Duydum ki Mecnun'u sırtından vurmuşlar...
Işıl Işıl saçlarına şiirleri kim yazar şimdi Leyla?
Sevincine, hüznüne,rüzgarda dalganan sesine kim anlam yükler ve sesiyle kim sarar şimdi?
Sahi;şiiri kim yazar?
Ya da şiir yazılası kimdir?
Leyla'nın sevdası, Mecnun arayışı kimedir?
Hani gençliğimizin şiiri Mona Roza ile hangi sevdalı ,süsler kelime kelime sevdasını..
Hani sol yanin agriyinca kelimeler yanyana gelmez olur,ne bir eksik ne Bir fazla kelimeler yerli yerincedir hani şairlerin.O şiirleri kim kime okur gayrı?
Geçenlerde Fethiye kadın derneğinden aradılar Leyla.
"Kadına karşı şiddeti" durdurmak için kadınlardan oluşan platform kuracaklarını söyledi kadın.İstanbul sözleşmesinin uygulanmasını istiyoruz dedi."Uygulaniyor" dedim.Yetmez,daha çok uygulanması gereken hususlar var dedi.
Platformda erkeklerde yer almalı,özellikle İstanbul sözleşmesinin mağdur ettiği erkekler.Madem sorun erkek ,derdiniz ne diye soralım,iletişim kuralım,sorunu kökten çözelim deyince,bir coştu ki sorma Leyla.
Dinledim dinledim dinledim sonra dedimki,"ben bir kadın olarak o platforma gelsem ve bu görüşlerimi açıklasam,siz bana şiddet uygularsiniz ses tonunuzdan onu anladım".
Yok uygulamayiz dedi zoraki,bellimi içinden iyi bir şiddet uygulamak geçmisti.
"Fiziksel şiddet olmasa da,mobbing,toplumsal baskı, dışlama,sataşma da bir şiddettir ve "kadina karşı kadının şiddetini"durdurmalıyız önce" dedim.
Konuşma boyunca kelime ve ses tonu şiddetine maruz kaldıgim gibi onlardan farklı düşündüğüm ve çözüm üretme çabasında olduğum için platforma kabul edilmeme şiddeti de gördüm :)
Konuşma boyunca erkek öldürüyor dedi..sahi öldüren kim???
Ölen sadece kadın mı Leyla?
İnsanlık ölüyor iletişim ölüyor, erkek ölüyor,çocuk ölüyor,baba ölüyor,şiir ölüyor,edebiyat ,nezaket,ses,dua,güven, Umut ölüyor,Mihriban ölüyor...
Sonra şiir şiir ölüyoruz birlikte, güzel ve zarif kelimeler terkediyor şehri.İnsan dışı kanunlar yemeğimize zehir,perdelerimize kir,hassas kulağımıza cızırtı oluveriyor..
"İstanbul sözleşmesi yaşatır" diye slogan atan kadınlar;saçlarına şiir yazılmamış,bakışlarına türkü yakilmamiş kadınlardır, Leyla.
Bakalım şu sözleşmenin tarihçesine . bakalim ve görelim yaşatmış mı? Öldürmüs mü?
11.05.2011 de İstanbul'da imzalanan sözleşme 60.Akparti hükümeti tarafından imzaya açıldi, AKP, MHP, CHP ve BDP'nin oy birliği ile 246 kabul ve sıfır red(!) Oyu ile onaylandı.
1 Ağustos 2014 te uygulamaya konuldu.
11 ülke sözleşmeyi imzalamasina rağmen "onaylamadı".
İmzalayan ve onaylayan 25 ülke bazı maddelere "çekince" koydu.
6 ülke sözleşmenin bazı maddelerine "itiraz etti".
5 ülke sözleşmeye "şerh" koydu.
Şimdi buraya lütfen dikkat:
Rusya,Azerbaycan, ABD,Japonya,Kanada,Meksika ve Vatikan sözleşmeyi "im-za-la-ma-dı"!
Türkiye'yi temsil edenler ise, İstanbul sözleşmesini sanki tanrıdan gelen "kutsal bir metin" gibi hiç itiraz etmeden imzaladı,mecliste oybirliği ile kabul edildi!
