okul bahçesinde her yeri gören kamera sistemi olmak zorunda değil mi?

Milli Eğitim Bakanlığı’nda torpilli ve torpilci makam hırsızları var dersen bunların hiçbiri zorunlu değil, hepsi anında ortadan yok olur. Sen kafana son hızla gelen bez futbol topunu yediğin ile kalırsın...

Ölebilirsin… Öl, sorun değil. Ne de olsa atama bekleyen yedek öğretmenlerin sürüsüne bereket…

Felç kalabilirsin… Sorun değil, liyakat hakkını savunup “Makam hırsızı var” dediğin gibi, susup itaat etmesini de bilseydin...

Ne de olsa, yıllarca Devlet’in tüm imkanlarıyla yatırım yapılarak yetiştirilmiş ve tecrübe sahibi olmuş, emeğini uluslararası mecralarda defalarca ortaya koymuş donanımlı bir eleman kolayca harcanabilir, öyle mi?

BİR KADIN ÖĞRETMENİN KAFASINA BEZ FUTBOL TOPU GÜMMM DİYE ATTIRMAK “SEN KİM KÖPEK?” DEMENİN BAŞKA BİR VERSİYONUDUR 

Kuvvetle muhtemel ki bu öğrenci yönlendirilmiş, uzman gözüyle bunu çok büyük bir şüphe ile düşündüğümü söylüyorum buradaki köşemden, Sayın Bakanım Yusuf Tekin Beyefendi’ye…

Çünkü; Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde, Ankara ve Valilik destekli, müdür beylerin birbiri ile ortak hareket ettiği, sistemli ve sistematik bir şekilde uygulanan torpilli makam hırsızlığı var...

Şahsım yıllarca mahkeme mahkeme koşsun, torpilli makam hırsızı makamda kurula kurula otursun. Herkes kriterleri sağlayacağım diye yıllarca ter dökerken o ise devletten makam hakkı onunmuş gibi, klimalı makamda otursun, keyfine baksın, üstüne maaş alsın, ohh ne âlâ kebap sistem valla...

Uzun lafın kısası… 

Başörtüsü Allah'ın emri diye ortalığı ayağa kaldıranlar, tüm imkan ve olanakları ile yasaklamalara karşı çıkanlar...

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde geçen kul hakkı söz konusu iken ve Hz. Muhammed  (S.A.V.) “Hırsızlık yapan kendi öz kızım Fatıma olsa dahi elini keserim” dediği halde...

Kul hakkı konusunda kimsenin ağzını bıçak açmıyor...

Çünkü bu torpilli ve torpilci makam hırsızları maalesef devletin neredeyse tüm makamlarına sirayet etmiş durumdalar…

Herkes memnun, makam kapan kapanın elinde kalıyor...

Liyakat sahibine gelince, o ceza üstüne ceza alsın, hakkında soruşturma açılsın, sağlık kuruluna keyfi gönderilsin, kovulsun, sürgün yesin, kafasına futbol topu atılsın...

Kimsenin Allah korkusu kalmamış. Öyle bir sistemin içindeyiz ki, maalesef can güvenliği dahi kalmayacak bir şekilde yaşamaya ve hakkımızı savunmaya çalışıyoruz.

Allah sonumuzu hayretsin inşallah… 

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin Beyefendi de duymasın, görmesin, bilmesin...

Allah (C.C.) gizli veya aşikâr her şeyi gören, işiten ve bilendir.

Dr. Meryem ÇILDIR