Adalet bakanlığı adli sicil müdürlüğünden aldığımız verilere göre
2010 yılından sonra kadın cinayetleri hızla artmış,
Kadına yönelik 6284 sayılı kanun kapsamındaki davalar 2010 yılında
44.461 iken
2011 de 57.678
2012 de 138.627
2017 de 207.233 olmuş.evinden uzaklaştırılan sokakta kalmak zorunda bırakılan erkek sayısı 2 milyonu geçmiş..
Şimdi sen söyle Leyla,bu sözleşme yaşatır mı?
Meseleyi kimin tanımladığı,hangi kavramlara hangi anlamları yüklediği önemlidir.
Şöyle bir göz atalım şiirden uzak,sevdadan arınmış hoyrat kelimelere :
"Kadına şiddete karşı olmak"
Eksik sakat ve yanlış bir cümle.
Şiddetin her türlüsüne karşı olunmali;
Kadının kadına,erkeğin kadına,kadının erkeğe,insan canlısının diğer tüm canlılara karşı şiddet uygulamasına karşıyım.
Kadına yönelik şiddete karşıyım desem,bana taç giydireceklerdi,Züleyha'nın tahtına oturtacaklardi bir süre, Yusuf'a zulmetmek pahasına.
"Oysa Züleyha ne güzel tövbe etmişti"...
"Erkek öldürüyor"
Hayır efendim,ahlak ve maneviyattan uzak kanunlar öldürüyor!
Çünkü insan kanun yapar,kanun da "insan yapar" Leyla.
Kadının beyanı yeterlidir deyip anyasamızın temel maddelerinden "aile birliğinin korunması" kavramına ,adalet ve hukuk kavramına çelme takacaksın,sonra da erkeği kapı dışarı atıp sarı saçlarına şiir yazılmasını bekleyeceksin...
Yiğidin harmanı, derdinin dermanı, Şehri emini kadındır Leyla.
Bize ilkokuldayken aile devletin temelidir,aile kıymetlidir, değerlidir diye öğretilmisti.Aileyi yıkmak devleti yıkmaktır!
Asirlardir tüm filmlerine karşı zafer kazandığımız "ailesiz" varlıklar,devletimizi yıkmak için en hassas yanımızdan, kadınimizdan vurmaya çalışıyorlar;
"Kadına karşı pozitif ayrımcılık"
Ayrımcılık kelimesinin önüne pozitif kelimesini yamadınız diye nazik ve zarif olmuyor o kelime.
Ayrımcılık ayrimciliktir Leyla, her türlü ayrımcılık zulümdür!
"Sev" demiş babası şaire.Sev ama kavuşma,kavuşursan güzeldir,kavuşmazsan daha güzeldir oğul...
Sarı saçlarına,mavi şalına,eşarp bağlayışına, yürek teline
Bardağı tutan parmaklarına,avuç içlerine şiir yazanlar oldukça mutlu olur kadınlar.
Yoksa "kadına şiddete hayır" pankartları açarak kadına en büyük şiddeti yapan , ölen kadınlar adina proje düzenleyip,
ab fonundan destek alıp alkol eşliğinde harcayanlar mutlu değiller ve olmayacaklar da Leyla.
Net bir şekilde anlaşalım:
Ne dediğinizi,ne istediğinizi iyi bilin.Türkçeyi düzgün kullanın.Kelimeleri yerli yerine koyun.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu, vatanını seven, okuduğunu anlayan,kelime kelime nereye gideceğini izah eden kadın ve erkeklerden oluşan hukukçular,ahlak ve maneviyati önceleyen alimler,aile danışmanları konu üzerinde araştırma yapanlar, uzmanlar incelesin, mağdur kadın ve erkekler dinlenilsin.
Sorun tespit edilsin.İletisime geçmeden erkeği düşman ilan ederek sorun çözülmez!
Onlar çözüm istemiyor biliyorum ama sen şiirsiz ölürsün Leyla.
Ellerin,ellerin ve parmakların, bir nar çiçeğini eziyor gibi;
Ellerinden belli olur bir kadın ,denizin dibinde geziyor gibi...